| |||
ŞEHİT RECEP KAHYA-4Recep ÇETİN![]() Alemdar Gemisinde şehit olan Recep Kahya üzerinde geçen yıl bu köşemizde (30.1.15 - 05.2.15 - 10.2.15) tarihlerinde olmak üzere üç yazı yayınlamıştık ki bu dördüncü yazımız. ALEMDAR ŞEHİDİ HAKKINDA RESMİ YAZILAR: 1- “Liman Reisi Nazmi”nin 27-1-1921’de Ereğli’den saat:17’de “Kastamonu ve Havalisi Kumandanlığına” yazdığı şu yazıda bulunan ifadeler şöyledir: “Dün gece Fransız tahtelbahir muhribi tarafından yakalanıp Dersaadete sevk olunan Alemdar Vapuru mürettebatı yolda muhafızlarını basarak Ereğli Limanına iltica etmiştir. Esnayı firarda tahtelbahir muhribi tekrar yetişerek iki saat kadar mürettebata ateş etmiş ve mürettebat tarafından mukabele olunmuştur. Yüzbaşı Tilli ve dört asker esir olup, bizim üç asker yaralı BİR TANESİ DE ŞEHİTTİR…” Kaynak: ÖL, ESİR OLMA 2- “Ereğli Kaymakamı Necati”nin “Kastamonu Havalisi Kumandanlığına” 27.1.1921 (saat 22 sonra- Numara 720)’de yazdığı ifadeler şöyledir: “Alemdar Vapuru 26/27 Ocak 1921’de, saat dokuz raddelerinde, semti malume doğru hareket ettikten sonra Ereğli Limanından bir Fransız motorbotu takarrüple nereye gittiğini ba’des sual:…” “..Ereğli’ye doğru yol vermesi üzerine, mezkur motorbot top ve mitralyözlerle ateş ve BUNLARDAN DÜMENCİ ŞEHİD ve dört nefer (asker) mecruh (yaralı) olması..” Kaynak: ÖL, ESİR OLMA 3-Alemdar’da bizzat savaşan, Ali Dursun Kaptan’ın anılarını paylaşan oğlu Fethi Tevetoğlu, (hazırladığı ve sunduğu bir bildiride) şu ifadeleri nakletmiştir: “İki buçuk saat süren üstün bir düşman kuvveti ile çarpışa çarpışa Ereğli’ye yaklaştık. Maalesef Serdümen Rizeli Recep Reis, köprü üzerinde vazife başında şehit düşmüş ve üç arkadaşımız da hafif yaralanmıştı. Fransızlar en çok kaptan köprüsüne ateş ediyorlardı. Serdümenimizin şehit düşmesi ve diğerlerinin yaralanması üzerine Süvari bana: “Recep Dayı şehit oldu, ben de yoruldum. Senden başka dümen tutacak kimse kalmadı” diye seslenince, hemen kaptan köprüsüne çıkarak dümen dolabının başına geçtim”.. “Dümen dolabı başında gemiyi limana kadar sokmaya çaba harcarken, üst güvertede yatan ÖLÜSÜ HENÜZ SOĞUMAMIŞ KAHRAMAN ŞEHİDİMİZ RECEP DAYI’YI DÜŞÜNÜYOR, hiç silahımız bulunmadığını bile sahildeki yakınlarımızın, hemen ekserimizin bu ulu rütbeye ulaştığımızı umduklarını hissediyordum”.. 4- Recep Kahya’nın torunu olan Şemsettin Er ağabeyin şahsıma ilettiği evraklar arasında Osmanlıca bir belgeden (yayından) çevrilmiş olduğu anlaşılan bir metin var. O metin “Kdz Ereğli Açıklarında İlk Muharebe-i Bahriye” başlığı taşımaktadır ki “… Alemdar’ın bu yüksek ruhlu kahramanı kanlar içinde iskele tarafına yuvarlanmıştı. Recep Reis henüz esaretten avdet etmiş ve çocuklarını altı seneden beri görmediği halde hanesine bile gitmeden vazife-i hamiyete şitab etmişti (koşmuştu). Zavallı öksüzleri kim