(Hakimiyet Gazetesi'nin resmi internet sitesidir)

EREĞLİLİLER BÖLÜCÜ DEĞİL, AZINLIK DEĞİL, ÜVEY EVLAT DEĞİL!

Recep ÇETİN

Son birkaç yazımızda EREĞLİ’nin YEREL TARİHİNDE kaybolan önemine değinmiştik.

Ereğli’de uzun yıllar basın emekçiliği yapan Gazeteci Sayın Sina Çıladır Yeni Ufuk’taki 9 Ocak tarihli yazısında,  gazeteci E. BEKTAŞ’ın yazılarına yönelik olarak şu ifadeleri yazar:“Ereğli için, özetle, ‘sürekli olarak ihmale ve haksızlığa uğrayan bir ilçe’ tablosu çiziyor.”. “Erdemir gibi toplumsal fonksiyonu da bulunan bir sanayi devine sahip bir ilçenin, ‘üvey evlat’ olduğunu söylemek gerçekçi bir yaklaşım olmaz. Ereğli, Erdemir ile Zonguldak’ın bütünü içinde imtiyazlı bir ilçe olagelmiştir elli yıldır”. “Ereğli, ‘imtiyazlı ilçe’  konumunu bugün de koruyor. Buradan bakıldığında, ihmal edilmiş değil, ihya edilmiş bir kenttir Ereğli !”..Çıladır’ın bu ifadelerine toptan reddiyecilik yanlış olur. Evet, EREĞLİ’yi bugünkü Ereğli yapan ERDEMİR’dir. Fakat, ERDEMİR EREĞLİ’YE YAPILDI diye İMTİYAZLI BİR İLÇE demek de yanlış olacaktır. Çünkü ERDEMİR Ereğli’ye kurulmuşsa, böyle bir fabrikanın böyle bir coğrafyada kurulması zorunluluğu da vardır. Nedeni olarak “liman-ulaşım-kömür-hammaddeye yakınlık” gibi imkanları gösterebiliriz.

Eğer Ereğli imtiyazlı olacaktı ise Erdemir’in kurulması nedeniyle değil, Erdemir’in ürettiği ürünlere bağlı sanayi fabrikaları kurulması ile mümkün olmalıdır. Otomobil-yedek parça-beyaz eşya vb alanlarda Ereğli’de fabrikalar kurulmuş olsa idi belki imtiyazımız olabilirdi. Bakın kaç yüz yıllık tersaneciliğimiz bile bitmek üzere. Tarihte bu alanda bir imtiyazımız vardı, o da elimizden gitmek üzeredir.. Osmanlı döneminde kendine bağlı konumda olan Zonguldak-Karabük-Bartın o kadar büyüme gelişme gösterebilmiş ve vilayet de olabilmişken EREĞLİ İMTİYAZLI BİR İLÇEDİR nasıl denebilir ki? Nasıl İHYA edilmiş ki Ereğli?. Sanayi ile TARİH ve TURİZM değerleri de İMHA edilmişken..? Tarihi iki ilçe (Ereğli-Devrek) arasındaki o zik-zaklı yolları da tarihi bir İMTİYAZ mıdır acaba?Siyasi “cak-cek”ler bu durumu maalesef örtemez. Çünkü düne gelene kadar (bi o yana bi bu yana gidilen) TAVUK VİRAJInınhikayesini dinlerdik. Bugün de “..yok 2014-yok 2015-yok 2016, olmadı 2017, yine olmadı 2018.. Yıllarca OL-A-CAK. BİT-E-CEK denildi. Bitmedi. Ama herhalde bit-e-cek.  YOL MEDENİYETTİR-YOL BÜYÜMEDİR-YOL GELİŞMEDİR AMA OLMADI. Şimdi “bu bir İMTİYAZ mıdır?”. Ya ALAPLI-ORMANLI-EĞERCİ yolu.. O da bitecek.

Sayın Çıladır“Sevgili Bektaş, bir tür kentçilik/Ereğlicilik yapıyor.Ereğli’nin, devletin ve gelmiş geçmiş iktidarların haksızlığına uğradığı tezine katılmak zordur. Sadece Erdemir’in varlığı bile, bu tezin zemininin sağlam olmadığını ortaya çıkartır”şeklindeki ifadelerine, peki ERDEMİR’in satılması ve sonrasında işçilerin patronla olan tartışmaları da haksızlığa uğranıldığını göstermez mi?

