| |||
İSMET İNÖNÜ’NÜN ZONGULDAK GEZİLERİRecep ÇETİN![]() İnönü Vakfı’na ait olduğu belirtilen www.ismetinonu.org.tr internet sitesinde, İsmet İnönü’nün konuşmaları gezileri hakkında bilgiler verilmiştir. O bilgilerde Zonguldak hakkında aşağıdaki ifadeler bulunmaktadır. (Bu bilgileri Hazırlayan’ın İlhan Turan olduğu belirtilmektedir).. İSMET İNÖNÜ / Konuşma, Demeç, Makale, Mesaj ve Söyleşileri / 1933 – 1938 / (26.10.1933 – 03.12.1938) ********************************************************* -ZONGULDAK GAZETESİNE VERİLEN DEMEÇ [16]: Kömür havzasını tanımak için iki gün çalıştım. Yerinde görüşlerim çok istifadeli oldu. Şehirle havzanın inkişaf halinde bulunan servet ve sanayii dikkati açık bir surette celbetmektedir. Geldiğimden çok memnun oldum. Ereğli’de, Kozlu’da ve Zonguldak’ta halkın alâkasından ve muhabbetinden çok mütehassis oldum. Büyük şirketlerde, madenci müteşebbislerde kömür havzasından en doğru bir surette istifade etmek için hissettiğim tekayyüt havzanın inkişafı için çok iyi bir alâmettir. Amelenin çalışkanlığı ve intizamı ayrıca dikkatimi celbetti. Her şeyden evel maden ve sanayi mıntakalarının terakkisi amelenin kabiliyetine bağlıdır. Kabiliyet dediğim zaman bilgi ve ihtisası, iyi nizamlı, geçimli işleticilerle ahenk içinde çalışmak imkânlarını murat ediyorum. Bütün bu noktai nazarlardan intibaım müspettir. Zonguldak’tan muhabbetle ayrılıyorum; yakın zamanda tekrar görüşmek için. [16] Ayın Tarihi, Matbuat Umum Müdürlüğü, Sayı: 1, 15 II. Teşrin (Kasım)–31 I. Kanun (Aralık) 1933, sf. 6 ... 20 II. Teşrin (Kasım) 1933 Ayın Tarihi adlı resmi yayının aktardığı tüm konuşma ve haberler, bazı istisnaları hariç, Anadolu Ajansı çıkışlıdır. ************************************************************** ZONGULDAK YARIKOK-SUNİ ANTRASİT FABRİKASININ TEMEL ATMA TÖRENİNDE YAPILAN KONUŞMA [45]* İş bankasile Sümerbank’ın müşterek teşebbüsü olarak tesis edilen sun’î antrasit fabrikasının temelini atmış bulunuyoruz. Bununla hakikî kömür sanayiine girmiş bulunacağız. Sanayide ve evlerde kullanmağa elverişli kömür tedarik etmek bu fabrikanın mahsulü olacak fabrika ayni zamanda kimyevi mahsuller vermeğe başlıyacaktır. Tasavvur edildiği gibi memlekette yakılacak madde ve bu sebeple kuvvet menbaı olarak kömür müştekatını sarfetmeği arttırmak ile memleket yalnız sanayide değil, her sahada mütemadiyen inkişaf etmiş bulunacaktır. Elde bulunan sanayi programı demir mevzuunu ele aldığı gibi faal bir surette kömür mevzuunu da ele almıştır. Ve bir iki sene zarfında demir ve kömürde sanayi noktai nazarından vücuda getireceğimiz eserler memlekette sanayi hayatının bel kemiğini vücuda getirmiş olacaktır. Kömür meselesini bütün memleket için büyük bir dava telâkki ediyoruz. Memlekette kömür sarfiyatının artması memleketin medeniyette yükselmesi için elle tutulur en kıymetli bir delildir. Kömür havzasının meseleleri çoktur. Bu meselelere cesaretle kuvvetle girmek memleketin inkişafı için geri bırakılması caiz olmıyan bir lüzumdur. Biz bu kararı kat’î bir azimle