• Ana Sayfa
• Politika
• Ekonomi
• Eğitim
• Asayiş
• Yaşam/Sağlık
• Spor
• Magazin
• Hakkımızda

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Zonguldak Milletvekili Op. Dr. Eylem Ertuğ Ertuğrul, cezaevinde tutuklu bulunan Abdullah Öcalan’ın lideri olduğu PKK terör örgütünün kongresine video konferans sistemi ile katılabilmesine rağmen, İstanbul Büyük Şehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ise hakkında kesinleşmemiş mahkeme kararı olmamasına rağmen, sosyel hesaplarına engel konulmasına anlam veremediğini bildirdi.

Ertuğrul, yazılı açıklamasında, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un, bu tür uygulamaların yasal olmadığını ‘kesin dille’ ifade ettiğini hatırlatarak, “o günden bugüne ne değişti de Abdullah Öcalan’ın kongreye görüntülü bağlanması sağlandı?” sorusunu sordu.

Aynı zamanda CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı olan İmamoğlu’nun yapılan sansür ile düşüncelerini paylaşma hakkının elinden alındığını savunan Ertuğrul, açıklamasında şunları kaydetti:

“Burada açık bir çelişki ve çifte standart yok mu? Bölücü terör örgütü lideri hükümlü Abdullah Öcalan’a kamuya açık şekilde söz hakkı tanınırken; 16 milyon İstanbullunun iradesiyle demokratik seçimlerle göreve gelmiş İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız ve Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Ekrem İmamoğlu’nun düşüncelerini kamuoyuyla paylaşması fiilen engelleniyor. Bu durum yalnızca siyasi bir tercihi değil, aynı zamanda anayasal güvence altına alınmış hakların iktidarın çıkarlarına göre esnetildiğini göstermektedir.

Adalet Bakanı’nın 'cezaevinden video konferans mümkün değil' şeklindeki resmi beyanı, Öcalan’ın katıldığı görüntülü kongreyle fiilen yalanlanmıştır. Mevzuatın bu kadar açık ihlal edildiği bir olayda kamuoyu tatmin edici bir açıklama beklerken, iktidar yetkilileri sessiz kalmayı tercih etmiştir. Her olayda anında açıklama yapan dezenformasyonla mücadele merkezinin de konuyu yalanlayan bir açıklaması olmamıştır. Bu sessizlik, aynı zamanda yapılan uygulamanın siyasi saiklerle gerçekleştiğini kabul ettiklerinin de bir göstergesidir.

Öte yandan Ekrem İmamoğlu’na yönelik sosyal medya baskısı da yalnızca hukuki değil, aynı zamanda demokratik meşruiyet açısından son derece sorunludur. İfade özgürlüğü, adalet, eşitlik ve hukuk devleti ilkeleri, kişi veya kurumlara göre değişmez. Siyasi çıkarlar uğruna hukukun bükülmesi, yalnızca bugünün değil, geleceğin de demokratik zeminini tehdit eder.

İktidarın işine gelenin 'serbest', işine gelmeyenin 'yasak' olduğu bir düzende demokrasi ve hukukun üstünlüğünden söz etmek mümkün mü? Bu ülkede bir yanda terörle bağını koparmamış bir örgütün lideri kamusal alanda yer bulurken, diğer yanda Türkiye'nin en büyük kentinin seçilmiş belediye başkanının sesi kesiliyorsa, o ülkede demokrasi yalnızca bir vitrin süsüdür. Bizler bu adaletsizliği reddediyoruz.”

Bu sayfayı yazdır

Bu haber 251 defa okunmuştur