Sayın Çıladır: “Ereğli’nin il olup olmaması ise, SİYASİ OLMAKTAN ÇOK, ekonomik, teknik (planlama) ve idari bir konu”diyor ama Zonguldak’ın KAZA-İL olmasının GERÇEĞİ, SİYASİ nedendir (Bartın-Karabük vb gibi).. 1920’lerin şartlarında, Zonguldak’taki ecnebilerin Fransızların yöreye hakim olmasına yönelik olarak ALINAN SİYASİ (stratejik) KARAR sonrasında Zonguldak KAZA ve İL olmuştur..Sayın Çıladır sözünün devamında “Diyelim ki Ereğli il oldu. Alaplı dışında hangi ilçeleri bağlayacaksınız Ereğli’ye? Fındık kadar Gülüç ile Gökçebey ve Kandilli beldelerini ilçe mi yapacaksınız?” diye soruyor. Fakat, Zonguldak Kaza olduğunda EREĞLİ ve Devrek ilçelerinin çok sayıdaki köylerinin kendisine bağlanması ile köy iken KAZA yapıldığı ortada iken. İL ya da İLÇE olmak zaten SİYASİ bir karar ile olmuyor mu? Unutulmasın ki 1987’de EREĞLİ ANAVATAN Partisine oy verseydi İL olacaktı. Hatta ÖZAL telekonferansla bağlandığı miting konuşmasında ORMANLI’ya da İLÇE olma sözünü vermişti ama sandıklardan aksi sonuçlar çıkınca İL-İLÇE tozlu raflarda kalmıştı.

***

Sayın ÇıladırEREĞLİ’lilerin ‘neden bölgemizden Milletvekili çıkaramıyoruz’ serzenişlerine yönelik olarak da şunları yazıyor: “E. Bektaş’ın, ‘önseçim olmasa Ereğli’den milletvekili bile çıkmaz’ görüşüne de katılmak zordur. Çünkü bu görüşe katıldınız mı, tüm siyasal parti genel merkezlerinin Ereğli düşmanı olduğu sonucuna varmanız kaçınılmaz hale gelir!Sorun şurada: Ereğli 40 yıldır çaplı siyasetçi yetiştiremiyor!..Önseçim esintisiyle gelenlerin genelde Ereğli dışından kişiler olmasının nedeni bu!”..Çıladır böyle diyor ama  “sorun!sadece son 40 yıl için geçerli değil” diyenler de var. TBMM 1920’de kuruldu. 1. Dönemde TBMM’de Ereğlili yok ama Devrek’li vardı. 1923’teki 2. Dönemde Zonguldak Milletvekilleri: Halil Türkmen (Sivas)-A. Ragıp Özdemiroğlu (Diyarbakır)-Tunalı Hilmi (Bulgaristan-Eskicuma)-Yusuf Ziya Özenci (Bulgaristan-Dobriç).. 1927’deki 3. Dönemde Zonguldak Milletvekilleri: Celal Sahir Erozan (İstanbul) –Halil Türkmen (Sivas)-Hüsnü Kortel (İstanbul)-M.Nazif Sirel (Yenişehir/Fener)- A. Ragıp Özdemiroğlu (Diyarbakır)-Mehmet Rifat Vardar (Köprülü)- Tunalı Hilmi(Bulgaristan-Eskicuma)..(Tunalı Hilmi’ninKdz Ereğli Kaymakamlığı yapmış olduğunu belirtmeliyiz)..1931’deki 4. Dönem Milletvekilleri: Celal Sahir Erozan (İstanbul)-İbrahim ESAT ÇAKMAKKAYA (KOZLU)- Halil Türkmen (Sivas)-HASAN KARABACAK (KİLİMLİ-Kazmacı ustası-maden çavuşu)- Ahmet Sungur-Mehmet Rifat Vardar…İlk 4 dönemde TBMM’de (1920-1934 arasında) 18 Milletvekilinden 1’i Kozlulu 1’i Kilimlili..Tarihi Kaza olan Ereğli’den vekil yok. Ta ki 1950’lerde Suat Başol’a kadar.

TBMM 1. Döneminde Bolu Milletvekili seçilen şu iki isme de bakalım: DEVREK Müftüsü Abdullah Sabri Aytaç (1870''te Devrek’te doğdu. Halveti Dergahı Postnişini Hacı Mehmet Efendi''nin oğlu)..Cevat Abbas Gürer (Sırbistan-Niş):(CEVAT ABBAS; Mustafa Kemal Paşa’nın Başyaveri, Meclis-i Mebusan ve TBMM I. - II.- III.- IV. ve V. dönem Bolu milletvekili olmuştur.  Yazar AKA GÜNDÜZ 8 Kasım 1932’de şu ifadeleri yazmaktadır:“Türk kömürü; Ereğli-Ankara demir yolunu yapanların devrinde işe başlamıştır. Ben devrimi çok kıskanırım. Rezalet devrinin kömürünü tanımıyorum-bilmiyorum-görmedim-işitmedim. Fakat Ereğli-Ankara demir yolunun düşündüğü kömür benimdir. Onu tanırım-bilirim-gördüm ve tapıyorum. Ben bundan dokuz-on yıl önce (yani 1922-23’te Zonguldak-Ereğli’ye gelmişler) CEVAT ABBAS’la oralara gitmiştim. Bunları görmüştüm-öğrenmiştim.-yazmıştım. Hem ne tuhaftır, yazdıklarımı bir ağır başlı gazeteye göndermiştim. Bana kötü, piç bir cevap vermişlerdi: O kadar çok münderacatımız var ki bunları basamayacağız. Münderacatlarına bakmıştım: Fırka ve bayağı politika herzeleri ile dolu idi. Sonra “Yeni Gün” memnuniyetle basmıştı..Bence: Zonguldak kömür çevresinin hiçbir mazisi yoktur. Yahut kapkara bir mazisi vardır. Daha doğrusu mazisi Cumhuriyetin ilk gününden başlar. Türk kömürünün mazisinde bir şeref, bir mut, bir kut ararsak yalnız bir şey – bir tek şey görürüz: UZUN MEHMET”.

