(Hakimiyet Gazetesi'nin resmi internet sitesidir)

“HERAKLEA”DA MI YAŞIYORSUNUZ; YOKSA “EREĞLİ”DE Mİ?

Recep ÇETİN

“HERAKLEA”DA MI YAŞIYORSUNUZ; YOKSA “EREĞLİ”DE Mİ?

Bu yazımızda Eczacı Sadun Duran’ın hazırladığı “1869-1916 Kastamonu ve Bolu Salnamelerinde EREĞLİ” adlı kitabına dair düşüncelerimizi belirtmenin yanında, 2014 yılında çıkan kitabımız sonrasında Sayın Duran’ın şahsımıza yönelik ifadelerini de değerlendireceğiz.
***
“Heraklea” adı, yaşadığımız kentin Türk ve İslam olmadan önceki adıdır.. Orhan Gazi sonrasında, doğal bir limanı olmasından sonra Liman Ereğlisi anlamında BENDEREĞLİ adı verilmiştir. Ama Osmanlı’nın ilerleyen yıllarında “liman” anlamındaki “bend” eki fazlaca kullanılmamış EREĞLİ adıyla anılır olmuştur. Ereğli’ye gelip de kentimiz hakkında bilgiler toplayıp bu bilgileri yazdıkları kitaplara kaydeden batılı yazarlar, kentimizi Türk İslam tarihimizdeki Ereğli adı ile değil de Roma Bizans dönemindeki adıyla belirtmişlerdir. Yani İstanbul yerine Konstantinopolis örneğinde olduğu gibi.

Neyse uzatmadan yazımızın konusuna geçelim. Yaklaşık son on yıldır Ereğli’nin yerel tarihi üzerine araştırmalar yapmaktayım. “Tarihçi olmadığımız halde, yerel tarihe ilgi duymamızdan” ve bu konudaki araştırmalarımızı paylaşmamızdan rahatsızlık duyanlarla, birkaç yıldır yazılar üzerinden tartışır durumda olduğumuz bilinen bir gerçek. Bu tartışma 2014’te yayınladığımız ORHAN GAZİ VE BİR FETİH sonrasında iyice arttı. Tartışmada O kitabımızda kullandığımız şu ifadelerin etkisi olduğunu da düşünürüm:
“Bu zamana kadar bizlere HEP, Ereğli ile ilgili kitaplarda, ‘Heraklea’ ‘Pontika’ ‘Heraklia Pontus’ “Mitoloji-efsane”lerle, ‘Herkül’lerle bilgi aktarımında bulundular.. Bizim Türk ve İslam tarihimizden 1000 yıllık 2000 yıllık daha eski ‘tarih bilgilerine’ karşı, ‘hodri meydan’ bu kitap”..

Kitabının çıktığını haber aldığında “artık ISBN numarası olan ve ‘tescilli’ bir Yazar olarak yeni yıla sevdiklerimle girmenin keyfini yaşayabilirim” diyen ama “aynı keyfi bize haram etmek için her türlü saygısız ifadeleri aleyhimizde yazmış bulunan” Eczacı Yazar Sadun Bey’in, kitabımız aleyhinde 1 Kasım 2014’te yazdığı şu ifadelere cevap verememiştim ama bu vesileyle vereyim:

S.D: “Aşağıdaki fotoğraftaki kitabın yazarının vereceği Ereğli belediyesi tarafından desteklenen bir konferans..”
R.Ç: O kitabın çıkmasında Ereğli Belediyesinin etkisi ve katkısı olmamıştı. Belediye, sadece, talebimiz üzerine UZUN MEHMET adına bir konferans tertip edilmesini sağlamıştır.
S.D: “..(kitabımı) bitirmemin arkasından basımı için destek göremediğim Ereğli Belediyesi, ‘Eğitimci-Yazar’ hemşehrimiz Recep Çetin''in yakınlarda yayınladığı kitabına destek vermis”..
R.Ç: Yani Ereğli Belediyesi kendisinin kitabına destek vermediği için bizi hedefine alıyor ama yayınladığım 4 kitabı da öğretmenlik maaşımla çıkardığımı belirtmek isterim.
S.D: “Recep Bey’in Kitabının amacı; adından da anlaşılacağı üzere; Ereğli''nin Osmanlı''ya katılışının Orhan Gazi''nin fethiyle olduğunu ispatlamak.. Oysa, bu memleket, klasik anlamda fetih edilmemiştir”.
R.Ç: Klasik olarak meydan savaşı olmadı diye (Bursa örneğinde gibi) EREĞLİ FETHEDİLMEDİ anlamındaki bu ifadeyi tarihçilere bırakıyorum.
S.D: “II. Bayezit döneminde Bizans imparatorundan satın alındığını, dönemin İspanyol gezgini de Clavijo açıkca yazar; hatta rakam dahi verir, bir kaç bin duka altını diye”.. “aynı doneme tanıklık eden de Clavijo''ya göre Ereğli''nin Osmanlı''ya katılısını anlatmak tarihçinin gerçek sorumluluğudur”..
R.Ç: Bir kere o tarihte, II. Bayezid değil, I. Bayezid (Yıldırım) dönemi kast edilmektedir. (2014’te şahsıma yönelik yorumunda II. Bayezid diye yazılmıştı ama ilgili kitapta I.Bayezid diye düzeltilmiş olduğunu gördüm). Fakat neymiş, Ereğli’nin fetih değil satın alındığı tarihi gerçekleri gezgin Clavijo açıkça yazmış!. Peki nerede bu satışın belgeleri. Şimdilik yok. E peki “tarihi, gezginlerin bir gecelik misafirlikleri mi yazar?” Clavijo’nun rivayetlerini tenkit ettiğimiz için, sorumsuzluk mu yapmış olmuyoruz.!

