UÇAR’IN ZBEÜ’YE SÖZLERİ... EREĞLİ-ALAPLI TSO’LAR…

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (ZBEÜ) Araştırma ve Uygulama Hastanesinin üzerindeki iddia ve olumsuzluklar AK Parti Zonguldak Milletvekili Hamdi Uçar’a da soruldu.

Elmas TV’ye konuşan Uçar, son derece tepki gösterdiği yaşananlara ilişkin şu sözleri sarfederek isim istedi!

“Bu çok çirkin bir olay. Bıçak parasından geçmişte çok çekmiştik. Yeniden gündeme gelmesi ilkel bir olay, ilkel bir davranış. Bizlere de bu konuda çok şikayet geliyor. Sizlerden ricam bıçak parası alanları deşifre edin.” (Elmas TV’den alıntı)

Uçar’ın 10 gün önceye dayanan ve ZBEÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Çufalı ile Hastane Başhekimi Prof Dr. Şenay Özdolap’ın, “iddialar üzerinde gayretli çalışmaları gerektiğini” vurgulamasına rağmen, halen bir gelişme yaşanmaması, durumu daha da dikkat çekici hale getiriyor?

Daha önce yazdım, tekraren hatırlatıyorum:

ZKÜ’de bahse konu doktorun, Karadeniz Ereğli’deki özel bir hastanede işlem yaptığı ve hastalara bu tür işlemleri yaptığını beyan ettiği biliniyor. Bu durumu iyi bilmelerine rağmen Rektör Çufalı’nın sessizliğini korumasına bir anlam veremiyorum!

Halbuki, aynı Çufalı, daha önce bir yayın kuruluşundaki haber(ler)i gerekçe göstererek soruştur açmıştı!

Ve yine hatırlatıyorum ki; her ne kadar konuda karar mercii Rektörlük ve YÖK ise de, bu tür olumsuzlukları yada iddiaları gören/bilen Vali Mustafa Tutulmaz’ın, artık sessiz kalmaması gerektiğini savunuyorum.

Elbette derdimiz ‘bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek’ olmakla birlikte bölgenin bir dönem ‘gözbebeği’ konumundaki ZBEÜ’de bu tür olumsuzlukların yaşanmasına, hastane ve TIP Fakültesinden Prof. Doktorların adeta ‘kaçarcasına’ ayrılmasına sessiz kalmak, biz gazetecileri de zan altında bırakır.

Tabi, buraya kadar gelindiğinde; Milletvekili Hamdi Uçar’ın istediği isim deşifre edilmekle birlikte, kendisine (bizzat) bildirildiğine göre, bazı girişimlerde bulunacaktır. (Sanırım!)

Mesela; bir dönem ZBEÜ’de de Rektör olarak görev yapan Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’e konu hakkında bilgi aktarmak gibi..!

Milletvekili Uçar, böyle bir girişimde bulunmaması durumunda, programdaki konuşmalarındaki ciddiyet ‘tartışılır’ hale gelir!

EREĞLİ VE ALAPLI TSO’LAR…

Ticaret ve Sanayi Odalarının, direk olarak yaptırımları olmasa da, özellikle işadamı/sanayici başta olmak üzere iş dünyasının yukarılardan beklentilerinde ‘arabulucu’ konumda kuruluşlar olduğu bilinir.

Karadeniz Ereğli Ticaret ve Sanayi Odası’nın Arslan Keleş Başkanlığındaki yönetimi, bu bağlamda üstlendikleri görevi, öncekilerden ‘birkaç tık’ yukarıya taşıyarak Ereğli TSO’nun varlığını daha da güncellemiş oldular.

Hele ki, Ereğli TSO’nun TOBB’da direk olarak görev üstlenmesi ise ilçe ve bölge için ayrı bir kazanım diye düşünüyorum.

Elbette halen eksik ve hataları var.

Olacaktır da…

Çünkü, Karadeniz Ereğli gibi ekonomisiyle, sosyal yaşamı ve eğitim seviyesindeki yüksekliği ile bilinen ilçenin talep ve sıkıntılarını da her dönem güncellendiği düşünülürse, eksikler de, hatalar da beraberinde gelecektir.

Ancak, işin totaline bakarsak; Ereğli TSO Başkanı Keleş ve yönetimi, bugüne kadar eksik ve hata payı az bir yönetim ortaya koydu diyebiliriz.

Tek kişilik Platform Başkanı ise varsa yoksa bir şirket ve mevcut yönetim ile uğraşısını sürdüre, aralara nifak tohumları ekedursun!

Siyasi ve ticari anlamda kullanıldığının bile farkında değil!

(bu konuda daha sonra detay vereceğim!

YA ALAPLI TSO!..

Alaplı TSO’daki çıta ise birkaç değil çok çok yükseklere çıktığını söylemekte yarar var.

Bu dönem de Yönetim Kurulu Başkanlığını sürdüren Recep Ocak, bir yandan ilçe ekonomisinin gelişmesi için ‘üst düzey’ çaba gösterirken, bir diğer yandan ise ekonomisi gelişen ilçedeki iş dünyasının da bu gelişmeye ayak uydurucu tedbirleri almasını öneriyor.

Yani işin tek ayağını topal bırakmak istemiyor Ocak!

Alaplı OSB’nin kazandığı harekette payı olan ve bu konuda gayretlerini bırakmayan Recep Ocak, bir diğer yandan ise ilçedeki Yüksek Okulun ‘Fakülte’ye dönmesi çabalarını anlatıyor.

Ve yine bu sayede ilçenin eğitim seviyesi ile birlikte ekonomisine sağlanacak katkılardan bahsediyor.

Anlayacağınız o ki, Ocak, nüfusu 40-50 binlerde olsa da, ‘kendi yağıyla kavrulan’ değil, yağını çevresine de sağlayan bir Kent olması için çaba gösteriyor.

Elbette TSO’ların bölgesel hareketliliği ve aktif olmaları son derece önemli.

Bir önemli konu daha var ki; belki de bugüne kadar olmamış bir gelişme!

Ereğli ve Alaplı TSO’ların (yeri geldiğinde) birlikte hareket edebilecek konuma gelmeleri…

Bu konunun detaylarını biliyor olsam da germeyeceğim!

Sadece şunu belirtmekle yetinmeliyim ki; sağlanan bi birlik ve beraberliğin mimarları da; Keleş ile Ocak olmuştur.

Bu yazı 830 defa okunmuştur

Yazara ait tüm yazılar için tıklayınız

Tweetle

YORUMLAR (0)

YORUM EKLE

YORUM EKLE

---

---