| |||
OSMAN SÜMER’İN (1950 YILI YAZISINDA) “KDZ EREĞLİ”Recep ÇETİN![]() Denizden İstanbul’a uzaklığı 100 mil olan EREĞLİ, Karadeniz’in cenup sahillerinin garbına tesadüf eden ALACA ve BABA Burunlarının teşkil ettiği kendi adını taşıyan tabii bir liman kenarında kâindir. Şimal rüzgarlarına karşı mahfuzdur. Bu itibarla fırtınalı havalarda bütün deniz vasıtalarının ilticâgahıdır. 1945 istatistiklerine göre kasabanın nüfusu 6.375 olup, Zonguldak’a bağlı bir kaza merkezi olması dolayısıyla bütün kazanın mesahası 1165 km mürabbaı ve 121 adet köyü ile nüfusu 53.606’dır. Fakat 20. asrın başlarında Zonguldak’ın inkişafı ve nihayet Zonguldak demiryolunun yapılışı Ereğli ve Ereğli limanına ehemmiyetini kaybettirmiştir. Tabii bir liman olması dolaysıyla son yıllarda yapılması kararlaştırılıp inşaata başlanan dalgakıranlı, rıhtımlı ve asri vasıtalı bir limandan sonra Ereğli’nin fazlasıyla inkişaf edeceğine muhakkak nazarıyla bakılabilir. HERAKLES: KLEARK: COTTA ŞEHRİ TAHRİP ETTİ: EREĞLİ MUHTEMELEN SATIN ALINDI: 1393’te de I. Bayezid tarafından Osmanlı ülkesine katılmıştır. (Dipnot: İslam Ansiklopedisi-cüz 32-sayfa 307).. (R.ÇETİN NOTU: Önceki cümlede 1360’ta Orhan Gazi döneminde Türklere geçti diye yazılmışken, bu cümlede 1393’te Osmanlı ülkesine katılmıştır diye yazılmıştır. Yani Ereğli’deki yaşadığımız ihtilaflar taa o zamanlarda başlamış olmalıdır. Bu ihtilaflı bilginin kökeni ise 1404 yılında Ereğli’ye gelen Clavijo’nun yazdıklarına dayanmaktadır. Biz her fırsatta, Clavijo’nun kitabındaki bu bilgilerin ve de Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman ile Bayezid’in oğlu Süleyman’ın karıştırılmış olabileceğini belirterek, bu ihtilafın kökenini tespit etmeye çalıştık.) Evliya Çelebi Seyahatnamesinde “Bartın Ereğlisi” Katip Çelebi’nin Cihannüma’sında “Bend Ereğli” “Bendereğli” adıyla geçmektedir ki bu son isim ecnebi haritalarına dahi intikal etmiştir. Osmanlılara iltihakında Anadolu Eyaleti’nin Bolu Sancağı’na bağlı bir kaza iken, 19. asırda Kastamonu Vilayetine bağlı Bolu Sancağı’nın, nihayet Cumhuriyet’ten sonra da Zonguldak Vilayeti’nin bir kazası olmuştur. Bugünkü Ereğli 145 metre rakımlı hakim bir tepe üzerinde bulunan KALE’ye arkasını dayayarak, dar ve dik bir sathı mailden aşağı doğru tedricen genişleyerek sahile yayılmış şirin bir kasabadır. Kasaba dahilinde tescil edilen anıtların yekünü 20’yi bulmuştur. Şimdi bunlardan en mühimlerini tekrar zikretmeyi faydalı buluyoruz: KALE:
KANERİ KAPISI: SÜLEYMAN CAMİİ:
SULTAN ORHAN CAMİİ: Ereğli’nin en eski kiliselerinden dönüştürülen Camiler olan yukarıdaki iki cami hakkında ORHAN GAZİ VE BİR FETİH adlı kitabımızda detaylı bilgi ve belgeler bulunmaktadır.
SIBYAN MEKTEBİ: Maden Nazırı Hasan Bey Ereğli’de ne zaman görev yapmıştır diye Osmanlı Arşiv kataloglarında yaptığımız incelemede bahsedilen Sıbyan Mektebine yaptığı hizmetlerden ötürü Taltifname aldığına dair bir belgeye ulaştık, ilgili belge aşağıda da paylaşılmıştır.
Tarih:06/M/1296(Hicrî) M-1880 DosyaNo:59 GömlekNo:49 FonKodu:MF.MKT Ereğli''de maden nazırı olup, kaza ve mülhakatındaki sıbyan mekteblerinin ıslahı ve yeniden inşaasında gayretleri görülen Hasan Bey''e taltifatname verilmesi.