S.D: “Bu yöreye, öncelikle misyoner Türk dervişler yerleşmiştir, doğru, Göztepe''de yatan Seyyid Nasrullah Efendi de bunlardan biridir, doğru; ama bu kişiler yörenin Türkleştirilmesine katkıda bulunmuşlardır. Fetihin yapıldığını kanıtlayamazlar. Bu kişiler hakkında ancak 18. yüzyılda Katip Celebi''nin Cihannüma''sını bir takım eklerle yayınlayan Uluslu İbrahim Hamdi Efendi''nin, çoğu olayın üç yüzyıl sonrasında duyduğu bir takım rivayetler”i yazmıştır..

R.Ç: Ereğli’ye Orhan Gazi döneminde gelen ve Ereğli’de gömülen dervişler, Ereğli’nin fethini kanıtlayamazlarmış!. Aslen “seyyid” olan Uluslu İbrahim Hamdi, “Cihannüma”ya rivayetleri toplamış. Yani Bolu Salnamelerindeki fetih konusu yanlış, yani İbrahim Hamdi rivayetçi, yani Ereğli fethedilmedi satın alındı ve bu durumu en doğru değerlendiren Yazar Sadun Bey..

S.D: “Recep Bey''in, bulduğu bazı eski mezar taşlarına dayanarak, halen Belediye Meclis üyeliği de yapan bazı kişilerin ailelerini "seyyid" ilan etme çabasını”…
R.Ç: Bu taşları Büyük Tekke Köyünde tespit etmiş idik. TRT HABER’de yayınlanmış idi. Büyük Tekke’de Seyyid Mustafa Efendi Türbesini ve Küçük Tekke’de Osmanlı döneminde seyyidlerin yaşadığını belirten belgeleri değerlendirdiğimizde; ayrıca EREĞLİ’YE AİT ÇOK SAYIDA SEYYİD BELGELERİNİ de düşündüğümüzde; Sadun Bey bu konudan neden rahatsız oluyor anlamış değilim. Neymiş, biz, (mezar taşında tespit ettiğimiz Yazıcıoğlu soy lakabından ötürü) Ereğli’deki Yazıcıoğlu ailelerini “seyyid” ilan etme çabasında imişiz.. Fetihlerden Dervişlerden Seyyidlerden bu kadar sıkıntının kaynağı sadece ideolojik bir düşünceden mi kaynaklanmaktadır bilmiyorum, ama Seyyid Nasrullah Efendi’yi de dikkate alırsanız, Seyyidlerin varlığı konusu Ereğli’nin tarihi bir gerçekliğidir diyebilirim.

S.D: “Başviran köyünüzün bağlı olduğu ALAPLI -o donemdeki adıyla Samako- Osmanlı döneminde hiç bir zaman kaza olmamıştır, Kastamonu ve Bolu Salnameleri bunu kanıtlar”.
R.Ç: Doğru. Bir bakın, Alaplı’nın, 1800’lü yıllarda ve öncesinde uzun bir dönem Kaza olduğunu göreceksiniz. Konuyu aşağıda biraz daha açıklayacağım.
S.D: “..Karadeniz Ereğli Belediyesi''nin bu tarz bir çalışmaya destek vermesini yadırgamamamız gerekiyor”.
R.Ç: Sizin basılmasını istediğiniz kitaplarınızı basmayınca, Belediyeyi yadırgamanız normal. Ama aynı Belediye’nin bir salonunda “söyleşi ve imza” programınızı icra edeceğiniz durumu da mânidar olmalıdır.. Ayrıca kitabınızın da editörlüğünü yapan ‘tarih öğretmeni dostunuzun’ yazdığı “Ereğli Belediyesini Kınıyorum” ifadesine, “katılıyorum” şeklindeki ifadeniz de hala kayıtlarda mevcuttur.

***
-Yukarıda da belirttiğimiz gibi “1869-1916 KASTAMONU BOLU SALNAMELERİNDE EREĞLİ” adıyla bir kitap yayınlandı. Kitabın kapak resminde (Roma dönemi adıyla) HERACLEE adını yazan bir harita bulunmaktadır. Yani kitap, 1869-1916 Osmanlı dönemi adını “EREĞLİ”yi değil, Roma-Bizans dönemi adını HERAKLEA’yı belirten bir harita-kapak ile yayınlanmıştır.

-ORHAN GAZİ VE BİR FETİH adlı kitabımız (2014’te) çıkınca, o güne kadar “Ereğli, Bayezid döneminde para ile satın alınarak Türk ve Müslümanlara geçmiştir” tezini savunanlar bizim kitabı tehlikeli olarak lanse ettiler ve kitap hazırlama esnasında, bize hiçbir katkısı olmayan kurumları, bize destek vermekle suçladılar ve hatta o kurumları kınayan yazılar yazdılar.
-Şimdi aynı kişiler yeni bir kitapla Ereğli halkının önüne çıktılar. Yine “Ereğli para ile satın alınmıştır” İspanyol tezini sürdüler Ereğli’li okuyucuların önüne.. Bu konuda daha önce de yazdım ama tekrar ediyorum, “Ereğli’nin para ile satın alındığı konusunda, bu güne kadar hiçbir belge ortaya konmadığı halde” Ereğli tarih üstadları böyle yazıyor hem de bir İspanyolun (elçinin) yazdığı rivayetlerin arkasından giderek.. (Bu konudaki iddialar, kitabın 156-157. sayfalarında tekraren işlenmektedir.) Tekrar ediyorum ki “her şeyi kayıt altına aldığı belirtilen Osmanlı Arşivlerinden” bu iddianın desteklendirilmesi gerekmektedir.

