(Hakimiyet Gazetesi'nin resmi internet sitesidir)

“AMERİKA-RUSYA ARASINDAKİ A’RAFTA KALIŞIMIZ”“KIBRIS” DERKEN, TARİH TEKERRÜR EDİYOR…

Recep ÇETİN

Kıbrıs’ta hala uzlaşma yok. E zaten uzlaşma da beklemiyoruz. Tarih hep tekerrür ediyor ve hep de edecek gibi görünüyor… 1877-78 (93 harbi) ile başladı muamma; 1914’te 1. Dünya Savaşında devam etti..KIBRIS Osmanlı döneminde 50.000 şehit verilerek alınmıştı, sonrasında İngiliz fırıldak hesaplarına bulaştı ve elden tamamen gitmenin eşiğine düştü ama 1974’teki harekat ile günümüzdeki hali korundu ama hala Rumların toprak talebi devam ediyor. Yani şehit kanıyla alınan Kıbrıs; Rumların Yunanlıların ve batılı oyunların kıskacında. Masa başında bu iş bitirilmek isteniyor. Son günlerde anlaşma-uzlaşma olacak diye beklenildi ama tarih yine tekerrür etti ve Rumların KKTC’deki “topraklarımıza göz koyması” gün yüzüne çıkınca, anlaşma masası dağıldı.

-“Direnen adam” rahmetli Rauf DENKTAŞ’ın “istenmeyen adam” ilan edilme çabalarının nedeni bugün biraz daha iyi anlaşılabilecektir.
-1950-1960 yılları arasında TÜRKİYE’mizi yöneten Adnan Menderes’in başına gelenler herkesin ma’lumu. Menderes’in hükümetleri dönemlerinde, önce Amerika ile yakınlık içinde ülkeyi yönettiği ama son yıllarında Rusya ile yakınlaştığı kaynaklarda belirtilir. İşte bu Rusya yakınlığı sonrasında da idama giden sürecin yaşandığını belirtenler de bulunmaktadır.
-Bu durum aşağıda okuyacağınız 1967 tarihli gazete haberinden de anlaşılacağı üzere aynen tekrar etmektedir. Yani önce Amerika ile yakınlığımız ve sonrasında Rusya ile yakınlaşmamız..

