| |||
EREĞLİ’YE, “TARİHİ İADE-İ İTİBARI” VERİLMELİDİRRecep ÇETİN![]() Önceki yazımıza devam edelim. Bu yazımızda; Ereğli’nin köyü olan Zonguldak’ın Nahiye (1895)-KAZA (1899) ve İL (1924) oluş tarihine ve nedenlerine bakalım. EREĞLİ KAZASI VE ZONGULDAK KÖYÜ: Zonguldak 1800’lü yıllarda Ereğli Kazasına bağlı ve tahta bir iskelesi olan koy’dur. Köy’dür. Tam da devletin ihtiyaç duyduğu bir zamanda (buharlı makinaların kullanılmaya başlandığı dönemde) Ereğli’de Uzun Mehmet’in kömürü bulması, Zonguldak’ın kaderini değiştirir. Kömür Ereğli’de bulunmuştur ama sonraki süreçte adeta kömürün kaymağını Zonguldak yemiştir. Çünkü bir köyden, çok kısa zaman içinde Nahiye-Kaza sonra da Vilayet doğmuştur. Çünkü bölge stratejik önem kazanmıştır. Ve Ereğli, tarih boyunca sürdürdüğü merkez olma konumunu yitirmiştir. Fakat Uzun Mehmet’in kömürü bulmasıyla doğan bu vilayetin, yazar ve araştırmacılarının çok önemli bir kısmı, Uzun Mehmet kişisinin yaşamış bir kişi değil de üretilen bir EFSANE olduğunu yazmaları ÜZÜCÜDÜR. Zonguldak adına; ilk kez, 1879’da basıldığı belirtilen bir haritada, rastlanıldığı belirtilir. Zonguldak, 1887 yılına dek Ereğli Kazasına bağlı iken daha sonra Devrek (Hamidiye) Kazasına bağlandı. 1899’da “Bolu Sancağı dahilindeki Hamidiye Kazasına tabi olan Zonguldak’ta maden münasebetiyle, bir çok ecnebinin bulunması hasebiyle siyaseten de haiz olduğu ehemmiyetine binaen” ve de “Fransızların, Zonguldak’ta yaşayan vatandaşlarının hizmetleri için Konsolosluk açması ve Zonguldak’a Konsolos tayin etmesi, bu konsolosun da Zonguldak’ta ikamet etmeye başlaması bölgenin önemini siyasi açıdan daha da artırdı. Bu defa, Zonguldak’ın Kaza olmasına dair Dahiliye Nezaretine ivedi ile yazı yazıldı. (1899). Yazıda, Zonguldak’ta Kaymakamlık kurulması için, ne yapılması gerekiyorsa bir hafta içinde yapılması istendi. Ve sonrasında Zonguldak, üçüncü sınıf Kaza haline getirildi. İlk Kaymakamlık vazifesine (1899’da) Süleyman Nahifi Bey atandı. *** “Kastamonu Vilayet-i Celilesi Cenab-ı Aliyesine: Ereğli dahilinde bulunan Kozlu ve Zonguldak Karyeleri merkezlerinin ehemmiyeti istihbar olunmuş ve ol babda sebk eden istilama cevaben şeref tevarit eden tahrirat-ı aliyye-i daverilerinde dahi oralarda maden bulunmasından naşi(dolayı) bir nahiye teşkili sureti tensib ve izbar buyurulmuş ise de mezkur maden umuru …. Mevcud memurin-i bahriye marifetiyle ruiyyet ve tesviye edilmekte olduğu gibi zaten bunun müstelzim olacağı masarifata karşılık gösterilmemesine binaen Nahiye’nin teşkilinden sarf-ı nazar olunması.. 4 Muharrem 1307-DH MKT 1652 / 117”… Yine; Hicri 1317’de (M-1899) “Bolu Sancağı dahilinde Hamidiye Kazasına bağlı Zonguldak Karyesinin mevki ve siyasi önemine ve Fransız konsolosunun ikametine binaen KAZA haline çevrildiğine” dair başka bir resmi belge-yazı bulunmaktadır. ZONGULDAK NE ZAMAN MERKEZ OLDU: Osmanlı Arşivlerinden temin ettiğimiz başka bir belge, Hicri 1338 yılında, Zonguldak’ın Merkez Liva olduğunu göstermektedir.. Belge: “Zonguldak, Ereğli, Devrek ve Bartın kazalarının Bolu sancağından ayrılarak merkezi Zonguldak olmak üzere gayr-i mülhak bir liva teşkili. (Dersaadet 30)” “Bâb-ı Âlî , Sadâret-i Uzmâ, Dîvân-ı Hümâyûn, 508” “Zonguldak İnsan-Mekan-Zaman” adlı kitabında E.M.ZAMAN, “BMM Hükümeti, Zonguldak Kazasını 14 Mayıs 1920’de Mutasarrıflık haline getirir. (Henüz Kadri Bey Zonguldak’taki görevine başlamadan önce) Kaza Kaymakamı Ahmet Cevdet Bey, Mutasarrıf Vekili (14 Mayıs 1920- 2 Ağustos 1920) olarak görevlendirilir. Zonguldak, İstanbul Hükümetinin Mutasarrıflık yaptığı ilk ilçe olarak tarihteki alır. (sayfa-166)..