bilir, belki babalarının kahramanlık menkıbelerini işitmekten bile mahrum kaldılar. Milli Mücadelenin ilk şehid-i bahriyelisinin aziz hatırası hürmetle takdire şayandır” ifadelerini de taşımaktadır. (Belgenin Osmanlıca hali de kayıtlarımızdadır ama fotokopi olduğundan yayın adı ve tarihi tam olarak okunamamaktadır.) ORHAN GAZİ VE BİR FETİH KİTABINDA ŞEHİT RECEP KAHYA: BAŞKAN AKYÜZ DÖNEMİNDE: KİTABIMIZ SONRASINDAKİ HABERLER: EREĞLİ TARİH DOĞA DERNEĞİ BAŞKANI: ÖZÇAKIR “Şu an yönetim kurulu başkanı olduğum Kdz. Ereğli Tarih Doğa ve Kültürünü Yaşatma Derneği tam olarak şimdi hatırlayamıyorum derneğin arşiv ve bültenlerine bakılırsa bulunur. Sanırım 1990’lı yıllarda kahraman deniz şehidimiz Recep Kâhyanın mezarının yeri bilinemediğinden bugün Cam Cafe diye bilinen mekânın yakınında ki alana sembolik bir mezar taşı koymuştu. Görüldüğü üzere Recep beyde bunu bile kent efsanesine çevirerek kitabının 22. sayfasında Cam Kafe’nin yerinde mezarlık mı? Vardı diyerek Recep Kâhyanın mezarını burada aramış aslında bu bölgeye yakın alanda denizin geri verdiği bahtsız deniz kazazedelerinin cesetleri kimlikleri tespit edilemediğinden Garipler Mezarlığı diye anılan yere defnedilirmiş bence Garipler Mezarlığına kahraman bir şehit defnedilmemiş olmalı. Recep Kâhya’nın mezarını birinci elden sağlam bir kaynak olmadığından maalesef şu an tespit etmemiz çok zor” dedi. Bu ifadeler ile yazdığımız kitaptaki birkaç paragrafın tenkiti düşünülmüş ama aynı tenkitteki “bence” “defnedilmemiş olmalı” gibi ifadeler de “tenkit konusu” edilmişti. CENAZE NAMAZI İSKELE CAMİİNDE: CANVER “ŞEHİT, GARİPLER MEZARLIĞINDA OLAMAZ”: “Mezar yerinin orası olduğuna inanmıyorduk. Garipler mezarlığı dediğimiz yer, benim çocukluğumdan da hatırlıyorum, onun ortasında bir taş vardı. Tek bir dikili taş. Bazı kişiler bu taşı, şehidin taşı olarak söylerdi. Orada bir kamelya vardı. Hatta o kamelyanın evliya mezarı olduğu da söylendi. Ama bizim incelediğimiz Ereğli’nin eski fotoğraflarında, böyle bir şey olmadığı (yani aktarılan bu bilgilerin yanlış olduğudur)” “O dönemde yaşayan insanlarımız da kalmadı. Sessiz tanık dediğimiz Ereğli’nin eski fotoğraflarını incelediğimizde Recep Kahya’nın mezar yerini görüyoruz. İnceledik baktık ve (mezar) yeri belli oluyor.” “Recep Kahya’nın anıtı olarak bilinen anıt (o dikili taş), daha sonraki fotoğraflara baktığımızda, Cumhuriyet döneminde ‘üzerine Atatürk büstü yerleştirilmiş’ bir şehidin başka bir kişiye ait olan bir şeyin üzerine Atatürk büstü yerleştirilmez (ki bu durum o kanıtı çürütüyor. Hatta o taşa benzeyen başka bir taş da Millet Bahçesinde var). Demek ki Recep Kahya’nın iki yere gömülemeyeceğine göre, (park) mezar yeri olarak kabul edilemez” dedi.. DR CAN CANVER “ANIT YAPILMALI”: Ereğlili olan ve Alemdar Gemisinde kahramanlık anıları