-Günümüzde de “AB” derken, “ŞANGHAY” tartışmaları… (Ne olacak bizim bu halimiz gibi…) E ne olacak ki “inceldiği yerden kopsun” bizim atasözümüz değil mi?. Hem ne o, Avrupalılar (TÜRKİYE’mizi) sürdükleri AB markalı arabanın 50-60 senedir yedek lastiği gibi bi köşelerinde tutmadılar mı?. Lastikleri patlasa bile (mesela İngiltere adlı üyesi BIREXIT ile AB’den çekildiğinde bile) yedek lastiğe bakılmadan (adeta en yakındaki lastikçi çağrılarak) yollarına devam etme niyetinde değil miydiler. E o zaman derdiniz ne ki?..
***
Yaşadıklarımız.. Tarihin tekerrürü değil mi. Önce Amerika ile dostluk ilişkilerimiz ve şimdi Rusya ile yakınlaşan sürecimiz.. Ne yazmıştı İstiklal Şairimiz:
Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
"Tarih"i "tekerrür" diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?
Evet ibret alınmamış ve alın(a)mayacak olan “tarih”imiz, maalesef hep “tekerrür-tekrar” ediyor. Anlaşılan, yaşadığımız coğrafyanın da tarihi kaderi bu: A’RAFTAKİ İLİŞKİLERİMİZ, NE İSA’YA NE DE MUSA’YA durumu… İki arada bir derede tercihlere ma’ruz kalışımız.. “Gel-git”lerimiz..
*****
“MAKARİOS’A GÜVENMEDİĞİNİ SÖYLEYEN İNÖNÜ KONUŞTU:
AMERİKA’NIN TUTUMUNU ANLAYAMADIK”
CHP Genel Başkanı İsmet İnönü,AMERİKALI bir gazeteciye“Kıbrıs-Türkiye’de gevşeyen Amerikan dostluğu ve bunun karşısında gelişen RUSYA ilişkileri”konusunda geniş bir demeç vermiştir.
İnönü demecinde, Makarios’a güvenmediğini, Kıbrıs davasının bugünkü çözümünün geçici olmasından korktuğunu söylemekte “Türkiye’de istediği en önemli şeyin CHP programıyla bir sahada süratle kalkınma olduğunu” belirtmektedir. İnönü ayrıca Kıbrıs çözümünde arabuluculuk yaparak 100 bin dolar aldığı bildirilen JHONSON’un özel temsilcisi Vance için de “kendisine teşekkür borçluyuz” demiş “Amerika’nın Kıbrıs tutumunu hiçbir zaman anlayamadığını da” sözlerine eklemiştir.
New York’ta çıkan New-Day muhabiri ile İnönüarasında geçen karşılıklı konuşma şöyledir:
KIBRIS ZARARLI OLDU
Soru: Türkiye’nin son yarım asırlık tarihini bütün safhaları ile yaşadınız. Bu arada son Kıbrıs buhranının yurdunuzun kalkınmasında etkisi nedir, öğrenmek istiyorum.
Cevap: Tabii ki zararlı oldu.
Soru: Kalkınmanızda en önemli faktör nedir?
Cevap: Siyasi huzur.
Soru: Böyle bir huzura mani sebep nedir?
Cevap: Kıbrıs Olayı.
Soru: Bir anlaşmaya varılabilir mi?
Cevap: Sulh yolu ile bir anlaşma olmuş görünüyor. Fakat bunun geçici olmasından korkarım.
“MAKARİOS’A GÜVENİLMEZ”
Soru: Bu krizin son olduğu kanısında değil misiniz?
Cevap: Bunu Makarios bilir. Asıl bilmeleri gerekenler ise AMERİKA ve RUSYA’dır..Makarios’un kuvveti bu iki devleti kendi çıkarına iyi kullanabilmesinden geliyor. Bizim zorluğumuz da bundan gelmektedir.
Soru: Makarios başta kaldığı müddetçe bir hal çaresi görmüyor musunuz?
Cevap: Olamaz, güvenilir bir adam değildir.
RUSYA VE AMERİKA
Soru: Önce Rusya sonra Amerika ile münasebetleriniz kanısında ne düşünüyorsunuz?
Cevap: Amerika ile uzun zamandan beri dostuz Rusya ile bir aralık düşman olduk. Fakat şimdi münasebetimizi düzelttik. Artık Rusya düşmanlığı bundan böyle bizim aleyhimize kullanılamayacaktır. (R.Ç: Bu ifadeler, 50 yıl sonraki günümüzün de ifadeleri olabilir, değil mi?)
Soru: Türkiye’de kaldığım süre içinde Amerika’nın çok tenkit edildiğini gördüm. Siz bunu haklı bulur musunuz?
Cevap: Tenkit için çok sebep olmuştur. Fakat bu son seneler kadar dışarı bu kadar aksetmemişti. Şimdi günlük politika oldu, bunda bizim bir hissemiz yoktur. (R.Ç: Bu ifadeler, 50 yıl sonraki günümüzün de ifadeleri olabilir, değil mi?)
SEBEP MAKARİOS
Soru: Kıbrıs buhranı halledilirse bu tenkitler gider mi?
Cevap: Kıbrıs işi ciddi bir hal çaresine kavuşursa bu tenkitler büyük ölçüde ortadan kalkar. Mister Johnson’un temsilcisi Mr. Vance geldi, görüşemedim. İnanılır kaynaklardan kendisi hakkında iyi haberler aldım. İyi çalışmış, sulh yolu ile buhranın halli için çok uğraşmış.
-Başımdan geçen tecrübe ile öğrendiğim bir adet bu defa tekrar işledi. Bu Mr. Bull’den itibaren Vance ile tekrarlandı. Ne zaman Amerika’dan Kıbrıs buhranını çözmek için bir yetkili gelmiş ise sonunda Makarios’tan benzeri muameleyi görmüştür. Makarios hiç birisini önemsememiştir. Ortaçağ zihniyeti ile hareket ederek herkesi idare eder. Emrivakiler yaratır. Bu sefer de aynı oyun tekrarlandı, bu oyunu Mr. Bull’e dört defa oynadı.
NATO’NUN OYUNU
Soru: Amerikan dostluğu karşısında Rusya ile münasebetleriniz ne ölçüde gelişebilir?
Cevap: NATO içinde onbeş devlet vardır. Türkiye bir zamanlar Rusya’nın en amansız düşmanı idi. İçerde böyle bir politika zaruri görülürdü, dışarda da bu hal müttefiklerimizi memnun ederdi. Zamanla bunun hatası görüldü. Evvela NATO’lular Rusya ile dostluk kurdular.
-Amerika’nın Rusya ile ittifak peşinde olduğu söylenir. Bu şartlar içinde biz de Rusya ile iyi komşuluk gütmeye karar verdik. Ruslar da karşılık göstermekten memnun kaldılar. Amerika dahil diğer dostlarımız da bundan memnunluk duydular. Rusya bizim en büyük komşumuzdur. Milli Mücadelede bize yardım ettiler. Sonradan yeni ittifak manzumeleri kuruldu. Bugün dünya ölçüsünde daimi sulh çareleri aranırken Türkiye’nin tutumu tabii karşılanmalıdır.