MEKTEBİ SIBYAN-I İSLAMİYE Sad hezeran aferin madenciyanı kömür Babı lütfunda penah eyler sizi rabbülğafur Gerçi sebep oldun İslam sen bu hayra evvela Lik tesir eylemez olmasa nazırı gayur Ömr-ü ikbalin Hasan Bey eylesün efzun hüda Takaddüm eyledineslâfa sa’yin ola meşkur Bütün ehli Trabzon serapa iftihar kılsun Ki zira Ahmet Efendi edindi bezli bifutur Selefler hem halefler ibret alıp gayret etsinler Nedir kalmak bu berzahta cehaletle bütün mestur Sefaü zevki dilden söyledi tarihi İslam Ola bu mektep EREĞLİ’de mebde-i sürur
HALİL PAŞA KONAĞI: Halen Orta Okul olarak kullanılmaktadır. II. Abdülhamit devri miri miranlarından Halil Paşa tarafından Bozhane Caddesi üzerinde Bizans Kilisesi bakıyeleri tesviye ettirilerek yaptırılmıştır. Büyük ahşap bir konaktır.
***
Tespit ve tescil edilen anıtlardan başka şurada burada tesadüfen bulunmuş perakende arkeolojik eserler de çoktur.
a-Göztepe eteklerinden henüz meydana çıkarılan M.S 3. asra ait Romen lahdi ile Orta Cami avlusundaki kitabeli lahit teknesi ve çarşı içinde bulunan silik kitabeli büyük lahit teknesi. b-Dikili Caddesi yakınında bir evin bahçesinde bulunan güzel bir Hermes başı. c-Yeni yapılmakta olan Halkevi binasının bahçesinde bulunan dört satırlık uzun bir kitabeyi ihtiva eden büyük kaide. d- KAYABAŞI semtinde AKKUYU adı verilen kitabeli bir kuyu ağzı. e-AKARCA MESCİDİ yanındaki bir evin bahçesinde KUYU AĞZI olarak kullanılan dans eden FİGÜRİN ve EROS kabartmalarını musavver lahit, veya mezbah olması muhtemel dikili taş..
*** Zonguldak Havalisinin en eski ve tarihi bir merkezi olan EREĞLİ’de, Milli Eğitim Memurluğunun Halkevi Müzecilik Komitesiyle iş birliği yaparak daha ziyade Romen ve Bizans çağlarına ait Arkeolojik eserlerden müteşekkil bir mahalli koleksiyon meydana getirmesi çok yerinde bir hareket olur. Bunlara civarındaki Amasra Alaplı ve daha diğer Nahiye ve Köylerde tesadüf olarak sık sık meydana çıkan eserler de ilave edilerek zenginleştirilebilir.
*** Asri bir limana sahip olduktan sonra EREĞLİ’NİN TURİSTİK BİR KAZA MERKEZİ OLACAĞINDAN HİÇ ŞÜPHE EDİLEMEZ. Bu ciheti de nazarı itibara alarak EREĞLİ’DE ŞİMDİDEN İŞE BAŞLAMANIN YERİNDE BİR HAREKET OLACAĞINI SÖYLEYEBİLİRİZ.
*** Gayet harap bir halde bulunan Kiliseden müdevver Yukarı Camiinin (yani Süleymanlar Camii-Çelikel Camii) tamir ettirilerek bu buluntular için bir depo vaziyetine sokulmasıyla da HEM BİR ANIT KURTARILMIŞ ve hem de şurada burada rastlanan perakende (tek tük) Arkeolojik eserler bir yere toplanılmış olur.
Bahsedilen Süleymanlar (Yukarı) Camii 1950 yılında çok harabe vaziyette iken, bu yazının yazıldığı sonraki zaman diliminde (Ereğli-Süleymanlar Mahallesinden olan) Mehmet Çelikel’in, ilgili yapıyı tadilattan geçirmesi sonrasında bugünkü halini almış ve adı da ÇELİKEL CAMİİ olarak değiştirilmiştir.
Kaynak: OSMAN SÜMER-TTOK BELLETENİ-Aralık 1950 Not: Begüm Yavaş’a teşekkürler..
***********************************
“GÜLEN”LERDEN DARBE: Bu ülkede “gülen”ler “ağlayan”ların halinden anlar mı bilmiyorum. Bildiğimiz bir şey var ki o da 15 Temmuz 2016’da bir MİLLETİN iradesine yönelik, bir darbe teşebbüsünün olduğudur. ALLAH’tan, bu yüce TÜRK MİLLETİnin damarlarındaki asil kanı ve asil ruhu tekrar canlandı ki “darbe” 250’ye yakın şehidimiz ile sadece teşebbüste kaldı. “Gülenlerin ve güleceklerin” hevesleri şimdilik kursaklarında kaldı. Biliyoruz ki bu coğrafyada bin yıldır “yıkılmadık ayaktayız” savaşı veriliyor. Böyle giderse bu savaş daha çok sürecek. Maşalar ve taşeronlar olmaya devam ettiği müddetçe, çok “gülen”ler gelecek daha bu milletin başına. Ama “ağlayan” bu millet, ağlayarak da olsa bu vatandan çekilmeyecek. Teslim olmayacak. “Bitti” denildiğinde bile “küllerinden tekrar doğacak bu millet”.. Türk tarihi bu hikayelerle doludur zaten. MALAZGİRT ve ÇANAKKALE - SAKARYA savaşları, bu milletin “son gülen iyi güler” mesajı gibidir.