“EREĞLİ BELEDİYESİNİ KINIYORUM” DİYE YAZDILAR:
Bahsettiğim kişilere yönelik şunları da belirtmek isterim: “Siz” daha önce yayınladığım ORHAN GAZİ VE BİR FETİH kitabı sonrasında “belediyenin düzenlediği” “Ereğli’nin Tarihi Değerleri ve Uzun Mehmet” konulu konferansımızı iptal ettirmek için elinizden geleni ardınıza koymadığınız gibi “Ereğli Belediyesini kınıyorum” şeklinde yazılar yazdınız. Ve bugün kınadığınız Ereğli Belediyesinin, yine aynı salonunda bir etkinlik düzenliyorsunuz. Fakat ben “sizi kınıyorum” “demedim ve demeyeceğim”. Ama “sizi tarihe havale ediyorum” “sizi tarihin takdirine havale ediyorum” diyorum. Eğer gerçekten Ereğli’de Orhan Gazi’nin emeği varsa, “sizi Orhan Gazi’nin ve onun Alperenlerinin, dervişlerinin helalliğine havale ediyorum” diyorum. Yine “Ereğli’de Orhan Gazi yok” diyenlere şunu da söyleyebilirim: “Bolu-Düzce-Akçakoca-Alaplı-Yığılca-Devrek vb çevre kentlerimizdeki Orhan Gazi dönemine dair izleri-eserleri iyice tetkik ederseniz, EREĞLİ’DE ORHAN GAZİ’NİN VARLIĞINA İNANMANIZ KOLAYLAŞACAKTIR”..

ÜYESİ OLDUĞUM DERNEKTEKİ, DERNEK ÜYELİĞİMİ
BAŞKANIN TAKDİRİNE SUNUYORUM:
Ereğli Tarih Doğa Derneği, Ereğli’nin en tarihi öneme haiz derneklerinden biridir. Benim, son on yılda yaptığım çalışmalar sonrasında bir arkadaşımızın talebi doğrultusunda derneğe üye olmam sağlandı. Bu durumu Başkan, bir yorumunda da (şahsıma kızan bir üslupla) belirtmişti. Ben de ilk defa belirtiyorum ki “benim Ereğli’de verdiğim mücadele olan ORHAN GAZİ ve UZUN MEHMET kişilerini yok sayan yani EREĞLİ’NİN GERÇEK TARİHİNİ YOK SAYAN bir tarihçinin başkanlığındaki bu dernek, hiçbir kitap ve yazıma dair “tebrik ve teşekkür edici” yaklaşım içine girememiştir. Derneğin facebook adresinde de araştırma ve yazılarım hep görmezden gelinmiştir. En son FOTOĞRAFLARLA EREĞLİ-SÖZLÜ TARİH ÇALIŞMASI kitabı için ve Kemal Anadol’un FİLMİ GERİYE SARINCA kitabı için ve son olarak da Sadun Duran’ın kitabı için “söyleşi ve imza” programları düzenleyen bu dernek ve yönetimi; şahsımızca hazırlanan “UZUN MEHMET” adlı kitabını da görmezden gelmiştir. Sonuç olarak; bizi ve çalışmalarımızı yok sayan (üyeleri ile beraber bir kez kahvaltıya ve bir kez Safranbolu gezisine dahil olduğum) bu DERNEKTEKİ ÜYELİĞİMİN DE YOK SAYILMASI yerinde olacaktır.

-Bizi yok saymalarına üzülmüyorum ama “ORHAN DAĞI” gibi tepemize dikilen EREĞLİ ALAPLI VE KÖYLERİNDEKİ “ORHAN GAZİ” ESERLERİNİ YOK SAYANLARIN, O ESERLERİN VE İLK SAHİPLERİNİN GADRİNE UĞRAMALARINDAN ENDİŞE EDERİM...

-Ereğli’deki ORHAN GAZİ CAMİ kentimizin Türk İslam tarihinin sembol eseridir ve bu eserin bugüne kadar Ereğli ve Türkiye gündemine taşınmamış olmasına üzülüyorum.

- Sayın Duran; SEYYİD NASRULLAH EFENDİ adındaki zatın Ereğli’de medfun olduğunu belirtip de bu zat hakkındaki bilgilerin kaynağını yazan “Uluslu İbrahim Hamdi Efendi''nin” “Katip Celebi''nin Cihannüma''sını bir takım eklerle yayınladığını” belirtirken şu ifadeyi de kullanıyor: “çoğu olayın üç yüzyıl sonrasında duyduğu bir takım rivayetler”.. Yani Sayın Duran’a göre “Seyyid-Uluslu İbrahim Hamdi”, Ereğli’de medfun olan Seyyid Nasrullah hakkında, bir takım rivayetleri yazmıştır.

