CUMHURBAŞKANLIĞI SARAYI - AK PARTİ İÇİNDEKİ ÇATLAK!

Geçtiğimiz hafta, ciddi rahatsızlığım olmasına rağmen önce Özel Echomar Hastanesine, ertesi gün de Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na gittim!

Salgınmıdır nedir; bir günde, bir anda boğazdan başlayan ‘gıcık’ aynı gece yatağa düşürdü. İnatçılığım (!) yüzünden bir gün ikg ün gecikmeli gittiğim hastanede ‘atom’ olarak tabir edilen serumu aldıktan sonra da, ertesi sabaha karşı Doğan (Gönüllü) ile Ankara yoluna ‘revan’ olduk!

Kimileri “3,5 aydır belediye başkanı ile görüşemiyorum” diyordu ya; şanslılar arasında olsak gerek, haftası olmadan Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda Anadolu Yayıncıları’nın katıldığı ‘davette’ yer aldık!

***

Bu davete katılımdaki amacım; biliyordum ki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Anadolu yayıncılarına, 16 Nisan’da yapılacak referandumda, anayasa değişikliğine ilişkin 18 madde üzerinde konuşacaktı.

Her ne kadar ekranlarda yapılan konuşmaları dinliyorsam da, meseleyi ‘birinci ağızdan dinlenenin doğru olacağına’ inandığımdan, toplantıya katıldım.

Doğru karar verdiğimi, toplantı süresinde ve sonrasında da netleştirdim!

***

Sarayın toplantı salonlarından birindeydik; yaklaşık 300 kadar medya sahibi, yöneticisi, çalışanı, gazeteci…

İlk dikkatimi çeken; 400 kişilik salonun belirli oturma gruplarındaki koltuklarda “Cumhurbaşkanlığı Protokol” yazılı olmasıydı.

Buralara davetliler oturamıyor, sorulduğunda ise “Sayın Cumhurbaşkanının danışmanları oturacak” deniliyordu.

Bu nedenle zaman zaman davetliler ile ağırlayanlar (!) arasında küçük tartışmalar da yaşandı! Ama sorun kısa sürede çözüldü.

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın salona girişi, konuşma için kürsüye çıkışı sırasında kalabalığın ayağa kalktığını gördüm, ben de kalktım!

Konuşmasının, basın ile ilgili güzel birkaç söylemini de toplulukla birlikte alkışladığımı gizlememeliyim!

Ancak siyasi konuşmasını ise oturduğum yerden; pür dikkatle dinledim!!!

***

Bu arada, meğer CNN Türk, NTV gibi haber kanallarının; çekimleri Cumhurbaşkanlığı televizyonu ekiplerince yapılan toplantıyı canlı verdiklerinin farkında da değildim!

Ben pür dikkat dinlerken, Doğan da elindeki not kağıdına bol bol notlar alıyordu!

Dolayısıyla bu sırada bazı ayağa kalkışları, alkışları atlıyorduk!!!

***

Açıkça belirtmeliyim ki, Erdoğan’ın, ekranlardan gördüğüm konuşmalarından farklı bir şey duymadım, şahit olmadım!

18 Madde’den üzerinde durduğu birkaç maddenin içeriğini açıklamasının dışında konusu yine CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmalarındaki (kimilerince gaflara) söylem hatalarına takılı kalan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, bunu, halka anlatır gibi gazetecilere anlatmasına da bir anlam veremedim!

Öyle ya; karşısında, “haberi ulusala taşıyan” dediği Anadolu medyası vardı; kendisinden de memleketlerimize döndüğümüzde kaleme alabileceğimiz ‘duyulmamış’ bazı söylemleri duymak isterdim!

Tabi, toplantının doğasına bakıldığında, soru sorma şansımız da olmadığından, Erdoğan’ın maddeler üzerindeki açıklamalarında kafama takılan bir iki açığı da soramadım!