olan Caferoğullarından Hasan Canver’in torunu olan Dr. Can Canver’in Ereğli tarihi adına yaptığı çalışmaları biliyoruz. Kent kültürüne, kent tarihine önemli katkılar sunan ve özellikle “Kurtuluş Savaşı’nda Batı Karadeniz” adlı çok önemli kitabıyla da tanınan Sayın Canver ile Ereğli Önder’den Eyüp Bektaş (27.08.2014’te) bir röportaj gerçekleştirmiştir. Bu röportajda Sayın Canver’in ‘fotoğraf okuma eğitimini aldığı’ ve ‘Ereğli’nin eski fotoğraflarını incelediği’ belirtilmektedir. Yazar - Dr. Canver, incelediğini belirttiği birkaç fotoğrafı işaret ederek ‘şehidin gömüldüğü yeri’ tespit ettiklerini belirtti. İncelenen fotoğraflara göre, Sayın Canver; Kız Yetiştirme Yurdu ile yıkılan Postane binasının arasında, bir “şehitlik bulunduğunu” ve “bahriye askerlerinin tören kıyafetleri ile görüldüğünü” ve daha sonraki yıllarda ise Etaş Yokuşu yolu yapılırken şehitliğin kaldırıldığını tespit ettiklerini” belirtmişti. MUSALLA MEYDANI: ALİ DURSUN TEVETOĞLU HAKKINDA:
Fakat bir araştırmacımız; “ ‘Öl Esir Olma’ adlı kitabın yazarı Nurettin Peker Ali Dursun Tevetoğlu’nu Ereğli Orta köyünden yazmıştı. Oysa Ali Dursun Tevetoğlu’nu Rize İkizdere ilçesindendir. Nurettin Peker’in Karadeniz Ereğli’nin Orta köyünden yazdığı nasıl hatalı ise; Karadeniz Ereğlili bir yazar da Ali Dursun Tevetoğlu’nun Karadeniz Ereğli Orta köyünden yaşadığını yazmış” şeklinde ifadeler kaleme almıştır. Öl Esir Olma kitabında yazar N. PEKER “Son Havadis Gazetesinin 14-07-1962 nüshasında Samsun Senatörü Dr Fethi Tevetoğlu tarafından merhum babası Tevetoğlu Ali Dursun imzasıyla yazılan ‘Alemdar Destanı’nda, İstiklal Savaşında Alemdar kurtarma gemisinin İstanbul’dan Ereğli’ye kaçırılışından sonra ikmal edilen personel içinde bulunan Ereğli Ayın-Pe teşkilatında çalışan babası Güverte Üsteğmeni Tevetoğlu Ali Dursun’un, Alemdar İkinci Kaptanlığına atandığı ve 26/27 Ocak 1921 kahramanlık olayında babasının ikinci kaptan olarak önemli rolü bulunduğu belirtilmişse de 1956’da yayınladığım “İstiklal Savaşı, İnebolu Kastamonu ve Havalisi Deniz ve Kara Harekatı” adındaki eserin 299-300. sayfalarında konu ve personel listesinde Ereğli’nin Orta Köyünden Dursun Tevetoğlu adı vardır. Liman Reisi Kıdemli Yüzbaşı Nazmi Bey’in ikmal olarak Alemdar’a verdiği personel arasındadır. 26/27 Ocak 1921 olayının kahramanlarındandır ve bu zatın Dr Fethi Tevetoğlu’nun babası olduğu anlaşılmaktadır. Yalnız Son Havadis’teki hatırayı okumazdan önce yapmış olduğum incelemede, İkinci Kaptan Muvazzaf Yüzbaşı Rizeli Ali Bey olup, Çarkçıbaşı Adil Be ile başlıca rolleri olmuştur. İlk eserinde yazılı Dursun Tevetoğlu’nun Dr. Fethi Tevetoğlu’nun babası Tevetoğlu Dursun Ali olduğu anlaşıldığına göre isim-rütbe ve Kuvayı Milliye sabıkalarıyla İkinci kaptanlıklarının birbirini tutmaması naçiz yazar şüpheye