Zonguldak, 18. yy’da fırtınalı havalarda küçük yelkenlilerin sığındığı, küçük bir köy konumunda idi. Tarihi kaynaklarda adından bahsedilmeyen Zonguldak adının nereden geldiği hakkında çeşitli kaynaklarda farklı farklı açıklamalarda bulunuldu. Zonguldak adı, ilk defa Ereğli’de bulunan maden kömüründen sonra duyulmaya başlandı. Köy olan Zonguldak önce Nahiye, sonra da Kaza statüsü kazandı. Tarih:20/Ş/1282(H)M-8.1.1866 DosyaNo:717 Gömlek No:76 Fon Kodu: MVL: Ereğli Kömür Maden-i Hümayunu Kaymakamlığı''na Alaplı Kazasıyla Çarşanba, Devrek ve Bartın kazalarının ilhakı. (3. Anadolu).. Böylece; EREĞLİ hakkında 1500’lü yıllara ait Osmanlı Arşiv belgelerinde KAZA olduğuna dair belgeler bulunabilmekte iken, ZONGULDAK’ın ise kaza statüsüne ancak 1900’ler başında ulaşmış olduğu görülebilecektir. *** *** Sayın Çatma’nın kitabındaki tespitlerin devamında: “Hatta bugün vilayet merkezi olan Zonguldak’ta Sütliyen Mevkiinde iki tane kayıkçı kulübesi bulunup bundan başka bu kıyılarda bir çoban damı bile bulunmuyordu” diye yazmaktadır. Çatma’nın Zonguldak hakkındaki bu bilgilerini Osmanlı Arşivleri ile desteklemek mümkün, Zonguldak 1890 yıllarına kadar bir köy-nahiye idi. Ama Ereğli’nin 1500’lü yıllardaki Osmanlı Arşiv belgelerinde bile KAZA olduğu tespit edilmektedir.
Şemsettin Sami ise (1889 baskılı) “Kamûs-ı Âlâm” adlı eserinde: “Bu kasaba gerek bu (kömür) madeni ve gerek Karadeniz’deki mevkii ve Dersa’adet’e (İstanbul’a) kurbiyeti (yakınlığı) cihetiyle, Anadolu’nun en işlek bir İskelesi olmak isti’datını haiz olup, biri Bolu’dan diğeri Gerede’den Ankara’ya doğru iki yolu var ise de bu yolların henüz tevsivye olunamamasından ve limanı olmamasından dolayı, bu isti’dad-ı tabi’iyesinden istifade olunamamaktadır. Evleri bağçeler ortalarında olup, denizden manzarası gayet güzeldir. 7.000 kadar ahalisi olup, hemen cümlesi Müslim’dir” diye yazmaktadır. XIX. yüzyıl başlarında (1817-1819) şehri gören Bıjışkyan, “Karadeniz Kıyıları Tarih ve Coğrafyası 1817-1819,” adlı kitabında “Ereğli’nin büyük ve eski bir yerleşim yeri olduğunu” yazar.. (s. 20-22).. TDV İslam Ansiklopedinde yer alan şu bilgileri de iktibas edebiliriz: “Bu yüzyılda ilk defa Köseağzı mevkiinde maden kömürünün bulunması Ereğli’nin gelişmesinde bir dönüm noktası oldu. Kömürün asıl yaygın olduğu alan daha doğuda bulunan Zonguldak çevresi olduğu halde havzaya Ereğli Havza-yı Fahmiyyesi (Ereğli Kömür Havzası) adı verildi... XIX. yüzyılın ikinci yansında, kömürle daha yakından ilgilenmesi için dönemin hükümeti merkezi Ereğli’de olmak üzere bir Maden Nâzırlığı kurdu (Ali Tanoğlu, s. 74). Ereğli aynı zamanda kömürün ihraç limanı durumundaydı. Bu yüzyılda Kastamonu Vilâyetinin Bolu Sancağına bağlı bir Kazanın merkezi olan Ereğli, aynı yüzyılın son yıllarında V. Cuinet’nin verdiği bilgilere göre dört mahalle içinde 1255 eve sahip bulunuyor ve bu evlerde 6.274 kişi yaşıyordu. Yine