(Hakimiyet Gazetesi'nin resmi internet sitesidir)

YANDIK/YANIYORUZ... REKTÖR MÜ TUTUYOR!

Fikri KAPAN

Ne acılar gördü bu ülke insanı…

Depremi, seli, fırtınası, hortumu…

Yaşadığı her doğal afeti de kendi içine sindirdi, Devletin yetmediği yerde içindeki acı ile dört elle sarıldı acısı olanlara…

Depremde ‘sesimi duyan var mı?!’ diye haykırarak, dayanıksız beton yığınları arasından bir eli tutmaya çalıştı insanımız;

Sele kapılan ve ölüme sürüklenen vatandaşını, tuttuğu eli ile kurtardı…

Fırtınalarda, hortumlarda hasar gören yerlere koştu, ‘ben ne yapabilirim’ düşünürken yaptı bir şeyler ve bir nebze de olsa merhem oldu acısı olanların yarasına…

Ve orman yangınları!..

Bir kısım ‘doğal afet’ denilebilecek olsa da, gerçek adı ‘Vahşet’ olan orman yangınları ise yaktığı onca ağaç ile birlikte ciğerlerimize çektiğimiz/çekeceğimiz oksijenimizi yaktı, suyumuzun yok olmasına zemin hazırladı, doğanın ekolojik dengesini bozdu/ bozuyor!

Çok orman yangını gördü bu memleket!

Yazın sıcağında; yere atılan bir cam parçasının ‘büyüteç görevi’ ile aldığı güneş enerjisi sayesinde bir kuru yaprağın tutuşmasına; ardından ise hektarlarca ormanlık alanın adeta ‘kül olmasına’ şahit oldu bu insanlar..!

Bu memleketin insanı, kendine bir avuç rant sağlayabilmek adına orman yakanları gördü, eleştirdi, kınadı!!

Aynı anda2,3, hatta 4 ayrı yerden ateşe verilerek sabote edilen orman yangınlarını biliyoruz; failleri yakalananlar, yakalanmayanlar var!..

Ama bugüne kadar (en azından ben) ülke genelinde bir birine bu kadar yakın zamanda 100’ün üzerinde orman yangını görmedik, görmedim!

Antalya’nın Manavgat İlçesinde başlayan ateş, öyle bir yayıldı ki, Mersin, Adana, güneydoğu demeden, yurdun dört bir yanını sardı adeta!

Yanan ormanın acısı, telefon olan hayvanların üzüntüsü, alevler içinde kalan mesken/mekanlar…

Her biri hep ayrı üzüntü olmuştu da; Orman yangınına can vermek kadar iç yakanı olmamıştı pek!

15 yaşındaki çocuğun yangın söndürme çalışmasına katılanlara su yetiştirmek isterken, yaşamını yitirmesi, 29 yıllık orman işçisinin, -oğlunun mesleğini eline alması ile birlikte bırakma kararı aldığı günlerde- yangına müdahale sırasında ölümü!!!

Ve diğer ölümler!!!

“Yandık/Yanıyoruz” diyorduk, ölümlerle adeta yasa boğuldu içimiz…

***

Bakanlar da çıkmış; yok “Türk Hava Kurumu (THK) uçakları kullanılamaz haldeydi…”

Yok, “bugüne kadar THK’yı arpalığa çevirmişler…”

Benzer bir sürü boş söz!..

Bunun üzerine THK’ya atanan ‘Kayyım’ın –kendi itirafı ile- yangın sırasında “çok hatırlı, adeta elinde büyüyen” bir tanıdıklarının düğününe/nikahına gittiğini” söylemesi..!

Ve yine aynı Bakanların, kendi sözlerini tekzip edercesine yaptıkları sonraki açıklamalar!..

Neresinden tutarsanız tutun, bu kadar aymazlık olmaz, olamaz..!

Ortada yanan ormanlar, ölen insanlar varken, hala yaşananlarda ortaya çıkan başarısızlığı örtbas edebilmeye yönelik çabaları anlamak mümkün değil!

Böyle yaşanan acı içerisinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, gittiği bölgeden dönüşü sırasında (hala) vatandaşa çay atmasına ise gerçekten anlam veremedim!

Ormanlarımız yanıyor…

İçimiz yanıyor…

Canlarımız ölüyor…

Ve çok ama çok öfkeleniyoruz!..

REKTÖR MÜ KORUYOR!!!

Arada kaynamasın: son bir kaç yıldır sorunlar yumağına dönüşen Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Tıp Fakültesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi’ndeki sorunların sorumluluğu; “süreci iyi yönetemediği iddiasıyla” Başhekim Şenay Özdolap’ta kilitlenmişti.

Özdolap’ın, personel arasında ‘ayrımcılık yaptığı’ iddialarından tutun da, bazı profesörler ve personele ‘mobbing’ uyguladığını varan ifadeler...

Hani, artık belgeli hale gelen “fakültede görevli bir profesörün Kdz. Ereğli’deki bir hastanede işlem ve tedavi yaptığı” iddiaların ‘ayyuka çıkmasına rağmen’ Özdolap’ın sessizliğini koruması...

Bu ve benzer onlarca iddia ve olumsuzluklar ortadayken, başhekim’in her hangi bir soruşturma geçirmemesi ilginç değli mi?

Tabu burada akıllara hemen şu geliyor;

Acaba Özdolap, BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Çufalı tarafından mı koruma altına alındı?!

Eğer böyle bir ‘koruma' söz konusuysa, ortada bir ‘çıkar ilişkisi mi’ var?

Ve bir kez daha netleştiriyorum ki;

tüm bu gelişmelerden Zonguldak Valisi Mustafa Tutulmaz’ın bilgisi var.

Tutulmaz, kurumsal olarak henüz netleştiremediği iddiaları netleştirdiği gün, düğümeye basacaktır!

Sadece merakım şu;

Vali Tutulmaz, iddia ve gelişmelere rağmen -iyi görüştüğünü bildiğimiz- Rektör Çufalı’ya “oralarda neler oluyor” diye sormuyor mu?



4.08.2021 09:19:15

Bu yazı 536 defa okunmuştur

Yazara ait tüm yazılar için tıklayınız

Facebook'ta Paylaş

YORUMLAR (0)
YORUM EKLE
Adınız


(1000 / )



Şu anda 20 kişi online
Toplam ziyaret : 76.110.884

Başlangıç Tarihi Bitiş Tarihi

SAFRA KANAL TAŞLARINDA CERRAHİ DIŞI TEDAVİ YÖNTEMİ


Devamını oku »

14.03.2024 09:54:08 tarihinde yazıldı
555 kez okundu


(ESPRİYLE) KAREDEN YANSIYAN

EMİN ELLERDE OLUNCU..!


TUĞBA ARSLAN TAMİRCİ { KALEMİMDEN }
DİDEROT ETKİSİ


Devamını oku »

28.11.2023 12:54:26 tarihinde yazıldı
1473 kez okundu



Bu site en iyi IE5+ tarayıcı ve 1024 x 768 çözünürlükte izlenir.
Tüm Hakları Saklıdır
© 2006 EregliHakimiyet.Com - EregliHakimiyet.Net

Tasarım & Programlama RSNet tarafından yapılmıştır

Ereğli Haberleri