(Hakimiyet Gazetesi'nin resmi internet sitesidir)

DOST... DOST DİYE!..

Fikri KAPAN
Merhum Ozanımız Aşık Veysel’in şu dizelerini anımsadım
   “Dost dost diye nicesine sarıldım…
   Benim sadık yarim, kara topraktır!..”
   Ne de güzel anlatmış üstad!..
   Ki, daha buna benzer de eserleri var. Ancak şu dizelerdeki anlam öyle açık ve net ki!..
   Ana, baba, kardeş, akraba, arkadaş…
   Hepsinden ayrısı dost!..
   İnsanın diğerlerine açılamadığını paylaşabildiği en yakını!..
   Sarılabildiğin, benimsediğin en değerli varlığın kabul ettiğin…
   Paylaştığının, konuştuğunun onda kalacağına inandığın…
   Dostun!..
   Üstad dahi ‘dost bildiğinden’ çekmiş olacak ki, sadık yarinin toprak olduğunu vurgulamış!.
   Bazıları da dost bildiklerinden beklediğini alamamış, görememiş olacak ki, zaman zaman sitemlerini sözlerle, yazılarla dile getirir!
   Hatta atıfta bulunup, “dost bildiklerim arkamdan vurdu!” bile derler!
   Katılıyorum!..
   Çoktur, çoğumuzda da olmuştur; dost bildiklerimizin arkadan vurduğunu!..
   Yokluğu paylaştığınız, var olanı bölüştüğünüz, dışlandığında yanında olduğunuz, akıl, alıp verdiğiniz nice dostlar(!) tüm bunları yok sayıp sırt çevirmiştir!
   Neyse, burada kesmek gerekir!
   Yoksa ben de, birilerinin yaptığı gibi ‘dosta sitem edenler’ sınıfına girerim!
   ***
   Aslında dostluk nettir.
   Güven veren, ayrıcalıklı kullanılan bir sıfattır...
   Ne var ki günümüzde bunun pek de sağlıklı işlediğini söylemek mümkün değil.
   Çevreden duyuyorum; makamı her ne olursa olsun, düne kadar kendini ‘dost’ gösterenlerin, işleri bittiğinde dirseklerini çevirdiğini!..
   Dahası; “dostluğunu kullanarak” üzerinden prim yapıldığını, ardından da bir çırpıda silip atıldığını söyleyeni çok duydum!
   Yazanı da!..
   Elbette böyle bir pencerenin iki yüzünden de bakmak faydalıdır diye düşünüyorum!
   Tıpkı madalyonun iki yüzü gibi!..
   Ya da demir paranın!..
   Bir yanı yazı, diğer yanı tura!..
   Yazı iyiliği, tura ise kötülüğü simgeler (her nedense!..)
   Bu da demek oluyor ki, ‘dostların’ ayrıştığı noktada iki taraf da başını ellerinin arasına alıp, “biz nerede hata yaptık” diyebilmeli!..
   Dahası bir araya gelip konuşup tartışarak çözüm yolları aramalı!
   İşte o zaman gerçek darbenin (!) olup olmadığı, (varsa) suçlunun kim olduğu ortaya daha kolay çıkacaktır!
   İşte o zaman üstad Ozan Merhum Aşık Veysel’in dizelerini söylemek anlam kazanır.
   Bunun dışındakiler için ancak şöyle bir deyim kullanılabilir;
   “Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi yok!..”

16.12.2008 09:46:39

Bu yazı 2261 defa okunmuştur

Yazara ait tüm yazılar için tıklayınız

Facebook'ta Paylaş

YORUMLAR (1)
YORUM EKLE
Adınız


(1000 / )

16.12.2008
ereğli diyor ki;

siz devam edin bakalım posbıyık gelsin böyle konuşacakmısınız.posbıyık başkan. biraz yanlı olmayın çok belli ediyorsunuz renginizi.


Şu anda 20 kişi online
Toplam ziyaret : 76.293.938

Başlangıç Tarihi Bitiş Tarihi

SAFRA KANAL TAŞLARINDA CERRAHİ DIŞI TEDAVİ YÖNTEMİ


Devamını oku »

14.03.2024 09:54:08 tarihinde yazıldı
947 kez okundu


(ESPRİYLE) KAREDEN YANSIYAN

EMİN ELLERDE OLUNCU..!


TUĞBA ARSLAN TAMİRCİ { KALEMİMDEN }
DİDEROT ETKİSİ


Devamını oku »

28.11.2023 12:54:26 tarihinde yazıldı
2069 kez okundu



Bu site en iyi IE5+ tarayıcı ve 1024 x 768 çözünürlükte izlenir.
Tüm Hakları Saklıdır
© 2006 EregliHakimiyet.Com - EregliHakimiyet.Net

Tasarım & Programlama RSNet tarafından yapılmıştır

Ereğli Haberleri