-OSMANLI ARŞİVİNDE EREĞLİ’DE
“ORHAN BEY’İN BİNA ETTİĞİ CAMİ:
Kenan Ziya Taş’ın hazırladığı 16.YY’DA BOLU SANCAĞI adlı tez çalışmasında, Ereğli’deki Orhan Gazi Camii hakkında şu ifadeler bulunmaktadır: “Orhan Bey Camii: Ereğli’deki bu camii Orhan Bey yaptırmış, camiin kayyımlığına yevmi iki akça, mum bahasına bir akça olmak üzere toplam 1117 akçalık bir gelir kasabanın iskelesinin gelirlerinden vakfedilmiştir. (Kaynak: KK TD 547, v.214a.)”

Şimdi Ereğli’deki ORHAN GAZİ CAMİ’si hakkında başka bir belgeyi de paylaşabilirim: Tarih:03/M/1147 (Hicrî) M-173O Fon Kodu:C..EV.. Bendereğli''de Orhan Bey''in bina eylediği camiye müezzin tayini.

Mûcebince tevcih olunmak buyuruldu.3 M. [1]147 MİLADİ-1730
Der-i devlet-mekîne arz-ı dâ‘î-i kemîne budur ki,
Bendereğli Kasabasında vâki‘ “Orhan Bey’in binâ eylediği câmi‘-i şerîfe” Bendereğli mukâta‘ası malından almak üzere yevmî üç akçe vazîfe ile müezzin olan el-Hâc Mehmed fevt olup ol vechile yeri hâlî ve hizmet-i lâzımesi mu‘attal olmağın erbâb-ı istihkâkdan sulbî oğlu işbu dârende-i arz-ı ubûdiyyet Ali Halife her vechile mahall ü mastahık olduğun sikât-ı muvahhidîn haber vermeleriyle hizmet-i mezbûre vazîfe-i mersûmesiyle babası merhûm Hacı Mehmed mahlûlünden merkūm Ali Halife dâ‘îlerine tevcîh ve yedine berât-ı şerîf-i âlîşân sadaka ve ihsân buyurulmak ricâsıyla ol ki vâki‘u''l-hâldir hasbeten lillahi''l-kebîri''l-müte‘âl gıbbe''t-taleb ve''s-suâl paye-i serîr-i adîmü''l-misâl arz u i‘lâm olundu. Bâkî emr u fermân hazret-i men lehü''l-emrindir.
-EREĞLİ AYASOFYA KİLİSESİ (ORTA CAMİ)
NE ZAMAN İNŞA EDİLDİ?:
Bu soruya, bir batılı araştırmacının kitabındaki şu ifadelerle daha önce cevap vermiştik: “Ereğli ilçe merkezindedir. 5.yüzyılda 2.Theodosios döneminde inşa edildiği bilinen yapının Ereğli’nin fethinden sonra Orhan Gazi tarafından camiye çevrildiği kabul edilmektedir. Üç nefli ve bazilikal planlı yapı, bir çok kez onarılmış ve orijinal özelliklerini büyük ölçüde yitirmiştir. Yine de devasa sütunları ve mermer süslemeleriyle dikkat çekicidir.*” (*) Kaynak: John Freely, Türkiye Uygarlıklar Rehberi, Çev: Tuncay Birkan v.d., YKY, İstanbul, 1.Baskı, Aralık 2002, Cilt:2, s.86.
Bir batılı yazar bile, Ereğli’deki Orhan Gazi Camii hakkında “Ereğli’nin fethinden sonra Orhan Gazi tarafından camiye çevrildiği kabul edilmektedir” diye yazarken, Ereğli’deki bu araştırmacılar hala Clavijo’nun “Bayezid döneminde Ereğli Türkleştirildi” rivayetine biat ettiklerinden, Ereğli’de Orhan Gazi adını bir türlü kabul edemiyorlar. (Belki de bu durumun savunuculuğu yaptığımız düşünüldüğü içindir.) Yine Ereğli’de kitap yazan bu yazarlar, Ereğli’nin ilk önemli tarihi kişiliğini hala görmezlikten geliyorlar. Yine hâlâ, 200 yıllık tarihi değerimiz olan UZUN MEHMET’i de yok sayıyorlar. (İlgili kitapta da aynı durum geçerlidir. Sayfa-87)