YUNAN DOSTLUĞU
Soru: Yunanlılarla daimi sulh konusundaki düşünceniz nedir?
Cevap: Geçmiş münasebetler gözümün önündedir. Amansız düşmanlık devirlerinden sonra bir süre birbirine güvenen iki dost devlet olduk. Yunan Cumhuriyet devrinde iki partileri vardı, aralarında şiddetli bir mücadele vardı. Bize gelen heyetlere onların iç ihtilaflarını dahi görüşebiliyorduk. Hatta bunlardan birisi şu teklifte bulundu: “Aramızdaki anlaşmazlığı siz giderebilirsiniz, ne olur müdahale ediverin”.
-Ben “ne sıfatla” dedim. Bize “sözünüz geçer” dediler. Peki dedim ve teşebbüse geçtik, tarafları ikna ettim. Her iki taraf ayrılırken ayrı ayrı beni görerek biri, diğeri için “o sözüne inanılacak insan değildir, verdiği sözü yerine getirmez” diye şikayet ettiler.
Netice böyle oldu. İki taraf birbiri ile ölünceye kadar boğuştular. O zamanlar dostluğumuz bu kadar derin olmuştur. Krallık geri gelince bir süre böyle devam etti. Sonradan yeni siyasetçiler bu geleneği bozdular. Hele KIBRIS olayından sonra bu münasebet bir çıkmaza girdi. İş dönüp dolaşıp büyük devletlerin politikasına dayanıyor. Bunlar KIBRIS anlaşmazlığı nasıl çözümlensin isterler. Zaman şüphesiz bunu gösterecek.
“AMERİKA’YI ANLAYAMADIM”
Soru: Amerika benim kanıma göre, ne şekilde olursa olsun, anlaşmazlığın halledilmesini ister. Siz ne dersiniz?.
Cevap: Amerika’nın düşüncesinin ne olduğunu hiçbir zaman öğrenemedim.
Soru: Memleketinizde bulunduğum kısa sürede, kalkınmanıza mani sebeplerden birisinin dincilik olduğunu anladım, siz ne dersiniz?.
Cevap: Bir Amerikalının ağzından bunu işitmek enteresandır. Merak etmeyiniz. Aşırı cereyanlar hiçbir fırsat bulamazlar.
Soru: Okuma – Yazma bilmeyenlerin yüzde 52 olduğunu öğrenince şaşırdım. Ne dersiniz?
Cevap: Edindiğiniz bilgi mübalağalıdır. 30 küsur sene evvel Arap harflerini terk ederek Latin alfabesini kabul ettik. Eski harflerle okuma bilenler, bilmez sayılıyor. Mühim olan yeni nesillerin okuma-yazma bilenlerinin nispeti yüksektir.
Kaynak: 8 Aralık 1967 AKŞAM
***
“MAKARİOS İKİ YÜZLÜ BİR ADAMDIR”
Yukarıdaki başlık da 8 Aralık 1967 tarihli AKŞAM Gazetesinde bulunmaktadır. Gazetebu haber metnini, France Soire adlı yayından iktibas yaparak oluşturmuştur:
FRANCE – SOIR: Aralık sayısında yayınlanan ve Makarıos’un kişiliğini ele alan ilginç bir yazıyı aynen yayınlıyoruz:
“MAKARIOS KİMDİR?. Atina ve Ankara arasında zorlukla varılan anlaşmayı inatçılığı yüzünden yıkabileceğini idrak etmeyen bir kişi midir? Makarios çift hayat süren İKİ YÜZLÜ BİR ADAMDIR. Babası fakir bir çoban olan Makarios, bugün gerek dini ve gerekse politika hayatı sayesinde büyük bir lüks içinde yaşamaktadır.
Kıbrıs Ortodoks Kilisesi tarafından Atina Hukuk Fakültesine gönderilmiştir. HARP SIRASINDA YUNANLILARIN GİZLİ AJANI OLARAK ÇALIŞMIŞ, 1946 senesinde MAKARIOS adını alarak papaz olmuş ve AMERİKA’ya tahsile gitmiştir. Kıbrıs’a döner dönmez siyasete atılarak ENOSİS’i desteklemiştir. 37 yaşında Kıbrıs Ortodoks Kilisesinin Başkanı ilan edilmiştir.”
***
İNÖNÜ’NÜN KIBRIS ÜZERİNE BİR KAÇ BEYANI:
Tarih 30 Aralık 1963-(Akşam).. İnönü: “Makarios’u Ankara ziyaretinde uyardım” deyip sonra da “Papaz beni yedi düvelle savaştırmak istiyor” ifadesini kullanıyor.
Tarih 1 Ocak 1964-(Akşam)..“Makarios radyoda, Rumlar artık Türklere saldırmayacaklar” manşeti bulunmaktadır. Aynı manşette “İngilizler Tarafsız Davranmıyor” ifadesi de eklenmiş.
Tarih 7 Ocak 1964-(Akşam)..Başbakan İNÖNÜ ise Makarios’u suçlayarak“Kıbrıs’taki feci duruma Makarios idaresi sebep oldu. Hedef Türklerin top yekün imhasıydı”demiştir. Haberde “İnönü Bütün Hükümetleri İkaz Etti” başlığı da bulunmaktadır.
Tarih 10 Ocak 1964. YineAKŞAM’ın manşetinde Rauf DENKTAŞ’ın şu ifadesi bulunmaktadır: “Makarios suçludur, o kanlı ellerini yıkasın ve Tanrı huzurunda kendisini affettirmenin yollarını arasın”..
***
Yazar ÇETİN ALTAN 9 Aralık 1967 tarihli köşe yazısında şu ifadelere yer veriyor:
“1964’teki Kıbrıs krizinde A.B.D Başkanı Johnson, İsmet Paşa’ya ‘Kıbrıs’a karşı harekete girişemezsiniz. Bizim iznimiz olmadan NATO silahlarını kullanamazsınızdiye mektup gönderdiği, İngiliz uçaklarının güney kıyılarımızı kontrol etmeye başladığı ve 6. Filonun Mersin açıklarında devriye gezdiği sırada İsmet Paşa ‘Yeni bir dünya kurulur Türkiye orada yerini bulur’ diyordu”.
“İsmet Paşa sekiz on gün önce bir Alman gazetecisine verdiği demeçte ‘TÜRKİYE’NİN MİLLİ MÜCADELE SÜRECİ BİTMEMİŞTİR’ demektedir.”
Çetin Altan, bu yazısında İsmet Paşa’nın1960’larda sarfettiği (yukarıdaki ifadelerde de yer alan şu üç cümlesini) tekrar yazar:
1- YENİ BİR DÜNYA KURULUR, TÜRKİYE ORADA YERİNİ BULUR.
2- TÜRKİYE’NİN MİLLİ MÜCADELE SAVAŞI DEVAM EDİYOR.
3- AMERİKA’NIN DÜŞÜNCESİNİN NE OLDUĞUNU HİÇ BİR ZAMAN ÖĞRENEMEDİM.