vermiş bulunuyoruz. Şimdiye kadar aldığımız neticeler cesaret verici ve teşvik edici mahiyettedir. Cümhuriyet kömür havzasını istihsalâtın geçirilen miktar olarak 600.000 ton ile ele almıştır. Aldığım malûmata göre bu sene iki milyonu geçen bir ton miktarını yerden çıkarmış olacağız. Ve bunu tamam bir buçuk milyona yakın geçirilen kısma nakletmiş bulunacağız. Dün ve bugün temel attığımız ve yaptığımız müesseseler yüz binden fazla ton sarfetmek için kömür havzasına yeniden müşteri olmuştur. Büyük Millet Meclisinin kanunlarını ve programlarını tahakkuk ettirmek ve milletin umumî inkişafına bütün kuvvetleri ile çalışmak için millî bankaların gösterdikleri gayreti sizin huzurunuzda ve sizinle beraber bütün memleketin karşısında takdir etmeği vazife sayarım. Her hâdise bize memlekette sanayi programının herkesin sevdiği ve takip ettiği umumî ve millî ülkü olduğunu göstermektedir. Hiçbir program bu kadar umumî alâka ve heyecanla kabul edilmemiştir. Bu hal programın tahakkuk ettirilmesi için en kuvvetli unsurdur. İki senedenberi yeni sanayi için tasavvur ettiğimiz zamanlar saat gibi işlemiştir. İş bankası, Sümerbank ve bütün bu hareketleri kudretli ve uğurlu eli ile idare eden İktısat Vekili Celâl Bey programın tatbiki için bize hangi müddetlerden bahsettilerse hepsini zamanında tahakkuk ettirmiştir. Şimdi temelini attığımız fabrikayı bir sene sonra açmış olacağız. Kendileri bize bildiriyorlar. Bilhassa yeni tesisatta zaman cetvelini tahakkuk ettirebilmek büyük bir kuvvettir, meselelerin iyi tetkik edildiğine tedbirlerin gayet iyi hazırlandığına kanaat verici bir delildir. Bizim memlekette geri ve uzak zamanlarda zaman mikyasını iyi tayin ve tahakkuk ettirebilmek Cümhuriyetin hususiyetlerindendir. Fabrikanın müessisleri bugün temelini attığımız müessesenin ancak bir başlangıç olduğunu bildiriyorlar. Daha bunun temelini atarken müteakıben vücuda getirecekleri eserler için kendilerinden söz ve zaman almağa çalıştım. Hepimiz ayrı sevinç ve heyecan ve bir de geçmiş zamanları süratla kapatmak için hayırlı bir sabırsızlık içindeyiz. Büyük Türk milleti durmadan yüce hedeflere doğru ilerliyor. Büyük Türk milletinin her sene alacağı mesafeler kolayca tahmin edilemiyecek kadar geniş olacaktır. Büyük Türk milleti yüksek kabiliyetlerini insanlığın ve medeniyetin hayrına ve hizmetine olarak en geniş mikyaslarda sarfetmek gayretindedir. [45] AT, Sayı: 9, 1-31 Ağustos 1934, sf. 32-34 ... 15 Ağustos 1934 Ayın Tarihi, Matbuat Umum Müdürlüğü, ******************************************************************** ZONGULDAK GEZİSİ SIRASINDA SÖYLEDİKLERİ [46] (...) Zonguldağın bütün yollarını asfalt yapmak kabildir. Fakat bütçemiz dar... Ocaklar istihsalâttan ton başına kırk para verseler bu işlerin hepsini bitiririz. (...) İstihsalâtımızı beş milyon tona çıkarmalıyız. (...) [46] Cumhuriyet Gazetesi, 19 Ağustos 1934 ************************************** ZONGULDAK SÖMİKOK FABRİKASINI GEZERKEN [124] 08.08.1936 (...) Üzülmez kömür mıntakasına giderek inşaatı biten ve