-“UZUN MEHMET’İ YOK SAYAN KİTAP”:
Yeni çıkan ilgili kitapta 30-40 sayfa kadar yer tutan EREĞLİ MADEN-İ HÜMAYUNU sayfalarında maalesef UZUN MEHMET adlı bir Ereğlili yok. Kömürün keşfi ve Ereğlili kaşif yok. Bir Üniversite Hocamızın 2005 yılında yazmış olduğu bir makaleyi bu kitapta ‘paylaşarak’ “kömürün bulunuşu ile ilgili muhtelif rivayetler vardır” (sayfa-87) cümlesi ile o rivayetlere yönelik olarak ortaya koyduğumuz bir çok belgeyi de (yani Uzun Mehmet kişisini de) yok saymaya çalışıyorlar. Bu EREĞLİLİ-ZONGULDAKLI araştırmacıları ve onların kitaplarını, okuyucularının takdirine bırakıyorum.
-EREĞLİ VE DUHAN (Tütün):
Sayın Duran’ın ilgili kitabının 18. sayfasında Vilayet Dahilinde Bulunan Rüsumat (Vergi) Memurlarına dair bilgiler bulunmaktadır. Aynı sayfada bulunan tablo üzerinde “Duhan(tütün) Fabrika Memuru”na düştüğü “dipnotta” şu ifadelere yer verildiği görülür: “Ereğli’de bildiğimiz bir tütün fabrikası yoktur. MUHTEMELEN bölgedeki bir fabrikanın Ereğli Memurluğu OLSA GEREKTİR. Bu salnamede aynı memuriyet BARTIN-Bolu ve İskilip kayıtlarında da geçer”. Yani Sayın Duran, Ereğli’nin “Duhan-Tütün” mamulünün olmadığını ve doğal olarak da küçük de olsa (tütün işleyen) bir fabrikanın Ereğli’de olamayacağını düşünmenin ötesinde, Salnamedeki bu bilginin yanlış olduğunu düşünmeye sevk ediyor. Oysa 1844-45 yıllarına ait Ereğli’nin temettuat defterlerinde yöremizde DUHAN-TÜTÜN üretiminin bir çok köyümüzde yapıldığı görülmektedir.. Ve bu ürün de o yıllardaki adıyla Ereğli İskelesi Gümrüğü kanalıyla diğer yörelere gönderilmiştir. Aşağıda sunduğum Arşiv belgesinden de anlaşılacağı üzere, Bartın ve Ereğli’de tutulan “duhan gümrüğü mukataası-geliri”ni gösteren defterler bulunmaktadır. Doğal olarak bu vergi-gelir defterlerini de o günkü memurlar işlemiştir. Bahsettiğimiz bir belge: “Tarih : Dosya No : Gömlek No : Fon Kodu :MAD.d..: “…İnebolu, Bartın, Ereğli, Manisa, Gelibolu, Edirne, Sevahil-i Nehr-i Tuna, Yenice-i Karasu, Atina, Karlıili ve Haleb eyaleti Duhan Gümrüğü Mukataasından elde edilen varidatı(gelir) ve bunun sarf yerlerini gösteren muhasebe mukataa defteri.” Başka bir bilgiyi de yine 1916 (H-1334) Bolu Salnamesi kitabının 135. sayfasından verelim: “Ereğli DUHAN Reji İdaresi”-Memur Kadri Efendi…

-ALAPLI KAZASI HAKKINDA:
Yukarıdaki ifadelerde de belirttiğimiz üzere “ALAPLI -o donemdeki adıyla Samako- Osmanlı döneminde hiç bir zaman kaza olmamıştır” diyen Sayın Duran’ın, ilgili kitabının 38. sayfasında (1916) Bolu Salnamesinden yaptığı iktibasta yer alan “merkezi Kaza olan Alaplı Kasabasında..” ifadelerine şu açıklamayı yaptığını görüyoruz: “Bolu Salnamesinde yer alan bu anlatımın ilk paragrafında (Kaza’yı belirten paragraf) yazım ya da çeviri hatası sonucu olarak Ereğli yerine Alaplı (Kazası) yazıldığı düşüncesindeyim. Çünkü o dönemde ALAPLI KAZA DEĞİLDİR” şeklinde ifade kullandığı görülmektedir. Salnamedeki bu ifadenin, Osmanlıca yazılışını okudum, gördüm ki Sadun Bey (burada) birazcık haklı. Çünkü kitabın Osmanlıca bölümünde “ilk ifadede” EREĞLİ yazıyor. Ama devamındaki ifadede “MÜLHAKAT-I KAZA’DA ALAPLI Tekke-i Kebir, Turhanlı..” gibi 1800’lü yıllarda da şimdi de Alaplı’ya bağlı olduğunu gördüğümüz köy adları görülmektedir ki ilk ifadede yer alan Ereğli Kazası adının da Osmanlıca bölümünde sehven yazılmış olduğu da düşünülebilir. Çünkü Osmanlı arşivlerinden tespit ettiğimiz çok sayıda belgede “Alaplı Kazası” adına ulaşmaktayız. Yani Alaplı’nın bir dönem Kaza olduğu nettir. Hatta tespit ettiğimiz belgelerden 1700’lü ve 1800’lü yıllarda bile Alaplı’nın Kaza olduğu görülmektedir. Ve hatta, 1590’lu yıllara ait bir belgede Bendereğli ve Samakov(Alaplı)’da KADI olduğu belirtilmektedir ve bu SAMAKOV KAZASI Kadı’sıdır. Aslında Sayın Duran’ın asıl kaynağı olan dedesine ait çalışmanın “Ereğli’de Yer ve Köy Adları” bölümünden iktibas edip kendi kitabının 75. sayfasında, Alaplı’nın eski adını her ne kadar SAMAKO yerine HAMAKO olarak belirtse de o ifadeleri arasında “Alaplı’nın bir dönem KAZA olduğunu” görmek mümkündür. Sabit Nihat Beyin aksine “Alaplı’nın hiçbir zaman Kaza olmadığını belirten Sayın Duran’ın, tarihçi editörü, bu hatayı gözden kaçırmış olmalıdır.

ALAPLI’nın Kaza sonrası Ereğli’ye bağlanmasına dair (1862-63) yılına ait bir Osmanlı Arşiv belgesini de şöylece paylaşayım: “Tarih:29/Ca/1280(Hicrî) Fon Kodu:MVL : Bolu Kaymakamı Tevfik Bey''in, Kazalarda yaptığı ıslahat ile Bolu ve Kastamonu''da bulunan Kaza Müdürleri ile Alaplı Kazasının Ereğli''ye ilhakı hakkında Ahmed ve Tevfik efendilerin tahriratı. (22. Anadolu)”..