***

Sayın Çıladır yazısında “bölgecilik/kentçilik” yapılmasından endişe ediyor. Haklı da.. Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki bölgemizdeki yerli-yabancı teatilerine neden olanlar, bölgenin 100-200-300 yıllık geçmişinde varlığını sürdürenler olmamalıdır. Zaten yerli halkın, kıvırcık-gıvurcukvb yaftalarla iyice kanatları kırılmıştır. Olmayan egolarının yanında güvenlerini de yitirmişlerdir. (Bizim evimiz-tarlamız-bağımız bahçemiz bize yeter kanaatkarlıklarından, büyük de düşün(e)memişlerdir. Böyle düşünmedikleri için de 1960’larada “Ereğli’de fabrika kuruldu, gelin çalışın” diye köylere haber salındığında, yerli halkın pek fazla itibar ve tamah göstermedikleri belirtilmektedir. ) Öyle ki bu yerli halk, kente göçle gelenlere bile “bizim uşak” yakınlığı içinde olmuşlardır. 1965’ten bu yana, yerlilerin göç ile gelenlere yönelik olumsuz bir kavgası-davası olmuş mudur. Zannetmiyorum. Ereğli’de iş alanları bulamadıklarından; İstanbul’a da gitseler Almanya’ya da gitseler “BİZE HER YER ZONGULDAK-EREĞLİ” diyenleri de hiç olmamıştır.Mafyacılık faaliyetleri üreterek kimselere zarar verme eylemine de tenezzül etmemişlerdir. Böyle bir bölgecilik ruhunu da ayrımcılığını da yaşa(t)mamışlardır. Tabiri caiz ise Ereğli’nin yerli halkı; Ordu’dan Trabzon’dan Gümüşhane’den Kars’tan Rize’den (81 vilayetimizden) göçle gelen MUHACİR’lere, ENSAR olmaya çalışmıştır. Ev sahipliği yapmaya çalışmıştır. Öyle ki göç edenlerin iş-aş bulabildiği Ereğli’nin yerli halkının gençleri artık kentlerinden köylerinden çıkıp İstanbullarda iş-aş aramaya başlamışlar, Ensar’ken Muhacir’e dönmüşlerdir.. Nasıl mı?. Belde ve köylerimizde 1965’te 78 bin nüfus vardı. 1970’te 82 bin, 1975’te 95 bin, 1980’de 113 bin, 1985’te 126 bin nüfus vardı. Fakat 1990’da bir anda belde-köy nüfusu 88 bine düşmüş. Yani 1985-90 arasında tam 38 bin insanımız iş-aş için göçmüş.. 2015’te belde-köy nüfusu 60 bin’lerde imiş.

ÇILADIR: “EREĞLİ’DE, 600 YIL AYRIMCI POİTİKALAR YEŞERDİ”

İşte tam da burada, Sayın Çıladır’ın şu ifadesi değerlendirmeye muhtaçtır: “Bugün, merkezde azınlığa düşen Ereğli kökenliler…” Bu cümlenin devamında ise “Halkı bölen, birbirine düşüren her tavır/düşünce/eylem provokasyondur” diye ekliyor. Ama bu provokasyona neden olanlar hakkında açıklayıcı ifadelere yer verilmiyor. Kimler kimleri “AZINLIK” görüyor ki?. “Azınlık” kavramına Osmanlı’dan aşinayız ama Türkiye’den değil…

 

Sayın Çıladır: “Bölücülüğün her türü, halkı birbirine düşürmeyi amaçlayan bir provokasyondur: Kent bölücülüğü, bölge bölücülüğü, etnik köken bölücülüğü; dil, din, mezhep bölücülüğü… Halka karşı işlenen suçtur !..Ancak, Ereğli kökenlilerin, bu konuda (kabul edilemez olsa da) bir “mazaretleri “ yok değil. Anlatayım:Ereğli antik bir Yunan/Rum kolonisidir. Türk egemenliğine 14.yüzyılda geçtiği kabul edilir. Ancak, 14. Yüzyıldan günümüze kadar uzanan 600 yıl, Ereğli’nin Müslüman yerlileri, Hristiyan azınlıklarla, özellikle de Rumlarla iç-içe yaşadı. Bu durum, 1925 mübadelesine kadar sürdü. 1925’te Ereğli’nin merkez nüfusu 8 bin’di. Bunun 1200’nü Rumlar oluşturuyordu.Rumlar, nüfusun beşte birini oluşturdukları halde, ticaret ve yerel ocak işletmeciliğinde etkin durumdaydılar. Yani Ereğli 600 yıl, ayrımcı politikaların yeşereceği/yeşerdiği bir kent konumundaydı. Irk, din, dil, kültür zenginliğimiz zaman zaman ayrımcı politikaların kurbanı oldu bu nedenle…”

Evet Sayın Çıladır aynen bu ifadeleri belirtmektedir. Hristiyan azınlıklarla 600 beraber yaşamış olan Türk İslam nüfusu, din-dil-mezhep ayrımı mı yapmıştır” bilmiyoruz. Yani azınlıklara hoşgörüsüz mü davranmıştır. Zannetmiyorum. Yani Sayın Çıladır’ın belirttiği gibi “Ereğli kökenlilerin, bu (bölücülük) konusunda (kabul edilemez olsa da) bir “mazeretleri” YOKTUR. Ve Ereğli kökenliler bu bölücülük-ayrımcılık suçunu işlememişlerdir.

