HALA KAFALAR KARIŞIK!

16 Nisan Referandum’unun tarihini ezberledik de, hala kararsızların önemli yer tuttuğuna da şahit oluyoruz!
Malum; AK Parti Hükümeti, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talep ve istekleri doğrultusunda, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile hazırladıkları 18 Maddelik anayasa değişikliği ile ilgili çıktıkları “evet” yolunda, ‘topyekun’ çabalarını sürdürüyorlar.
Memnuniyet verici şu ki; son dönemlerde, özellikli televizyon kanallarında (biraz da program yapımcılarının sorularıyla) 18 madde masaya yatırılıyor; gerek ‘evetçiler’ gerekse ‘hayırcılar’ savunmalarını yapıyorlar!
Bu yetmiyor; her iki kanat da şehir şehir, ilçe ilçe geziyor; savunduklarını halka da anlatarak ikna etmeye çalışıyorlar.
Gel gelelim, halka yüz yüze anlatımlarda ortaya çıkan tablo beni dahi ikna etmeye yetmiyor!
Neden mi?
Örnek verelim; Burhan Kuzu…
‘Anayasa Profesörü’ olarak anılan AK Parti İstanbul Milletvekili…
Kaldı ki, kendisi; “bu 18 maddede benim imzam var” diyerek başlıyor sözlerine…
Ancak, konuştukça ikna olmak bir yana, kafaları daha da çeliştiriyor gibime geliyor!
Milletvekili Kuzu, geçmiş yıllardaki koalisyonlardan, bakanlık pazarlıklarından bahsediyor.
Cumhuriyet tarihinde kurulan hükümetlerin yıllık ortalamasını da (genellikle) 16-18 ay olarak açıklıyor(lar).
Hemen hafızamı yokluyorum; 15 yıllık ‘kesintisiz’ AK Parti hükümetleri döneminde bir tane koalisyon dahi olmamasına rağmen, 2 (belki de 3) genel seçim için, (o dönemler 5 yıldı) 5 yılı beklemeden, 3,5 yılda halka gidilmiş!
Düşünüyorum; Hükümet içinde, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile partisi arasında sıkıntı mı vardı?
Yok…
Ama, şu vardı; AK Parti iktidarındaki (Abdullah Gül Başbakanlığında) ilk ara seçimini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yasaklılık döneminde çıkması sonrası başa geçebilmesi için yapıldı.
Yani, eğer o ara seçim de oranlarda yer alıyorsa, haksızlık olur!
Yine kendi dönemlerinde 3,5yılda seçime gitmelerini de hesaplarsak!..
***
Neyse, bunu bir kenarda tutalım, geçelim ikinci konuya;
Anayasa Profesörü Kuzu anlatıyor;
“Geçmişteki koalisyonlar döneminde bakanlık pazarlıkları yapılıyordu! Adamların 20 milletvekili var, ama ’10 bakanlık isterim’ diye tutturuyorlardı!
Aynı Kuzu, bir televizyon programında; istenilen yeni sistemde Meclis’te bazı partiler arasında uzlaşma olabileceğini hatta, uzlaşılacak partiye başkan yardımcılığı veya bakanlık verilebileceğini söyledi.
Bunun, Başkanlık sisteminde istikrar uğruna yapılacağını, Cumhurbaşkanının diğer partilerden de atamalar yapabileceğini söylemişti.
***
İşte kafam bir kez daha karıştı!
Geçmişte, ‘ülke hükümetsiz kalmasın’ diye kurulmak istenilen koalisyonlarda yapılan pazarlıklar, ‘istikrarsızlık’ oluyor, yeni başkanlık sistemine geçildiğinde ise ‘ülkede istikrar için uzlaşı’ yolu olarak çoğunluğu elde etmek için diğer partilere az yada çok tavizler veriliyor!
Fark nerede?
Hatta, muhalefet kanadının ‘tek adam yönetimi’ olarak nitelendirdiği yeni sistemde, Cumhurbaşkanına bir şey olması halinde yönetimin başına geçecek ismin tavrını nereden biliyoruz?