EREĞLİ İLK NÜFUS MEMURU KAYDI:
Sayın Duran’ın ilgili kitabının 65. sayfasında “Ereğli ile ilgili ‘ilk nüfus memuru’ kaydı, 1873 tarihli Kastamonu Salnamesinde yer alır” ifadesi bulunmaktadır ki bu ifadeden Ereğli’nin İlk Nüfus Memuru şeklinde bir çıkarımda bulunulabilinir. Fakat bu çıkarım yanlış olacaktır. Çünkü Osmanlı Arşivlerinden temin etmiş olduğumuz 29/Z/1287 (Miladi-1870) yılına ait bir belgede, Mehmet Şerif Ağa oğlu Ali Rıza Efendi’nin Ereğli Kazası Nüfus Memuru olduğu belirtilmektedir.

EREĞLİ’NİN KAYMAKAMLIK OLUŞU:
Ereğli Kaymakamlığının tarihi hakkında da bilgiler bulunan bu kitapta, EREĞLİ’nin İLK KAYMAKAMInın, 1869 yılında görevde olan RIFAT EFENDİ ile başlatılmış olduğu görülüyor. Oysa şahsımızın daha önce (ilk defa) bu köşede yazdığı araştırma yazısından da anlaşılacağı üzere, 1865 yılında FAİK BEY (H.1282) adında bir Kaymakamımız olduğu görülecektir. Bu konuda daha fazla bilgi (16.6.2015) tarihli http://www.ereglihakimiyet.com/yazarlar.asp?id=1627 yazımızdan alınabilir. Bu konuda her araştırmacının ilk Kaymakamımız Dilaver Paşa’dır şeklindeki genel kabulün dışında (okuyucularımızla) yeni bir bilgi paylaştığımızı eklemeliyim.
Ayrıca 1880 yılında kurulduğu belirtilen Ereğli Belediyesinin, ilk Belediye Reisinin, 1880 yılında değil de 1870 yılında gösterildiğini belirten bu salname bilgilerini, yine bu köşedeki bir yazımızda geçen yıl paylaşmıştık. Ve sonrasında da Kdz Ereğli Belediyesinin bu hatayı gidermesi adına resmi girişimlerde bulunduğumuzu belirtebilirim. (O yazımız için: (02.06.2015) http://www.ereglihakimiyet.com/yazarlar.asp?id=1622
“İHTİMAL-MUHTEMELEN-OLMALIDIR”
GİBİ OLASILIK KELİMELERİ:
Daha önce yazdığımız bir yazıda “düşünmek olasıdır” şeklindeki bir ifademiz sonrasında “Biraz araştırma yapmak, insanı komik duruma düşmekten kurtarır” şeklinde yazan Sayın Yazar Duran’ın, sadece “Meclis-i Beledi” sayfasında “ihtimal-muhtemel” şeklinde bir çok kez “bilgi” vermiş olduğunu görüyoruz. Ki bu durum, kitap içinde çok sayıda sayfada da görülebilmektedir. Takdir “Ereğli bülten”lerinindir.
EREĞLİ HASTANESİ NE ZAMAN YAPILDI:
Sayın Duran, kitabının 34. sayfasında, Ereğli’deki hastanenin 1896’da yapıldığını, yine “olasılık” üzerinden belirtmiştir. Fakat Sayın Duran, 23.09.2014’te Ereğli bülteninde şu açıklamalarda da bulunmuştur: “Devlet Hastanesi’nden, ilk olarak 1904 yılına ait Kastamonu Salnamesi’nde söz edilmektedir” ..“Ereğli Devlet Hastanesi, ‘Frengi Hastanesi’ ismiyle ilk defa 1904 yılının Kastamonu Salnamesi’nde geçiyor. 1904 yılındaki salnameden bir önceki de, 1899 Salnamesi’dir. Yani HASTANENİN, 1899 ile 1904 arasında kurulduğunu kabul edebiliriz. Demek ki, en azından 110 yıllık bir geçmişi var. İlk kurulduğu nokta, 1904 yılı için bir şey diyemem”..
Denilenleri şöylece Özetleyeyim; 1-Hastane 1896’da yapıldı. 2-1904’te Devlet Hastanesinden bahsediliyor. 3- 1904’te Devlet Hastanesinden Frengi Hastanesi diye bahsediliyor. 4- Kastamonu Salnamesinde (G.Önal), 1904 yılı yok, (H.1321) 1905 yılı var. 5-Hastanenin ilk kuruluşu için 1904 diyemem. “ANLAŞILAN, HİÇ BİR NETLİK YOK.”

EREĞLİ HASTANESİ HAKKINDA
OSMANLICA ARŞİVLERİ NE DİYOR
Tarih:08/S/1310(Hicrî) -Bolu Sancağına bağlı Ereğli Kasabasından Mehmed Efendi''nin kendisine ait arazi üzerine hastahane yapmasına izin verilmesi talebi.1893-94
Tarih:24/N/1319 (Hicrî) 1903 -Kastamonu Vilayeti dahilinde bulunan Ereğli ve Çorum hastahanelerinin inşası henüz tamamlanamadığından Zonguldak için talep olunan hastahane inşasının değerlendirilmesi.
Tarih:19/Za/1319(Hic.) 1903- Kastamonu''da Müfettiş-i Umumi Vekili Binbaşı Rifat ve Hastahane-i Umumiler Müfettişi Doznig Paşa''nın Muavini Yüzbaşı Hulki Fahri ve Ereğli Hastahanesi Müdürü Naki efendilerin rütbelerinin birer derece terfii. (Harbiye) 1903
Tarih:09/Ca/1320 (Hicrî) -Ereğli''de inşa olunmakta olan hastahanenin bakayadan gelecek tahsilat ile inşaatının tamamlanamayacağına dair Doring Paşa''dan alınan telgraf. (Maliye)

