1922 YILI HAKİMİYETİ MİLLİYE GAZETESİNDE ALEMDAR HADİSESİRecep ÇETİN
Bugün (9 Şubat); Alemdar Gemisinin İstanbul’dan kaçırılıp, Ereğli’ye getirilmesinin ve yaşanan savaşlar sonrasında RİZELİ RECEP KAHYA’nın şehit oluşunun 95. yıl dönümü.. Bu vesileyle; Kurtuluş Savaşındaki ilk ve tek deniz zaferimiz olarak belirtilen Alemdar’ın (gazi olmuş) kahramanlarını ve aziz hatıralarını saygı ile yad ederim. *** Bu konuda daha önce beş ayrı yazımız bulunmaktadır: 31.01.2015- http://www.ereglihakimiyet.com/yazarlar.asp?id=1573 05.02.2015- http://www.ereglihakimiyet.com/yazarlar.asp?id=1575 10.02.2015- http://www.ereglihakimiyet.com/yazarlar.asp?id=1579 02.02.2016- http://www.ereglihakimiyet.com/yazarlar.asp?id=1711 05.02.2016- http://www.ereglihakimiyet.com/yazarlar.asp?id=1712
*** 1922 YILI-HAKİMİYETİ MİLLİYE GAZETESİ HABERİ Önceki yazımızda, Alemdar Gemisinde şehit olan Recep Kahya hakkında önemli belgeler paylaşmış idik. Bu yazımızda ise yine çok önemli bir belgeyi paylaşacağız. Aşağıda okuyacağınız bilgiler, Hicri 1337 – Miladi 1922 yılına ait Hakimiyeti Milliye Gazetesinde yayınlanan bir habere ait. Yani o dönemin olayını, bizzat o dönemin gazetesinde yayınlanan bir haber ile tekrar yaşamış gibi olacağız. İlgili haber yazısı: ALEMDAR HADİSESİNİN HİTAMI Seyr-i sefain idaresine mensub Alemdar Vapurunun kapudan ve mürettebatı Anadolu hükümetine iltihak ve arz-ı hizmet maksadıyla İstanbul’dan vapuru kaçırtdıkları karielerimizin muçhulü olmasa gerekdir. Vapurun firarı üzerine İstanbul hükümeti düşmanın muavenetine müracaat ederek keyfiyet-i firarı Fransızlara ihbar ve geminin tutulmasını rica eder. Bunun üzerine Fransız Amiralliği Alemdar Vapurunun takip ve derdesti içun bir torpido muhribini çıkarır. Muhrib Zonguldak açıklarında vapuru yakalanarak nöbetçi sıfatıyla vapura bir makinacı zabit ile beş taife irkab eder. Alemdar muhribin tebaidini müteakib Fransız zabiti ile taifelerinin elinin ayağını bağlayarak vapurun başını Zonguldak’a çevirir bu hali gören torpido muhrib Alemdar üzerine top ateşi açar. Alemdar tüfenkle mukabeleye mecbur olur ve bu sırada limana girerek başdan kara eder. Alemdar mürettebatı, Fransız zabitiyle neferatının esir sıfatıyla yanlarına alarak çıkarlar. Bunun üzerine muhrib kumandanı esir edilen Fransızların iadesini talep ederler. Hadise mahalli bir mesele şeklini alır. Bunun üzerine Amiral Domanil hall-i mesele içun Valdek Russo (Waldeck Rousseau) sefinesine rakiben İstanbul’dan Zonguldak’a gelir ve esirlerin iadesini taleb eder. Hükümeti mahalliye ile Amiral yakında müzakerata girişilir. Amiral fimabad Osmanlı denizlerinde ve karasularında Sefaini Osmaniye’ye ateş açılmayacağına, Alemdar Vapuruna ilişmeyeceklerine ve hiçbir Osmanlı sefinesini katiyyen tazyik etmeyeceklerine dair hükümeti namına teminatta bulunuyor. Amiral tarafından verilen bir teminat üzerine ve Fransa’nın son zamanlarda Türk musalihasını tadile maruf mesaisine bir cemile olmak maksadıyla hükümetçe üseranın iadesine karar verilmiştir. Meselenin böylece hüsn (güzel) suretle halli üzerine, Fransız Amiral ve maiyyeti hükümeti mahalliye dostane ve samimi teşekküratta bulunduktan sonra limandan müfarikat ederler. Hoşa gitmeyecek bir şekil alması melhuz bulunan böyle bir meselenin sürat …….. halinde ibrazı rüyet ve dirayet etmiş olan Zonguldak Mutasarrıfı Nusret Beyin dirayet ve muvaffakiyeti zikre