fırınları bir haftadan beri yakılan Sömikok fabrikasını gezdi. İsmet İnönü fabrikayı görünce “burası bir alem olmuş, çok terakki etmiş” dedi. Başbakanımız bundan sonra maden mevzuu üzerinde konuşma sıralarında “kömür her şeydir. Kömürsüz medeniyet yapamayız. Kömür ucuz olacak, çok yakılacak, bu asır kömür ve elektrik asrıdır” sözlerini söyledi. (...) Başbakan Havzaya gelen şimendifer yolu hakkında da tetkikat yaptı ve izahat aldı. Bu hattın son zamanlarda çok büyük inkişaf gösteren Kozlu mevkiine bağlanacağını söyledi. İsmet İnönü, bir ay sonra Sömikok fabrikasının açılış törenini bizzat yapacağını ve bu gelişten istifade ederek Havzanın her tarafını bir kere daha gezeceğini müjdeledi. (...) [124] Cumhuriyet Gazetesi, 8 Ağustos 1936 ************************************************************** Ereğli Bez Fabrikasının Açılışında AA’ya Verilen Demeç [173] Ereğli bez fabrikasının resmen açılmasını yaptım. Onbeş günden beri tam işlemeğe başlamış olan bu fabrika, Sümer Bank dokuma kurumlarının orta çapta bir örneğidir. 16500 iğ ve 300 dokuma tezgahı vardır. [Ereğli bez fabrikası] Diğer fabrikalardan daha ince kumaş dokuyacaktır. Tezgâhlarda bulunan ince bezler ve patiskalar seyircilerin takdirini celbetti. Fabrikanın boyahaneleri, lâboratuarları ve diğer kısımları vardır ve ilerde büyütülmesi imkânı gözönüne alınmıştır. Bu kıymetli eser için üç buçuk milyon lira sarfedilmiştir. Ereğli bez fabrikasının az zamanda her aileye kendini sevdirecek çok önemli bir millet fabrikası olduğunu emniyetle söyliyebilirim. [173] AT, Sayı: 41, 1-30 Nisan 1937, sf. 28 ... 5 Nisan 1937 NOT: Ereğli’nin hangi Ereğli olduğuna dair bir ifade belirtilmemiş ama Başbakan İnönü 3 Nisan 1937’de Karabük’te açılışlarda bulunmuş ve sonrasında Kdz Ereğli üzerinden gitmiştir diye düşünmek olasıdır”. ************************************************ Karabük Demir Çelik Fabrikası Temel Atma Töreninde Verilen Söylev [172] Karabükte, demir ve çelik fabrikalarının temelini atmak için toplanmış bulunuyoruz. Bu hadisenin bütün memleket için olan büyük ehemmiyetine işaret etmek isterim. Atatürk bu büyük müessesenin temel atma merasimine bizi memur etti. Şimdi eserin ehemmiyetini gösterecek bir iki rakkamı size ve memlekete arzetmek isterim. Karabük demir ve çelik fabrikaları adı dikkatinizi celbetmiştir. Demir ve çelik fabrikaları yedi büyük fabrikadan mürekkeptir. Bunlardan herbiri her memlekette başlıbaşına birer kıymet sayılabilir. Yüksek fırınlar, çelik fırınları, kok fırını, haddehane, 20.000 kilovat kudretinde bir elektrik santralı, büyük bir atelye ve tâli maddeler fabrikası, bugün meydane getirilmesi kararlaştırılmış olanlar bunlardır. Bu müesseselere dayanarak yeniden kurulacak fabrikalar ayrıca birer mevzu olacaktır. Kurulacak fabrikalar fennin en son terakkilerini ve en son icatlarını ihtiva edecek, en kuvvetli müesseselerdir. Bu fabrikada günde bine yakın amele çalışacaktır. Amelenin nisbetle azlığı kurulacak olan bu fabrikanın ne kadar modern ve makanize edilmiş olduğunu