Yine Sayın Duran “Ereğli Devlet Hastanesi’nin ilk kurulduğu yıllardaki isminin ‘Frengi Hastanesi’ olduğunu” belirtir. Osmanlı arşiv belgelerinde yaptığımız incelemelerde, Frengi Hastanesinin yapılışı hakkındaki “Hicri-1324 Miladi-1908 yılına ait” belgelerin bir kaçını aşağıda paylaşıyorum:

EREĞLİ FRENGİ HASTANESİ HAKKINDA
OSMANLI ARŞİV BELGELERİ:
Tarih:14/Ra/1324 (Hicrî) 1908 -Ereğli''de inşa edilecek frengi hastahanesinin masarıf-ı muhavvelesinin bu senenin emvalinden tesviyesi esbabının istikmali ve Kastamonu Vilayeti dahilinde illet-i mezkurenin tevsii eylemekte olduğu. (Dahiliye)
Tarih:07/R /1324 (Hicrî) 1908 -Ereğli Kazası Frengi Hastahanesi''nin ikmal-i inşası hakkında. (Maliye)
Tarih:02/C/1324 (Hicrî) 1908-Ereğli Kazası Frengi Hastahanesi''nin inşaat masrafı bakayasının ödenmesi. (Maliye)
Tarih :07/C /1324 (Hicrî) -Ereğli Kazası Frengi Hastahanesi''nin inşa masrafları bakiyesi hakkında malumat talebi. (Dahiliye; 212953)
Tarih:20/Ş/1324 (Hicrî) -Ereğli Frengi Hastahanesi inşaat masraflarının dahiliye tahsisatına ilaveten ödenmesi.
Tarih :22/Ş /1324 (Hicrî) -Ereğli Frengi Hastahanesi masarıf-ı inşaiye-i bakiyesi olan mebaliğin sene-i haliye emvalinden tesviyesi. (Maliye, Dahiliye; 212953)

EREĞLİ LİMAN REİSLERİNE “EK”:
Aynı kitabın 55. sayfasında Liman Reisleri adları verilmiştir. 1869-1904 yılları arasında Liman Reisi olduğu belirtilen Mustafa Efendi için “eğer bir isim benzerliği değilse, ki bu çok düşük bir İHTİMAL OLSA GEREK, 35 yıl aynı görevde kalan tek kişi Ereğli Liman Reisidir” denilmektedir. 1869-1889 arasında bu kişinin adı “Mustafa Efendi” iken 1889-1904 arasında “Hacı Mustafa Efendi” olarak belirtilmiştir. Fakat her ne kadar ihtimalden bilgi verilmiş olsa da bu bilgiden Ereğli’deki ilk Liman Reisi Mustafa Efendi’dir çıkmamalıdır. Bu konuda bizde bulunan bir bilgi-belge şudur: “Tarih :28/M /1277 (Hicrî) M-1861 tarihli bir Osmanlıca belgede Ereğli İskelesi Liman Reisi olarak Halil Kaptan adı geçmektedir. Hatta başka bir belgede “Kolağası Mehmed Tevfik Kapudan” 1910 yılında Ereğli Liman Reisi olarak görülmektedir.

İNSANLARI KENDİ HALİNE BIRAKINIZ ZATEN:
Bu açıklamayı yapmayı, tarih sayfalarına bırakmak zorunda olduğumu düşündüğüm için yaptım. Verdiğim rahatsızlık için özrümü beyan edemiyorum. Fakat şahsımı ve çalışmalarımı yok sayanların daha önce yazdıkları şu ifadeyi hatırlat(y)ıp, şahsımı yine kendi halime bırakmalarını dilerim: “Karşınızdaki anlamak istemedikten sonra, ne kadar anlatsanız bos... O nedenle ben artık vaz geçip kendi haline bıraktım.. Ama medya ve bazı resmi kurumlar tarafından önemsenmesi kaygı verici-23.01.2016”.. (Sizin halinize girmek gibi bir zorunluluğum yoksa tabi). “Resmi kurum” dediğinizden, EREĞLİ BELEDİYESİ’nin BÜLTEN adlı yayınında çıkan yazılarımı anlıyorum. Buradan ona da değineyim “son birkaç sayıdır o yayında yazımız yayınlanmadı!”.. Aynı ifade içinde bulunan “medyada yazılarımızın yayınlanmasını kaygı verici” olarak değerlendirmenizden, bu kaygıyı gidermek için çabaladığınızı da düşünebilirim. Hayırlısı bakalımm..

HERAKLEA’CILARI “KINAMIYORUM,
AMA TARİHE HAVALE EDİYORUM”:
Yukarıda da değindiğim gibi, “Kastamonu ve Bolu Salnameleri”nden EREĞLİ ile ilgili 1869-1916 yılları arasına ait bilgilerin “derlenip toplandığı” ilgili kitabın kapağında; bir Fransız’a ait olduğu belirtilen ve (salname dönemine ait, bir çok Osmanlı haritası bulunmasına rağmen) EREĞLİ’yi HERAKLEE olarak belirten haritanın konulması ve kendini “Heraklea’a da yaşıyor” şeklinde belirtmesini de okuyucuların takdirine sunuyorum. Fakat ilgili yazarın, şahsıma yönelik olarak yazdığı gibi “bu kitaba destek veren Ticaret ve Sanayi Odasını-Tarih Doğa Derneğini kınıyorum” diyemem, ama “bilirkişi edasıyla ve her türlü hatasıyla, bu kitabı tarihe havale ediyorum” diyebilirim.