şayan görürüz. *** MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞINA SORDUĞUMUZ SORULAR CEVABINI BULDU: Önceki yazımızda MSB’ye yazdığımız yazı ve şahsımıza iletilen cevabı okuyucularımızla paylaşmıştık. Bakanlığa ilettiğimiz soruların tam olarak cevaplanmadığını düşünenler olabilir ki bu doğru bir çıkarım ol(a)maz. Çünkü; sorularımıza ve bize iletilen belgelerden bazı cevapları çıkarabilmekteyiz: 1-Alemdar Olayında kaç şehit vardır ve bunların kimlikleri belirli midir?: Bu konuda Bakanlıktan cevap verilmedi. “Bugüne kadar kabul edilen tek şehit var o da Recep Reis” mi denilmek istendi onu bilmiyoruz. 2-Şehit Recep, Rizeli midir yoksa başka bir vilayetli midir?: EVET Rizelidir. Bu soru cevabına ulaşmıştır. Çünkü Şehit Recep’in eşinin maaş belgeleri (ikramiye evrakları) bizimle paylaşıldı. Hatta Şehit RECEP’in ‘RİZE Nüfus Müdürlüğünden alınmış’ ‘NÜFUS KAYIT ÖRNEĞİ’ bile şahsımızla paylaşılmıştır. 3-Şehit Recep’in kimlik ve aile bilgileri tam olarak tespit edilmiş midir? EVET yukarıda bahsettiğimiz ilgili evrakta bu soruların cevabı bulunmaktadır. 4-Gemideki görevi Serdümen mi, Sivil LOSTROMO mudur? Bu soru da karşılığını bulmuştur. ŞEHİTLERİMİZ kaynak kitabındaki; “5.ciltin 276-277.sayfalarında (12.sırada) şu bilgiler bulunmaktadır. SIRA NO:1500 - İSTİKLAL SAVAŞI- D-Birlik bilgileri belirtilmemiş-Adı RECEP REİS-Baba adı belirtilmemiş-Sınıf ve Rütbe bilgileri belirtilmemiş-Ölüm tarihi 27.01.1921-Ölüm Yeri ALEMDAR(I) GEMİSİ.. Özel Birlik Bilgilerinde ise SİVİL LOSTROMO şeklinde bilgiler paylaşılmıştır” şeklindeki ifadelerimiz sonrasında, bize iletilen Nüfus Kayıt Örneği ve Maaş Belgeleri bu sorunun cevabı niteliğindedir. Yani ŞEHİTLERİMİZ’deki bu bilgilerdeki KİŞİNİN, RECEP REİS ile aynı kişi olduğu düşünülmemiş olsaydı, şahsımıza Şehit RECEP’in Nüfus Kayıt Örneği paylaşılmazdı. 5-Şehit Recep’in yetimi olduğu belirtilerek, (kurumunuzdan ilgili araştırmanın yapılmasının istenmesi gibi), maaş başvurularının olup olmadığı yönünde bir bilgi talebi bulunmakta mıdır?: EVET. Bu sorumuzun cevabına dair birkaç belge şahsımıza iletilmiştir. 6-Şehit Recep’in mezar yeri hakkında başkaca bilgi-belge bulunmakta mıdır?: Bu soru da cevaplanmıştır. Cevapta “Arşiv Müdürlüğündeki kayıtlarda askerlik yükümlülüğü altında iken çeşitli sebeplerle vefat edenlerin veya şehit olanların defnedildiği yerler (mezar yerleri) hakkında bilgi bulunmamaktadır” denilmiştir. *** ŞEHİT RECEP KAHYA’NIN TORUNLARI EREĞLİ’DE Uzun süredir aynı Uzun Mehmet örneğinde olduğu gibi aradan geçen uzun yıllar sonrasında “Şehit Recep Kahya Rizeli değildir vb” iddialar ortaya atılınca, ilk yaptığımız şey şehidin Rize’deki ailesine ulaşmak oldu. Yaklaşık iki yıldır Rize’deki aile ile görüşmelerimiz sürüyordu. 95 yıl ölüm dönümünde “İstiklal Savaşı’nın ilk deniz şehidi Recep Kahya’yı anma” günü etkinliklerine katılması için Rize’deki ailesine davetimizi ilettik. Ve; şehit Recep’in Mustafa adındaki oğlunun oğlu (yani şehidin torunu) MEHMET İPEK ve yine aynı aileden ŞEMSETTİN ER ağabeyler 08.02.2016’da Ereğli’ye geldi. Misafirlerimizi makamında kabul eden ve İlçemizdeki törenlere davet edilmesini sağlayan Kdz Ereğli Belediye Başkanı Sayın Hüseyin Uysal’a özellikle teşekkür ederim. *** HÜSEYİN KAÇMAZ “UZUN MEHMET, BENİM NİNEMİN ÇOCUĞU” DEDİ “Gel Kestaneci’deki (devletin resmi) törenlerine gidelim” denildiğinde, “ben oraya