göstermeğe kâfidir. Bütün bu müesseselere 22 milyon liradan fazla para sarfedeceğiz. Fabrikaların hergün kullanacağı madenleri iki yüz otuz altı vagon taşıyacaktır. Bu hergün on trenin buraya gelmesi demektir. Arkadaşlar, Endüstri hayatına hevesle girdikten sonra asıl endüstrinin ana kısmına, ağır endüstriye bugün başlamış bulunuyoruz. Makine endüstrisine de buradan başlanır. Bu müessese içtimaî bakımdan da ayrıca dikkati celbedecek bir kıymeti haizdir. Burada çalışanların ikamet ve çalışma sıhhat şartları, mektep ihtiyaçları ayrıca hazırlanacak, bunlar için ayrı ayrı müesseseler kurulacaktır. Görüyorsunuz ki, Karabük demir ve çelik fabrikaları ile memleketin her sahada çok kıymetli olan başlıca ihtiyaçlarına cevap verecek bir müessese kurmakla kalmıyoruz. Cümhuriyetçi ve milliyetçi Türkiyenin manevî ve içtimaî bir medeniyet ve kültür müessesesini de meydana getirmiş oluyoruz. Demir ve çelik fabrikalarının endüstri bakımından, ekonomi bakımından olduğu kadar memleket müdafaası için olan yüksek ehemmiyetine de bilhassa dikkatinizi celbetmek isterim. Bu fabrikalar her ihtiyaç için istediğimiz demir ve çelik temin etmekle memleket müdafaası bugünden sonra daha geniş temellere istinat etmiş olacaktır. Her bakımdan memlekete bu kadar lüzumlu ve faydalı olan bu fabrikaları vücude getirmek Atatürkün büyük bir ehemmiyet verdiği başlıca bir mevzu idi. Bugün temelini atmakla sevinç duyduğumuz bu fabrikaların kurulması için çok çalışılmış, uzun müzakereler ve tetkiklerde bulunulmuştur. Bu yolda kararlaştırılmış olan sayısız zorlukları gidermek ve kuruluşlarını tahakkuk ettirebilmek için başlıca istinat ettiğimiz kuvvet Atatürkün bitmez tükenmez muzahereti ve yardımı olmuştur. Memlekette esaslı ve devamlı her varlığın düşünücüsü ve yaratıcısı olan Atatürk’ün yüksek adını sonsuz sevgi ve saygılarla huzurunuzda ve bütün millet karşısında anmak benim için bahtiyarlık ve şerefli bir vazifedir. Biraz evvel bu fabrikaları vücude getirmek için uzun bir müddettenberi yapılmış olan hazırlıklara işaret etmiştim. Bütün bu hazırlıklarımız arasında bu fabrikaların kurulmasını, ehemmiyetine istinat olunur bir müesseseye vermek başlıca ehemmiyet atfettiğimiz bir nokta idi. Brasserd firmasından istediğimiz ehemmiyeti bulduğumuza kani olduğumuzu zikretmek benim için bir zevktir. Bu eseri vücude getirmek üzere Sümer – Bank ile Brasserd müessesesi kendi münasebetlerini tayin eden mukaveleler hükümleri dahilinde beraber çalışacaklardır. Buna şüphe yoktur. Bir işte karşılıklı vazife sahibi olarak beraber çalışmaları samimiyet havası içinde bulunmaları teşebbüsün muvaffak olması için esaslı bir âmil ve zorlukları yenmeleri için büyük kolaylıktır. Bu merasimin bariz olan diğer bir mânasını da ifade etmek isterim. Türkiyenin en mühim endüstri teşebbüsü, bugün Türk – İngiliz dostane münasebetlerinin iyi bir gösterisi mânasını almakla hususî bir ehemmiyet ve kıymet arzeder. İngiliz Export credit cuarantte dairesinin Brasserd müessesesine yapmış olduğu yardımın İngilterece