HER ŞEYE RAĞMEN, EREĞLİ ADINA BİR EMEK VAR:

Bu yazıyı; şahsımın daha önce çıkardığı bir kitaba yönelik olarak “yazdıkları-yaptıkları” “TEHLİKELİ KİTAP” tenkitlerini değerlendirerek “e bizden de bir kitap eleştirisi istenmiştir” “haksızlık etmeyelim” diye düşünerek, istemeyerek de olsa hazırlamış olduk. Kitaptaki konular hakkındaki değerlendirmelerimizin, belki devamı olabilir diyeyim
Belirttiğim gibi kitap hazırlamak bir emektir. O “çabaya saygı duyarım”, hem de şahsıma yapılan o kadar saygısızca “atma Recep” “popstar” vb bir çok küçük düşürme ifadelerine rağmen.. Bir çok hatalı bulduğum yönlerine rağmen, “bir Ereğlili yerel tarih ilgilisi olarak” bu çabanın Ereğli insanına sunulmasına “saygı duymuyorum” diyemem.

 



8.03.2016 12:26:24

Bu yazı 2625 defa okunmuştur

Yazara ait tüm yazılar için tıklayınız

Facebook'ta Paylaş

YORUMLAR (6)
YORUM EKLE
Adınız


(1000 / )

12.03. 19:46:33
Ahmet özer diyor ki;

Recep hoca emeğine sağlık gerçekten önemli tesbit ve bulgularınız var. Yönverici.
27.03. 13:54:48
selim saha diyor ki;

recep bey yeni yayınlanmış olduğunu belirttiğiniz bir kitap hakkındaki bu yazınız, uzun bir yazı olmuş ama gerçekten kitabı bir çok yönleriyle değerlendirmişsiniz. neden kitabın kapağına heraklee haritası koymuşlar sorunuz anlamlıydı
14.04. 14:05:19
KEPEZLİ diyor ki;

YAZAR YAZISININ BAŞLIĞINI "HERAKLEA'DA MI YAŞIYORSUNUZ;YOKSA EREĞLİ'DE Mİ? DİYE YAZMIŞ.YAZAR BUNLARIN FARKLI FARKLI YERLER Mİ OLDUĞUNU SANIYOR. OYSA EREĞLİ, HERAKLEA'NIN BUGÜNKÜ SÖYLENİŞ BİÇİMİDİR.YOKSA YAZAR HERAKLEA'NIN YABANCI EREĞLİ ADINI TÜRKÇE Mİ SANIYOR?PES DOĞRUSU...
16.06. 22:47:15
heraklealı kepezli diyor ki;

Rus Milletvekili Vitali Minolov "İstanbul'un adı Konstantinapolis olsun" diyerek Medvedev’e mektup yazmış. Vitali Minolov; Başbakan Medvedev’e gönderdiği mektupta, “İstanbul’un tarihi adına dönüşü halkımızın şehrin trajik kaderini hatırladığının sembolü olur” demiş. Minolov “şehrin tarihi ismine dönüşünün Rus halkı açısından tarihi önem arz ettiğini” belirtmiş. KEPEZLİ de DURAN-ÖZÇAKIR gibi düşünüyor herhalde. Bugün HERAKLEAlıyız diyenler, sonra RUS milletvekili gibi Ereğlinin adının hep HERAKLEA olmasını istemesin.
27.11. 11:28:55
Bir Öğrenci diyor ki;

Kenan Hocam Beni şaşırttınız.
13.08. 23:30:45
Mustafa Tekce diyor ki;

Konstantin'in kurduğu şehir Konstantiyye İstanbul'a, Stan Poli'ye yani Sur İçi'ne dönüşmüş. Heraklia Pontika da Karadeniz Ereğli olmuş. Bend, liman anlamı taşıyabilir ancak Pont'un bozulmuş veya daha doğrusu uyarlanmış hali de olabilir. Anadolu'daki yer isimlerinin çoğu Latin ve Yunan köklüdür. Kadim tarihi neden red edelim?




Şu anda 14 kişi online
Toplam ziyaret : 75.755.992

Başlangıç Tarihi Bitiş Tarihi

Fikri KAPAN { KÖŞEMDEN }
SEÇİMİ KİM KAZANIR?


Devamını oku »

21.03.2024 16:52:50 tarihinde yazıldı
422 kez okundu



SAFRA KANAL TAŞLARINDA CERRAHİ DIŞI TEDAVİ YÖNTEMİ


Devamını oku »

14.03.2024 09:54:08 tarihinde yazıldı
186 kez okundu


(ESPRİYLE) KAREDEN YANSIYAN

ÇABALARINI GÖRÜYORUM


TUĞBA ARSLAN TAMİRCİ { KALEMİMDEN }
DİDEROT ETKİSİ


Devamını oku »

28.11.2023 12:54:26 tarihinde yazıldı
1308 kez okundu

Recep ÇETİN { TARİHTEN... }
DENİZ KIZI BİZİM ''KIZIMIZ'' DEĞİL!


Devamını oku »

21.11.2023 16:02:33 tarihinde yazıldı
525 kez okundu


Bu site en iyi IE5+ tarayıcı ve 1024 x 768 çözünürlükte izlenir.
Tüm Hakları Saklıdır
© 2006 EregliHakimiyet.Com - EregliHakimiyet.Net

Tasarım & Programlama RSNet tarafından yapılmıştır

Ereğli Haberleri