gitmem” diyebilecek olan birileri, maalesef Ereğli’de mevcuttur diye düşünürüz. Aynı kişiler, Ereğli’de “Uzun Mehmet ile ilgili anlatılacak çok şey var ama siz ve sizin gibiler bilmedikleri konulara mutlaka düşman gözü ile bakarlar” bile yazabilir. Yani onların “Uzun Mehmet efsanesi” diye anlatacağı çok şeyleri vardır ama çekindiklerinden olsa gerek, “içlerindeki efsaneleri” tam olarak yazamazlar. Hatta, Turgut Kaçmaz ağabeyi kastederek “babasının 100-110 yaş aralığında verdiği bilgileri kendi hayal gücü ve yaşının etkisiyle yanlış kullanmasına da her zaman eleştirimi ortaya koyarım” diyen birileri, şahsıma yönelik şu sızlanmada da bulunabilir: “bu büyüğümüzü siz Uzun Mehmet konusunda kaynak gösterdiniz, (Uzun Mehmet ‘aile büyüğümdür’) diyordu, çok bahsettiğiniz köy kayıtlarında böyle bir ilgi sanırım çıkmadı” diye yazarak, yine farkında olmadan aynı kişiyi yalan söylemekle itham ettiğinin farkında değildir. Ne yani bu kişiler “biz Uzun Mehmet’in akrabasıyız” dediklerinde, bu kadar rahatsızlığınız ne ki?. Neden inan(a)mıyorsunuz ki?.. Neden?? Neyse; bu konuda, Çanakkale Savaşının Yaşayan Son Gazisi sıfatı ile anılmasından sonra (110 yaşında) vefat eden HÜSEYİN KAÇMAZ’ın bir röportajındaki şu ifadeleri yazalım ki (yine de Uzun Mehmet efsane diyecek olan o birilerine) sunalım: “Benim babam 30 yıl muhtarlık yaptı. Uzun Mehmet, benim ninemin çocuğudur”. Kaynak: Uyanış Dergisi-10.1.1994 Gazi H. Kaçmaz’ın ifadeleri aynen böyle ama yine birileri “100-110 yaş aralığında verilen bu bilgileri” yine belki de Gazi Kaçmaz’ın hayal gücüne ve 100-110 yaşına yani yaşlılığının etkisiyle yanlış bilgiler verdiğini belirtebilecektir. Ama şahsi kanaatimiz; aynı köyde komşuluk ilişkileri olan Kaçmaz ailesi ile Uzun Mehmet ailesinin akrabalık ilişkilerinin olması ihtimalinin kuvvetli olduğu üzerinedir. Yazdığımız kitaptaki asıl hedefimiz, Gazi Kaçmaz ailesinin Uzun Mehmet ailesi ile akraba olup olmadığı konusu değildi. Kitaptaki asıl hedefimiz, “yok sayılan-masal ya da efsane kabul edilen Uzun Mehmet adlı kişinin” “gerçek bir kişi olduğunu” tespit etmek idi.

9.02.2016 10:04:30
Bu yazı 2868 defa okunmuştur
Yazara ait tüm yazılar için tıklayınız
09.02. 21:22:08
GÜRDAL ÖZÇAKIR diyor ki;
Sayın ÇETİN lütfen artık sizin yaptığınız hataları düzeltmekten yoruldum. ALEMDAR Olayı 1921 yılında gerçekleşti. Bir kere bu gazete 1922 yılına ait olamaz. KARADENİZDE BİR DESTAN GAZİ ALEMDAR GEMİSİ adlı kitabımda ben bu belgeyi 8 yıl önce zaten paylaşmıştım. Sizin cephede değişen bir şey yok. Köşenizden yine başka şahısları kışkırtmak amaçlı yazılara devam ediyorsunuz yazık. Bu gazete 19 Şubat 1921 tarihlidir ve bahsettiğim kitabımın 48. ve 49. sayfasında yer almaktadır.
10.02. 11:08:01
hasan fideci diyor ki;
Hicri 1337 Miladi 1919 yılına tekabül eder. Eğer Rumi 1337 ise Miladi 1921 yılına tekabül eder.
11.02. 22:19:55
GÜRDAL ÖZÇAKIR diyor ki;
HASAN FİDECİ Bey evet haklısınız gazete Rumi 1337 yani miladi 1921 yılına tekabül ediyor. İlk yorumumda belirttiğim gibi 19 Şubat 1921 tarihli yani olayın gerçekleştiği günden 10 gün sonra gazete bu haberi yapmış.
17.02. 09:47:08
RECEP ÇETİN diyor ki;
ALEMDAR HADİSESİNİN HİTAMI adlı yazının yayınlandığı gazete HAKİMİYETİ MİLLİYE'nin tarihi 6 şubat 1921'dir. Gazetenin üzerindeki tarih tarih yanlışları da Rumi-Hicri takvimlerden Miladiye çevrilirken sehven 1922 olarak çevrilmiştir.
|
|