düşürmüştür. Bu ayrılığın giderilmesi için mektupla açıklaması ricasıyla Sayın Dr. Fethi Tevetoğlu’na yazdığım (Temmuz 1962 ve 28.9.1962 ve 27.11.1964 tarihlerindeki) üç mektubuma karşılık alamayınca, bu eşsiz kahramanlığı yaratanlardan iki kahramanın rütbe ve milli sabıkalarıyla ikinci kaptanlıklarının Bu konuda şu kaynakları da ekleyebiliriz. Dr Can Canver “Kurtuluş Savaşında Batı Karadeniz” adlı eserinde “Geminin süvariliğine o sırada Ereğli Karantina Memuru sivil kaptan İsmail Hakkı, İkinci Kaptanlığa Ereğli Ayın-Pe teşkilatından güverte Üsteğmeni RİZELİ Tevetoğlu Ali Dursun..” ifadelerini kullanmaktadır. Şahsımızın bu konuda yazdığı bir makalede şu bilgi ve kaynağı belirtmiş idi. Deniz Kuvvetleri Dergisi (1989-543. sayısında) Ali Dursun Tevetoğlu hakkında: ‘Bu ay içerisinde İstanbul’dan silah kaçırırken deşifre edilen Deniz Güverte Üsteğmeni Tevetoğlu Ali Dursun Efendi, İtalyan bandıralı Artinya Vapuru ile Zonguldak’a kaçmış ve Liman Reisi Deniz Yarbayı Kozlu Alyanak Ali Bey’e başvurarak vazife istemişti. Mesleğine uygun bir vazife bulunmadığından, yeni kurulan Ayın-Pe Teşkilatına memur edilmişti. Ancak Fransızlar onun Zonguldak’ta olduğunu öğrendikleri zaman vazife gördüğü belediye binasını basmışlardı. Üsteğmen Ali Dursun Tevetoğlu burada da yakalanmadan Ereğli Ayın-Pe müdürlüğüne iltihak etmişti. 12 Ağustos 1920’de İstanbul’da bulunan eşi Zehra Hanımla, Fehmi, Zeki, Fethi ve Suphi isimli dört oğlunu Millet Vapuru ile Ereğli’ye getirtti’ İfadeleri yer almıştır… Bu cümlenin devamında kullandığımız “Yapılan incelemelerde elde edilen bir bilgi, Ali Dursun’un Ereğli-Orta Köyünde (bir müddet) ikamet ettiğine yöneliktir” cümlesini de yukarıdaki kaynak bilgiyi esas alarak kurmuştuk. Kısacası Nurettin Peker’in ifadelerinde de Ereğlili araştırmacıların ifadelerinde de ALİ DURSUN EREĞLİ-ORTA KÖYÜNDENDİR anlamına gelecek şekilde bir ifade kullanılmadığını görmekteyiz. TEŞEKKÜR: SELAM VE DUA İLE: FORUM: 2.02.2016 14:15:41 Bu yazı 2914 defa okunmuştur Yazara ait tüm yazılar için tıklayınız
![]() ![]() YORUM EKLE
![]() 02.02. 16:52:41
RECEP ÇETİN diyor ki;ALİ DURSUN TEVETOĞLU HAKKINDA bölümünün 3. paragrafında (kaptanlıklarının devamında cümle sehven eksik kaldığı görülmektedir ki cümlenin devamında) “…. tesbitini Ankara’da Umuru Bahriye Dairesi arşivindeki şahsi sicil kayıtlarına bırakmak zorunda kaldım” ifadeleri bulunmaktadır. |
![]()
Şu anda 16 kişi online
Toplam ziyaret : 81.887.975 ![]() ![]() Devamını oku » 8.05.2025 10:21:51 tarihinde yazıldı 213 kez okundu ![]() ![]() Devamını oku » 10.03.2025 10:24:15 tarihinde yazıldı 1166 kez okundu ![]() ![]() Devamını oku » 29.04.2025 15:37:34 tarihinde yazıldı 729 kez okundu ![]() TANIYABİLDİNİZ Mİ? ![]() ![]() ![]() Devamını oku » 21.11.2023 16:02:33 tarihinde yazıldı 1058 kez okundu |