***

Mesela; “Bir kişinin 2 dönem Cumhurbaşkanı olabileceği” söylemini…

Sorum şu olurdu:

“Sayın Cumhurbaşkanım; 2019’da yapılacak seçimlerde (5 yıllığına) birinci dönemine seçilecek Cumhurbaşkanı, 2024’deki seçimlerde aday gösterilirse bir dönem daha seçilebilecek. Dolayısıyla 2029’daki seçimlerde bir kez daha aday olma şansı kalmayacak.

Peki, eğer, sizin söyleminizle; Cumhurbaşkanı ile Türkiye Büyük Millet Meclisi 2028’de erken seçime gitme kararı alırsa (ki muhtemeldir), süresine henüz bir yıl daha kalıyor olmasına rağmen aynı Cumhurbaşkanı yeniden aday olabilecek mi?”

Bu soruma, ‘hayır cephesindeki milletvekilleri ‘olabiliyor’ şeklinde yanıt verdiğinden, birinci ağızdan bu sorunun yanıtını almayı çok arzu ederdim.

***

Şunu da sorabilirdim mesela;

“Sayın Cumhurbaşkanım; bugün, 15 yıldır ‘istikrarla yürütüldüğü’ söylenen AK Parti Hükümeti’nin, bu şekilde gidişatını ‘yarını düşünüyoruz’ şeklinde değerlendiriyorsunuz. Ancak, olası evet sonrası yapılanmada ‘istikrarın var olacağında da’ ısrar ediyorsunuz. Eğer bugün zaten bir istikrar varsa, Başbakanlığı kaldırmaya gerek varmıydı? Yoksa, parti içinde (gelecekte) farklı düşüncelerin olabileceği ihtimali böyle bir değişikliğin önünü mü açtı?”

Tabi soramadık!..

***

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasının bitmesi ile birlikte küçükten başlayan ve salona yayılan alkış ve ayağa kalkışın nereden başlayıp, yayıldığını da o sırada fark ettim!

O zaman anladım ki, salonun çeşitli noktalarında ayrılan oturma grupları bu işe yarıyormuş!!!

***

(Basın mensuplarının ısrarıyla) çekilebilen dar kapsamlı fotoğraf hengamesini bırakıp, salon çıkışında verilen küçük çaplı kokteylde bir şeyler atıştırdık.

(Salona fotoğraf makinesi, kamera hatta cep telefonlarının alınmaması nedeniyle içeride haberlik de olsa iki kare foto alamadık. Bazı uyanıklar ise bunu başarmıştı. Acemiliğimize sayın!)

Çok da durmadan çıktığımız binanın dışında Doğan ile birkaç kare çekebildiğimiz fotoğrafları haberlerimizde kullandık!

***

Evet, gitmeden önceki düşüncemin doğruluğunu teyit etmiş oldum. Yani, “Meseleyi birinci ağızdan dinlemeyi…”

Böylece, ekranlardan izleyerek, gazetelerden okuyarak takip ettiğimiz gelişmelerdeki kafamda oluşan ‘acaba’ yerini değiştirmiş ‘netleşmeye’ dönmüştü!

Ha ekranda izlemişsin, ha canlısını..!

Tabi ki, yapılan konuşmanın ‘medyaya verilen (verilmesi gereken) mesaj şeklinde olmasını çok arzu ederdim.

AK PARTİ İÇİNDEKİ ÇATLAK!

Yine olmadı!

Yazıyı fazla uzattım; ikinci konu başlığıma yer kalmadı!

Halbuki, bu konu başlığı, hem Ereğli’yi, hem bölgeyi, hem de ülke geneline örnek teşkil edecek şekilde önemliydi.

Eğer, haftaya kadar bir değişim olmazsa, konuyu detaylı aktaracağım, bunun için özür diliyorum.

Kalın sağlıcakla…

Bu yazı 1982 defa okunmuştur

Yazara ait tüm yazılar için tıklayınız

Tweetle

YORUMLAR (0)

YORUM EKLE

YORUM EKLE

---

---