aynı kaynaktaki bilgilere göre burada minareli on cami, bir medrese, iki hamam ve 471 dükkân mevcuttu. H.1314 tarihli Kastamonu Vilâyeti Salnâmesi’ne göre ise Ereğli’nin nüfusu 5.300 idi ve bu nüfus 915 evde yaşıyordu”.. *** EREĞLİ SANCAĞI: Osmanlı’da Taşra ve Eyalet Yönetiminde KAZA’larda Kadı’lar en yüksek yönetici konumundadırlar. Belediye ve adliye işleri, Kaza’nın ihtiyaç duyduğu para, merkezden istenilen şeylerin temini gibi görevleri bulunmaktadır. Kazaların güvenliğinden ise Subaşı’lar sorumlu olurdu.. SANCAK’larda ise SANCAK BEYİ en üst düzey yönetici konumundadır. Sancak Beyi, Tımarlı Sipahiler’in ve Zeamet sahiplerinin komutanıdır. İdari olarak; şehrin huzurundan, güvenliğinden adaletin temininden sorumludur. Sancak beyleri şeri ve örfi hukuka aykırı durumları önlemek için kadı ile birlikte hareket etmektedirler. “SANCAK”LA BERABER, “EREĞLİ” KAYMAKAMLIK OLDU: Kaynaklarda: “Kazanın yöneticisi ''Kaza Müdürü,'' yörenin önde gelenleri tarafından seçilir, merkezin onayı alındıktan sonra göreve başlardı” .. “ Sancak yönetiminde Muhassıl yerine yine merkezden atanan ''KAYMAKAM'' görevlendirilirken, eyaletler Valilerce yönetilecekti” denilmektedir. “EREĞLİ” Kaymakamlık olurken çevresindeki DEVREK-BARTIN-AMASRA-(Hisarönü) KURUCAŞİLE- Çarşamba (ÇAYCUMA) gibi Kaza ve Nahiyelerin de “EREĞLİ SANCAĞI”na bağlandığı belirtilmektedir. TARİH BOYUNCA EREĞLİ’NİN KARDEŞİ KONUMUNDAKİ ALAPLI’YI KOPARMA DÜŞÜNCESİ: 2017’ye geldiğimiz bugünlerde EREĞLİ’nin tarihte kendisine bağlı olduğu köyü Zonguldak’ın (1920’de Mutasarrıflık-Kaza, 1924’te Vilayet oluşu sonrasında) BÜYÜKŞEHİR olacağı konuşulmaktadır. İşte tam da burada iki kardeşin yani Ereğli ile Alaplı’nın başka vilayetlere bağlanması dedikodularına ya da iddialarına yönelik de şu bilgileri paylaşalım. 1902’ye ait belgelerde şu açıklamalar var : *** *** *** *** *** *Biz yukarıdaki satırları yazarken Gazeteci Sina Çıladır’ın yazdığı “EREĞLİ ÜVEY EVLAT MI” başlıklı yazısına ve yazının içinde geçen “sürekli olarak ihmale ve haksızlığa uğrayan bir ilçe mi yoksa imtiyazlı ilçe mi” olup olmadığına dair düşüncelerimizi de sonraki yazıya bırakalım.
10.01.2017 16:04:58 Bu yazı 2548 defa okunmuştur Yazara ait tüm yazılar için tıklayınız
![]() ![]() YORUM EKLE
![]() 10.01. 22:28:47
ali sucu diyor ki;recep bey ereğli hakkındaki bu çabalarınız takdire şayan. bu yazıların siyaset ve devlet yöneticileri tarafından değerlendirilmesini sağlamanız da lazım.ama nasıl olur bilmem |
![]()
Şu anda 13 kişi online
Toplam ziyaret : 81.888.043 ![]() ![]() Devamını oku » 8.05.2025 10:21:51 tarihinde yazıldı 213 kez okundu ![]() ![]() Devamını oku » 10.03.2025 10:24:15 tarihinde yazıldı 1166 kez okundu ![]() ![]() Devamını oku » 29.04.2025 15:37:34 tarihinde yazıldı 729 kez okundu ![]() TANIYABİLDİNİZ Mİ? ![]() ![]() ![]() Devamını oku » 21.11.2023 16:02:33 tarihinde yazıldı 1058 kez okundu |