Şöylece açayım: Rumların merkezi bir köyü olan Karakavuz Köyü üzerindeki Ormanlı’da doğdum büyüdüm. Bir çok yaşlı insandan, giden Rumlar hakkında hikayeler dinledim. Tabi ki olumsuz hikayeler de yaşanmıştır ama ‘Karakavuz-Ormanlı civarında dağ tepelerinde yaşayan Rumlara ya da Rumlardan sonra gelen Ordululara yönelik olarak, Ereğli kökenlilerin bölücülük ayrımcılık suçunu işlediklerine dair izlenim almadım. Öyle ki, 1923-24 Nüfus Mübadelesi ile yöremizden ayrılan Rumlar ile yöre halkı arasında güzel diyalogların yaşandığına dair hikayeler dinledim. Kırık-çıkık hizmetlerinde bulunduklarını dinledim. Bağ bahçe meyvecilik işleri ile yöre insanına örnek olduklarını dinledim. Dedem Ali’nin yöreden ayrılan Rumların göçlerini taşımak için ta Karakavuz’dan beyaz katırıyla yüklerini Ereğli’ye taşımada yardımcı olduğu hikayelerini dinledim. Eycemin (büyük babaannemin) giden Rum kadınlardan aldığı bakır kap-kacak-tencere vb ile uzun yıllar bu konudaki ihtiyaçlarını giderdiğini öğrendim. Yöremizden ayrılan Rum ailelerden bir kaçının 1960’lı yıllarda Karakavuz’a gelip uzun süre misafir kaldıklarını ve hatta Karakavuz’daki bazı ailelerin de Yunanistan’a gidip misafir olduklarını öğrendim.

Sayın Çıladır Ereğli kökenlilerin madende zorunlu olarak aç sefil çalıştırılmalarını bile bir imtiyaz gibi değerlendirerek şu ifadeleri yazmış:“Ayrımcılık, sadece din, dil, ırk zemininde de kalmadı. Bölgesel anlamda da kendisini gösterdi: köyün 13-50 yaş arasındaki erkek nüfusuna mükellefiyet (zorunlu çalışma) şeklinde veriyordu. Dışardan işçi çalıştırılması yasaktı”.

***

Sayın Çıladır “Ereğli 600 yıl, ayrımcı politikaların yeşereceği/yeşerdiği bir kent konumundaydı.Irk, din, dil, kültür zenginliğimiz zaman zaman ayrımcı politikaların kurbanı oldu bu nedenle” diye yazarak EREĞLİ İNSANININ AYRIMCILIĞININ KÖKENLERİNİ SORGULAMAKTADIR. Biz de biraz sorgulama yaptık. Bakalım.

Kaynaklarda “Anadolu’dan Balkanlar’a “şenletmek” maksadıyla göçürülen Türkmen”, “Rumeli’den Karadeniz havalisine nakledilen Gayr-ı Müslim” göçlerinden bahsedilir. Böyle bir göç hadisesini 1878 tarihli bir belgeden de anlayabilmekteyiz. İşte o 1878 tarihli belgedeki şu ifadeyi paylaşayım: “AhyoluBergos''danKastamonu''nun Ereğli Kazasına nakilolunan muhacirlerin iskanından dolayıKaymakam Ziya Bey''in taltifi”.. Görüyorsunuz ki Ereğli’ye göçle ‘Muhacirler’ naklediliyor ve Kaymakamın bu yöndeki çabaları ile ödüllendirildiğini öğreniyoruz.

1897’ye ait bir belgede: “Ereğli''de bulunan Kürtlerin Dersaadet''e getirilmeyerek memleketlerine iade edilmeleri ve mücrim olmayan Karadağlıların da Ereğli''ye iadelerine dair Bahriye Nezareti''nin Tezkiresi”nden bahsedilmektedir.

***

Ereğli’de Osmanlı tarihi boyunca her milletten insan yaşamış. Mesela 1840’lı yıllara ait belgelerde HIRVATLAR var. Bunlarla ilgili belgelerde yöre insanına yaptıkları olumsuzluklar (darp-öldürme) belirtilmektedir. Kömür sonrasında Hırvatlardan başka AVUSTURYALILAR da var. Rumlar var, Kürtler var, Ermeniler var. Kurdukları şirketler var. 