***
Bir üstteki; yani kısa dönem hükümetleri konusunda da kafam karışık!
“Yeni sistemle 5 yıl istikrar geliyor” deniliyor. Cumhurbaşkanı ile Meclis’te partisinin çoğunluğundaki milletvekilleri ile ‘tam bir uyum içinde’ geçecek bir 5 yıl!!!
Hemen senaryo oluşturuyorum;
Türk Halkının, ne zaman ne yapacağını, nasıl karar vereceğini bilemediğimizden, sandıktan çıkan sonuca bir bakalım:
Cumhurbaşkanı seçilen (yada ikinci turda seçilmesi garanti) kişinin partisi, 600 milletvekilinden ancak 250’sini alabildi! 350 milletvekili ise diğer partilere dağıldı.
Cumhurbaşkanı yüzde 50+1 oyla seçildi ama Meclis çoğunluğu elinde yok!
Donatıldığı yetkilerden biri olan ‘kararname çıkarma’ yetkisini kullanarak bir karar alan Cumhurbaşkanına, (olası bir endişe doğurduysa) Meclis’teki çoğunluk ‘Kanun Maddesi’ ile yanıt verdiğinde, uzlaşılmaz bir durum söz konusu olabilecek!
Elbette böyle bir durum arzu edilmez ancak, olasılıklar arasında var!
Cumhurbaşkanı da kızacak; “bu iş böyle yürümüyor” diyecek ve adına ‘Meclisi fesh etmek’ denilen ülkeyi erken seçime götürecek!
Halbuki daha 5 yıl dolmamıştı, hedeflenen istikrar da (!) yakalanmamıştı.
Şimdi bu durumun, mevcut parlamenter sistemdeki ‘erken seçimden’ ne farkı kaldı?
Ama Anayasa Profesörü Kuzu’ya sorarsanız; uzlaşı içinde ve istikrarlı bir dönemden geçilecek!
***
Şu da aklımı karıştıran bir başka konu;
Cumhurbaşkanı (2019’dan itibaren) 5 yıllığına göreve seçilecek, halk uygun görürse 2. kez 5 yıllığına da seçime girebilecek.
Yani toplamda 10 yıl..! (Cumhurbaşkanı Erdoğan için de aynı durum geçerli)
Peki, diyelim ki, hükümet ‘istikrarlı bir şekilde’ 5 yıl devam etti, 2024’e gelindi; yeniden seçim oldu. Aynı Cumhurbaşkanı, başında bulunduğu partisiyle birlikte ‘güçlü şekilde’ tekrar iktidara geldi.
Doğal olarak bu 5 yılın sonunda (2029 seçimlerinde) aday olamayacak, emekliye ayrılacak!
Ancak, 2028’de, her ne olduysa Cumhurbaşkanı ‘istikrar için!’ Meclisi fesh ederek erken seçim kararı aldı!
Yani süresinin bitmesine bir yıl kala..!
O zaman ne olacak?!
9 yıl sürdürdüğü Cumhurbaşkanlığına ‘tamam mı’ diyecek?
Yoksa ‘bu hükümet olmadı, erken seçim olduğunda 5 yıl daha yeniden göreve seçilebilirim’ mi delinecek?
Sanırım böyle denilecek?
***
O zaman bir daha kafam karıştı; zira öyle olursa Cumhurbaşkanı ‘ömrü billah’ aynı görevde kalabilecek!!!
Şimdi, benim bu ve daha bir çok maddede kafam karışıyorsa, sade vatandaşın kafasının (hala) karışık, (hala) kararsız olması normal değil mi?
Yada bir şeyler dönüyor da, bunlar vatandaşa tam olarak anlatılmıyor mu?
Anlatılamıyor mu?!
***
Muhalefetten hiç bahsetmedik değil mi?
Bahsedemiyoruz zira, yaptıkları gezilerde, katıldıkları toplantılardaki konuşmaları, açıklamaları (ne yazık ki!) halkın bu dönemlerde en çok bilgi edinebildiği (hemen hemen tamamı) erkanlarda gösterilmiyor.
Keşke gösterilse de, halk, belki de karışan kafasını böylece netleştirmiş olur!

Bu yazı 1756 defa okunmuştur

Yazara ait tüm yazılar için tıklayınız

Tweetle

YORUMLAR (1)

YORUM EKLE

YORUM EKLE

---

---