Ç.ALTAN yukarıdaki röportajda da yer alan şu ifadeleri de yazısında paylaşır: Türkiye’de kısa süre bulunmuş olan Amerikalı gazeteci İnönü’ye sorar “Türkiye’de kaldığım kısa süre içinde Amerika’nın çok tenkit edildiğini gördüm, siz bunu haklı bulur musunuz”. İsmet Paşa ise “Tenkit için çok sebep olmuştur. Fakat bu son senelere kadar dışarı bu kadar aksetmemişti. Şimdi günlük politika oldu. Bunda bizim bir hissemiz yoktur” cevabını verir. (Altan, yazısında yorum yaparak, adının Amerikancı’ya çıktığını belirttiği Süleyman Demirel adı üzerinden ifadelerini örneklendirmeye çalışır.) (Aynı ALTAN bu yazısını günümüzde yazmış olsa idi (herhalde) yine adı Amerikancılığa çıkan malum kişi üzerinden örneklendirmeye çalışmaz mıydı). (Not: Altan’ın bu yazısı 1967’de yazılmış ama 2017’de de aynı tekerrür ifadeler mümkündür, değil mi?).
Eveeettt.. Şimdi (1960’lardan) gelelim 2016 yılına ve günümüz devlet adamlarına..Aynı ifadeler, günümüzde de belirtildiğine göre TARİH HEP TEKERRÜR EDİYOR gibi değil midir.