NOGAYLAR DA VAR: Ereğli’de yaşamış bulunan NOGAYLAR’a ait birkaç belgeyi paylaşalım: -“Tarih:1861-Bolu''dan Akçaşehir, Ereğli ve Alaplı kazalarına gönderilmiş olan Nogay muhacirlerinin, arazinin darlığından arazisi geniş bir mahalle nakli”.

KARADAĞLILAR DA VAR: Bunlarla ilgili fazlaca bilgi belge de var. Mesela Karadağlı İLYA SİLOB’un Ereğli’de Mehmed Ömer’i öldürdüğü belirtiliyor. “Dr. Mehmed Ömer''i öldürmekten zanlı, Ereğli''de ikamet eden Karadağlı AliaSilof''un iadesi ile ilgili yazışma var. Belgelerde Karadağlılar ile ilgili çok sıkıntılar yaşandığı belirtilmektedir. 1912’de kendilerine şüpheyle bakılan Karadağlılar var. Birçok belgeden anlaşıldığı üzere Ereğli ve Zonguldak’tan sürgün edilenler olduğu tespit edilmektedir. 1914 tarihli başka bir belgede Ereğli ve Zonguldak’tan; Düzce-Çorum gibi yerlere sevk edilen İNGİLİZ-FRANSIZ ve Karadağlılardan bahsedilmektedir.

1898 tarihli bir belge şu ifadelerle tanıtılmaktadır: “Ereğli Kömür Madeni''nde Fransızların büyük gözü olduğu ve imtiyaz talep etmeleri, kendilerinden talep edilen projelerin uygun olmadığı hatta Fransa sefirinin bu konuda tehditte bulunduğu hususunda eski Sadrazam Kamil Paşa''nın yazısı”..

***

Sonuç olarak yine Çıladır’ınşu ifadelerini paylaşalım: “Halkı bölen, birbirine düşüren her tavır/düşünce/eylem provokasyondur. Halkı bölmek değil, çağdaşlık potasında bütünleştirmek gerekir.”Yerli halkı yani Ereğlilileri “Bugün, merkezde azınlığa düşen Ereğli kökenliler” ifadesi de halkı bir birine düşüren-bölen yaklaşıma hizmet edecek ifadedir. Bundan önceki son iki yazımızda, EREĞLİ’nin TARİHİ HAKKINI HUKUKUNU ORTAYA KOYMAYA ÇALIŞTIK. Ama bu yazılarımız ile “Ereğli’yi/Ereğli halkını, Zonguldak’ın/Zonguldak halkının karşısına dikerseniz bölücülük ol”MAZherhalde.. Çünkü son iki yazımızda da belirttiğimiz üzere ZONGULDAK 1900 yılına kadar EREĞLİ’nin bir köyüdür ve Zonguldak da Fransız etkisi ve ekonomisine yönelik olarak alınan idari bir kararla KAZA-VİLAYET haline getirilmiştir. Fakat TARİHTE HEP KAZA OLAN EREĞLİ, İHMAL EDİLMİŞTİR ve İMTİYAZINI Zonguldak lehinde yitirmiştir. Özelleştirilen ERDEMİR sonrasında da, o İMTİYAZI elinden alınmış ve fabrikanın kente olan sosyal-kültürel vd. alanlardaki hizmetleri kısılmıştır. Kent duman altında kalmıştır.

(Bu arada Sina Çıladır’ın babası Ahmet Naim’in de Uzun Mehmet konusunda emek verenlerden olduğunu belirtmeliyim. Bu konuda ilk araştırmayı bizzat Ereğli’de (Kestaneci’de) yapan kişilerdendir. 1904’te İstanbul’da doğduğu belirtilen Ahmet Naim, (İstanbul-Konya) okul hayatı sonrasında -1920’de geldiği Zonguldak’ta, Ticaret Odasında memur olarak görev yapmıştır. EKİ’de çalışmış ve birçok esere imza atmış bir yazardır..Ağabeyi Hüsnü ARI’nın, İstiklâl savaşı günlerinde Zonguldak Polis Müdürlüğüyapmak üzere Zonguldak''a atandığı da belirtilmektedir.)

***

*EREĞLİ’DE MÜBADELE ÖNCESİNDEKİ “AZINLIKLAR” HAKKINDA: Bu konuda da şunları belirtmek isterim:

EREĞLİ RUMLARINDAN “ÇANAKKALE SAVAŞI TEBRİĞİ”: Şu tebrik telgraf Ereğli Rumlarınca Osmanlı’nın İçişleri Bakanlığına iletilmiştir: “Hükûmet-i meşrûtiye-i meşrû‘amızınbi''l-umûmteba‘a-i Osmâniye hakkında bilâtefrîk-i cins ve mezhebmütesâviyen (eşitliği) te’mîn edildiği kâffe-i hukûk (yasaların tümü) ve cereyândanöteden beri müstefîd (istifade-fayda alan) olageldiğimiz gibi kazâmızın mıntıka-i harbiyeden (harp bölgesi) bulunmasına rağmenmülkî ve askerî bütün me’mûrîndengörmekde olduğumuz hüsn-i mu‘âmele (güzel muamele) ve teşkîlât-ı mahsûsadan dolayı asr-ı şükrânî en mukaddes bir vazîfe-i vicdâniye addeder ve sâyesinde bunca sa‘âdet ve ni‘metleremazhar olduğumuz Osmanlı Sancağı’nın bu def‘aki ÇANAKKALE GALİBİYETİNDE olduğu gibi dâimâa‘lâgirânân-ı cihân olmasını cenâb-ı bârîden tazarru‘ ve işbu muzafferiyetden dolayı, tebrîk ederiz”.  Bu telgrafı kimler mi göndermiş: “Metrepolid-i diğer Papa Pavlos, eşrâfdanve Meclis-i İdâreA‘zâsından Yuvan Çerkes oğlu, eşrâfdan ve Belediye A‘zâsındanAnderyaYoğranos, EşrafdanRemidi, eşrâfdanYuvan Karamanoğlu,eşrâfdan Akim Palaoğlu, EşrâfdanKostiSolayidiki, eşrâfdan Yorgi Hıristo”.. Yani Ereğli Rumlarının ileri gelenleri ve EREĞLİ’de önemli görevler ifa eden Rumlar..

(Bakınız: http://www.ereglihakimiyet.com/Haberler.asp?id=31353 )

***

EREĞLİ’DE RUM BELEDİYE BAŞKANININ HİKAYESİ:

Yukarıda da değindik. Ereğli’de yerli halkla beraber yaşamış olan Rumlara yerli halkımızın hoşgörülü yaklaşımını. Bölücülük yapmadıklarını. Şimdi size bir Ereğli hikayesi paylaşayım.

Yıl 1906. EREĞLİ Belediye Başkanlığınıbir RUM (tayinle) yürütmektedir. Kayserili Çerkezoğlu Yani Ağa. Bu kişi Türkçe bilmediği gibi resmi iş ve işlemleri takip edebilecek bir akli hüviyeti yoktur. Kendisi yetersiz, cahilane ve bu yöndeki ısrarlı tavrı ile EREĞLİ’yi yönetmeye çalışıyor. Kanunlarla da işi yok. Bu kişinin bu durumu, belediyenin iş ve işlemlerinde acınacak bir sonucu üretiyor. Bu başkanın (halk arasında) yalancı ve cahil olduğu ve yöre insanı arasında nifak tohumları yaydığı da belirtilmektedir.

İşte bu başkan, yani “YANİ AĞA” Ramazan ayında bir gün Ereğli Hükümet Konağının büyük kapısı önünde yaşlı ve saygıdeğer bir insan olan Ahmet bey ile karşılaşır. Ahmet Bey, Başkan Yani’den çokfakîrve kimsesiz yetîm bir çocuğun ayağına “Belediye Fakir FukarâTahsîsâtı”ndan bir çift pabuç-ayakkabı alıvermesini ricâ eder.Fakat,Yani Ağa bu ricâyıuygunsuz sözler ile reddeder. Yetmez ve bir de Ahmet beye alenen hakaret eder. Münakaşa olur. Çevrede toplanan halk durumu görür. Kaymakam da durumu anlamış ve hemen Başkan Yani Ağayı yanına çağırmış. Bu arada toplanan halkın dağıtılması da sağlanmış. Sonrasında da yeni seçimlere kadar devamı ama yeni dönemde görevden alınması sağlanmıştır. Belediye Başkanlığından AZLEDİLMİŞTİR. Sonrasında Kaza Meclisi Üyelerince Hacı HAKKI BEY, Belediye Başkanlığına tayin edilmiştir.

Azledilen Rum Başkan Yani Ağa, kömürün keşfi sonrasında Ereğli’ye göç eden bir ailenin ferdi. Küçük gördüğü hakaret ettiği kişi Ahmet Bey Ereğlili. Yardım istediği fakir kişi Ereğlili. Kayseri’den Ereğli’ye gelip, Ereğli’nin maddi imkanları ile zengin olan ama Ereğlili fakir bir insana – garibana bir ayakkabı yardımı yapılmasını reddeden bu Yani Ağa, Osmanlı’nın fakir fukaraya yardım felsefesini bildiği halde neden reddeder, bunu bilmiyoruz. Ama bu kişinin toplumda nifak tohumu yaymaya çalıştığını belirtebiliyoruz.

Peki bu durumda “mağdur-bölücü” Ereğlili mi yani yerli halk mı yoksa; ekmek için aş için Ereğli’ye gelmiş ve kendisine Başkanlık dahi verilmiş Kayserili Rum mu?

Prof Ali Sarıkoyuncu; Ereğlili (1902 doğumlu) M. Tevfik Oğuz ile bir röportaj gerçekleştirir. O röportajında Oğuz şunları söyler: “Ereğli’deki Rumlar; Yunanlılar İzmir’e çıkar çıkmaz taşkın hareketlere başlamışlardı. Fransızlar Ereğli’yi işgal edince onlara yardımcı olmuşlardı. Bunlar işi o kadar ileriye götürdüler ki, Bozhane yokuşunda fırının yanında Kaymakam’ın yakasına dahi yapıştılar. Bunu, Hakaret için yaptılar. Yani “Türkiye bitti, demek için” diye cevap veriyor. Devamla “Kazım Karabekir Paşa’nın askerlerinin büyük bir kısmı da Trabzon’dan Yeni Dünya gemisi ile Ereğli’ye gelmiştir” diyerek Kurtuluş Savaşında EREĞLİ’deki “azınlık”ların Rumların EREĞLİLİLERE yaptıklarını paylaşıyor.