***
“DARBE BU SAATTE OLMAZ” MIŞ !: Ereğli’nin bir tarih uzmanı, yaşanan (15 Temmuz) darbe teşebbüsü için (daha ilk saatlerde) “Darbe dediğin bu saatte olmaz” diye akıl vermiş sanki. E zaten, darbe o saatte planlanmamış meğer, yani planlayanlar, bu tarih uzmanımız kadar bile olsa, o işi biliyorlarmış ama şartlar öyle gerektirmiş bee.. Yine aynı tarih uzmanı, HSYK’nın verdiği bir karar (Hakim ve Savcıların açığa alınması) sonrası TEDİRGİN olmuş, hem de (darbeden tedirgin olmadığı kadar). Hem demiş ki “yerlerine atanacak kadar KADI vardır umarım”.. Yani devlet sanki Hakimleri alıp, yerlerine KADI’ları atayacakmış sanki. (Yani, yine Osmanlı muhabbetine girmiş anlaşılan, ama unutulmuş ki 90 yıl önceki ecdâdı KADI huzuruna çıkmış olmalıydı!). Ayrıca, sahte sosyal medya fenomenlerine aldanarak (o sahte fotoğrafları paylaşarak) demiş ki “günahsız askerlerin boğazını kesenleri nereye koyacağız”… Demiş ama “bileklerini kesti de intihar etti” denilen Padişah Abdülaziz’in katline ya da Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının katledilmesi için yapılan silahlı eyleme değinmemiş. Biz de şöyle soralım: “250’ye yakın insanımızı katleden, milleti-devleti bombalayan o canileri nereye koydunuz peki”.. Neyse.. Yine, ülkemizin üst düzey okullarında okumuş, aynı uzmanın şu duasını da hatırlatalım: “Allah hepimize akıl fikir ihsan eylesin. Cenâbı Rabbül âlemin, cümlemizi okumuşların şerrinden muhafaza eylesin”..
Biz de şöyle dua edelim:
“Harici ve dahili bedbahtlarımıza rağmen, kullanılıp atılan maşalara ve piyonlara rağmen ALAH BU MİLLETE BU DEVLETE ZEVAL VERMESİN.. AMİN.”
“ALLAH VATANIMIZI VE ASİL MİLLETİMİZİ KORUSUN. AMİN.”
BAŞSAĞLIĞI: Vatanımız ve milletimiz için 15 Temmuz gecesinde gözünü kırpmadan canını feda eden şehitlerimize, Allah’tan rahmet dilerim. Kederli ailelerine baş sağlığı dilerim. Bu vatanın sağ kalan evlatlarına, haklarını helal etmelerini dilerim. VATAN ruhunu aşılayan yaralı kahramanlara da şifalar dilerim. Bin yıldır ANADOLU’da yaşadığımız badirelerin-savaşların son kahramanları hatırlattı ki bu yüce TÜRK MİLLETİNİN BİR FERDİ OLMAK AYRICALIKTIR.
‘SU UYUR, TÜRK MİLLETİ UYUMAZ’: Vatan nöbeti bekleyen MEHMETÇİKLER gibi TÜRKİYE’mizin dört bir yanında vatan nöbeti tutanlar, klavyemize şu ifadeyi de yazdırmıştır: “Bize, ‘su uyur, düşman uyumaz’ diye öğretmişlerdi ama ‘SU UYUR, TÜRK MİLLETİ UYUMAZ’mış meğer …” R.Ç: 27-7-2016
26.07.2016 11:30:09 Bu yazı 2759 defa okunmuştur Yazara ait tüm yazılar için tıklayınız
![]() ![]() YORUM EKLE
![]() |
![]()
Şu anda 24 kişi online
Toplam ziyaret : 82.016.558 ![]() ![]() Devamını oku » 8.05.2025 10:21:51 tarihinde yazıldı 305 kez okundu ![]() ![]() Devamını oku » 10.03.2025 10:24:15 tarihinde yazıldı 1255 kez okundu ![]() ![]() Devamını oku » 29.04.2025 15:37:34 tarihinde yazıldı 781 kez okundu ![]() TANIYABİLDİNİZ Mİ? ![]() ![]() ![]() Devamını oku » 21.11.2023 16:02:33 tarihinde yazıldı 1070 kez okundu |