 

 



29.11.2016 18:13:21

Bu yazı 1594 defa okunmuştur

Yazara ait tüm yazılar için tıklayınız

Facebook'ta Paylaş

YORUMLAR (0)
YORUM EKLE
Adınız


(1000 / )



Şu anda 9 kişi online
Toplam ziyaret : 76.117.525

Başlangıç Tarihi Bitiş Tarihi

Fikri KAPAN { KÖŞEMDEN }
YAZIK DEĞİL Mİ MEMLEKETE!!!


Devamını oku »

22.04.2024 09:17:43 tarihinde yazıldı
239 kez okundu

SAFRA KANAL TAŞLARINDA CERRAHİ DIŞI TEDAVİ YÖNTEMİ


Devamını oku »

14.03.2024 09:54:08 tarihinde yazıldı
555 kez okundu


(ESPRİYLE) KAREDEN YANSIYAN

EMİN ELLERDE OLUNCU..!


TUĞBA ARSLAN TAMİRCİ { KALEMİMDEN }
DİDEROT ETKİSİ


Devamını oku »

28.11.2023 12:54:26 tarihinde yazıldı
1474 kez okundu

Recep ÇETİN { TARİHTEN... }
DENİZ KIZI BİZİM ''KIZIMIZ'' DEĞİL!


Devamını oku »

21.11.2023 16:02:33 tarihinde yazıldı
559 kez okundu


Bu site en iyi IE5+ tarayıcı ve 1024 x 768 çözünürlükte izlenir.
Tüm Hakları Saklıdır
© 2006 EregliHakimiyet.Com - EregliHakimiyet.Net

Tasarım & Programlama RSNet tarafından yapılmıştır

Ereğli Haberleri