****

ERMENİ ZORUNLU GÖÇÜNDEN ZONGULDAK İSTİSNA TUTULMUŞTU:

Evet Ermeni tehciri olarak bilinen zorunlu göç bölgemizde uygulanmadı. Çünkü yöre insanımızla Ermeni vatandaşlar ciddi sorunlar yaşamamıştı.

Bu konuda YrdDoçDr Davut Kılıç imzalı -Ereğli ile ilgili- bir bildiriden şu bilgileri paylaşabiliriz: “Birinci Dünya Savaşı sırasında, Anadolu’nun bazı yerlerinde Ermenilere zorunlu göç uygulama durumunda kalan Osmanlı Hükümeti, Kastamonu Vilayeti dahilinde yer alan Ereğli Kömür Madeni Havzasını ve Zonguldak’ı göçten istisna tutmuştur” ...

Yöremizdeki Ermenilerle ilişkiler gayet iyiydi. Öyle ki Ermeni kızlarla evlilik yapıldığı bilgisini de almaktayız. Yard. Doç. Dr. Ahmet ÖĞRETEN bu Ermenilerle ticari ilişkilere dair şu bilgileri vermektedir: “Ereğli Kömür Havzasında açılan 385 ocaktan 41 adeti Ermeni madencilerin de içinde bulunduğu madenciler tarafından açılmıştır. Bunlardan 34’ü Müslüman Türk ortaklıklarla, 4’ü Ermenilerin kendi aralarındaki ortaklıklarla, 1’i Ermeni bir madencinin ferdi girişimiyle açılmıştır. 2 maden ocağı da Müslüman Türk-Ermeni-Hristiyan unsurların ortaklığıyla açılmıştır. Ermenilerin, daha çok Müslüman Türklere güven ve itimat duydukları da dikkat çekici bir gerçektir”.

***

Yazısına “EREĞLİ ÜVEY EVLAT MI” başlığı atan Sayın Çıladır’ın bu sorusuna siz okuyucularımız da cevap üretin, olur mu? İtiraf ediyorum ki soru bile “içimi cız etti”rdi.. Kendi coğrafyalarından ayrılan insanlarımız için.. Göçlerine neden olunduğu için.. İşsiz-aşsız kaldıkları ve gurbetlerde ekmek aradıkları için. ÜVEY EVLAT gibi sahipsiz bırakıldıkları için: İçim cız etti. Bayramdan bayrama köylerimizdeki camilerde o kalabalık insanlarımızı gördüğümde sevindiğim gibi..

***

SON OLARAK: Gazeteci Fikri Kapan’ın“EREĞLİ OLMALIDIR” başlıklı bir köşe yazısına, sosyal medyada şu ifadelerle yorum yapıldığına şahit olmuştum:

“Kendinizi dev aynasında görmeyin. Yolun yok, trafiğin berbat, park yerin yok. Nüfusun çoğu icralık. Devlet binası yapacak arazin yok. Hastaneyi bile dağa yapmışsınız. Nüfus çok diye şehir olunur mu? Akçakoca’yı  Ereğli’ye bağlamak fikri de çok gülünç”..Evet işte bu da özgüvensizlik. Allah aşkına, Zonguldak İL olduğunda tüm bu şartlarınız dört dörtlük var mıydı?

***

Yaşanılanlar; “bir EREĞLİLİ’nin bulduğu kara elmas-kömür, başının belası – bahtının karası olmuş” dedirtiyor.. Ama biliyoruz ki Sultan Süleyman’a kalmayan, Uzun Mehmet’e kalmayan bu dünya, kimseye yar olmayacak. Bakın ORTADOĞU Müslüman coğrafyasının, yerin altındaki zenginlikleri ile başı belada. Siz de diyeceksiniz ki “EREĞLİ yerinin altındaki KÖMÜR ile mi başı belaya girdi”.

*Neyse.. Biz de aynı soruyu soralım; “EREĞLİ ÜVEY EVLAT MI?”

EREĞLİLİLER BÖLÜCÜ DEĞİL, AZINLIK DEĞİL, ÜVEY EVLAT DEĞİL!

 



17.01.2017 11:02:28

Bu yazı 2380 defa okunmuştur

Yazara ait tüm yazılar için tıklayınız

Facebook'ta Paylaş

YORUMLAR (3)
YORUM EKLE
Adınız


(1000 / )

21.01. 02:00:26
Rasim Yılmaz diyor ki;

EREĞLİ DIŞINDAKİ YAKIN BÖLGELERDE NE VAR ? EREĞLİDE GENE ERDEMİR VAR..ALAPLI DEVREK ÇAYCUMA BİLDİĞİN KÖY..ÇILADIR HAKLI..AYRICA BÖLGENİN GSYİ SI EN YÜKSEK İLÇESİDİR..YAŞAM STANDARDI EN YÜKSEK İLÇESİDİR..EN ÇOK ARAÇ VE GAYRİMENKULE SAHİP İLÇESİDİR..EN YOĞUN NÜFUS ORANINA SAHİP İLÇESİDİR..ZONGULDAK MERKEZDEN DAHİ BÜYÜKTÜR..BU KENTTE FAKİRLİK FALAN YOKTUR HERKESİN ALTINDA SON MODEL ARABA HER AİLENİN NERDEYSE KENDİNE AİT EVİ VARDIR..BELEDİYESİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİYLE YARIŞACAK OLANAKLARA SAHİPTİR..VALLA BENCEDE ÜVEY EVLAT FALAN DEĞİL..EREĞLİ SADECE KENDİ İNSANINA SAHİP ÇIKAMIYO..ERCAN CANDANA SAHİP ÇIKAMADIĞI GİBİ..AKLİ DENGESİ BOZUK İNSANLAR DIŞINDA BİR TEK SOKAKTA KALAN VATANDAŞ YOKTUR EREĞLİDE..EREĞLİ BİRÇOK İLDE OLMAYAN LÜKS AVM LERE SAHİP NADİR İLÇELERDENDİR..EREĞLİDE BİR ÇAYA 3 LİRA VEREBİLECEK ONBİNLERCE KİŞİ VARDIR..HER GENCİN ELİNDE SÜPER LÜKS AKILLI TELEFONLAR VARDIR..HER AİLENİN BİR FINDIK TARLASI VARDIR..ÖNCE ARAŞTIRMA YAPIP SONRA HABER YAZMAK GEREKİR..
21.01. 15:18:38
Soner Yener diyor ki;

Rasim Yılmazın yorumuna... Dediklerinize katılıyorum “EREĞLİDE GENE ERDEMİR VAR” demişsiniz ama e zaten Yazar ÇETİN de aynı şeyleri söylüyor. Siz ÇILADIR HAKLI diyorsunuz ama ÇETİN’in bu yazıda ÇILADIR’a tepkisi farklı. ERDEMİR İLE EREĞLİ İMTİYAZLI mı sizce. Yazar ÇETİN, EREĞLİ’nin hakkı yenildiğinden bahsediyor. Zonguldak Ereğli’nin köyüydü diyor. Sizin dediğiniz gibi EREĞLİ SADECE KENDİ İNSANINA SAHİP ÇIKAMIYO. E tamam da bu yazıyı yazan ÇETİN de bizim insanımız. ÇILADIR’ın yazdıklarına karşı ne diyor adam, EREĞLİ İNSANI BÖLÜCÜ DEĞİL, AYRIMCI DEĞİL, ÜVEY EVLAT DEĞİL. Doğru değil mi.. Çıladır- EREĞLİ’DE, 600 YIL AYRIMCI POLİTİKALAR YEŞERDİ derken sizce haklı mı yoksa. ÇILADIR -Bugün, merkezde azınlığa düşen Ereğli kökenliler- diye yazmış. Acaba -merkezde azınlığa düşmüş Ereğlililer- ifadesi BÖLÜCÜLÜK AYRIMCILIK değil mi.. Bak adam güzel araştırma yapmış.
22.01. 01:34:38
Hak diyor ki;

Eregli yalancı zengindir .Erdemir çalışanlarının hem kendilerinin hem eşlerinin arabasi vardır ve çoğu villada oturur. Ama eregli halkı fakir dir .eregli nin yüzde doksanini oluşturan fakir halk tir pazara bile gidemez .eregli nin kaymağını en az 6 bin liradan baslayan maaş alan erdemir personeli yer.


Şu anda 6 kişi online
Toplam ziyaret : 76.024.641

Başlangıç Tarihi Bitiş Tarihi

Fikri KAPAN { KÖŞEMDEN }
SEÇİMİ KİM KAZANIR?


Devamını oku »

21.03.2024 16:52:50 tarihinde yazıldı
807 kez okundu

SAFRA KANAL TAŞLARINDA CERRAHİ DIŞI TEDAVİ YÖNTEMİ


Devamını oku »

14.03.2024 09:54:08 tarihinde yazıldı
416 kez okundu


(ESPRİYLE) KAREDEN YANSIYAN

ÇABALARINI GÖRÜYORUM


TUĞBA ARSLAN TAMİRCİ { KALEMİMDEN }
DİDEROT ETKİSİ


Devamını oku »

28.11.2023 12:54:26 tarihinde yazıldı
1435 kez okundu

Recep ÇETİN { TARİHTEN... }
DENİZ KIZI BİZİM ''KIZIMIZ'' DEĞİL!


Devamını oku »

21.11.2023 16:02:33 tarihinde yazıldı
556 kez okundu


Bu site en iyi IE5+ tarayıcı ve 1024 x 768 çözünürlükte izlenir.
Tüm Hakları Saklıdır
© 2006 EregliHakimiyet.Com - EregliHakimiyet.Net

Tasarım & Programlama RSNet tarafından yapılmıştır

Ereğli Haberleri