memleketimize karşı gösterilmiş olan bir itimat ve dostluk eseri olduğunu bilhassa kaydetmek isterim. Biz Türkler memleketimize maddî delillerle sempati gösteren bir siyaseti en itimat verici bir siyaset telakki ederiz. İki memleket arasındaki bu yeni vaziyetin iki yüksek yapıcısını sizin yüksek takdirinize arzederim. Doktor Aras ve İngilterenin Türkiyedeki Büyük Elçisi Sir Persi Loren. Muhterem büyük elçi bugün toplantımızda neşemize iştirak için aramızda bulunuyor. Bu dostane ve nazikane alâkadan dolayı da kendisine ayrıca teşekkür ederim. Arkadaşlar: Modern ve ileri bir millet endüstrisiz olamaz. “Endüstri bu zaman medeniyetinin esas umdesidir” gibi mütearifeleri tekrar edecek değilim. Ancak, bir noktayı bir daha canlandırmak isterim. Eğer Cümhuriyet rejimi olmasa ve Cümhuriyet Halk partisinin devletçi politikası takip edilmese idi, endüstrinin bu memlekette kurulması hiç bir zaman tahakkuk edemezdi. Bugün 22 milyon liraya mal olan müesseseler kuruyoruz. Bugüne kadar kurduğumuz fabrikaların en küçüğü dört beş milyon liradan aşağıya kurulmamıştır. Eğer Cümhuriyet Halk Partisi ve onun hükûmetinin devletçi bir politikası olmasa idi, bu memleket hangi sermaye ile bu müesseseleri kurabilirdi. Cümhuriyet rejiminin yapıcı ve yaratıcı oluşu partimiz prensiplerinin iyi tatbikı ile kendini göstermiştir. Yakın bir zamanda burada vatandaşlarımız Cümhuriyetin üç mühim eserini, üç büyük feyzini kutladılar. Bir sene içinde demir yolunun açılışını gördük. İki üç gün önce de kömür havzasının tamamen millileştirilmesi yolunda başarılmış büyük bir işten dolayı Millet Vekilleri sayın arkadaşım Celâl Bayar’a karşı Büyük Millet Meclisinde teveccüh ve takdirlerini gösterdiler. Bugün de üçüncü olarak demir ve çelik fabrikalarının temellerini atıyoruz. Bu münasebetle tekrar edeyim ki, memleketin yalnız burası için değil bütün diğer tarafları için de icraat ve ıslâhat programlarımız vardır. Biz bu programları birtakım zorluklara tesadüf etsek bile hususî bir itina ile tatbikte sebat edeceğiz. Şimdiye kadar geçirdiğimiz tecrübelerle huzurunuzda kendimize güvenerek tekrar edebiliriz ki programlarımızı tahakkuk ettirmek yolunda bütün kudretimizi sarfetmekten asla geri kalmayacağız. Arkadaşlar: Bu güzel toplantıda haricî siyasete ait bir iki kelime söylemeği sevgili ve sayın dinleyicilere karşı bir saygı eseri saymaktayım. Umumî olarak beynelmilel sahada söylenecek şey azdır. Beynelmilel siyaset sık sık heyecan verici buhranlara maruz kalmaktadır. Fakat son zamanlarda muhtelif siyasî ceryanlar daha ziyade sulh istikametinde süzülmeğe başlamıştır. Öyle günler yaşıyoruz ki bir iki sene gibi kısa bir zaman için bile kat’î teşhisler koymak mümkün değildir. Fakat biraz evvel söylediğim gibi sulh yolunda birtakım iyi duygular ve hareketler hissediyoruz, yahut hissetmek istiyoruz. Arkadaşlar: Biliyorsunuz ki beynelmilel sahada son senelerin en mühim değişikliği silâhsızlanma teşebbüsünün akamete uğraması ve her memleketin silâhlanmağa var kuvvetile koyulmuş olmasıdır. Bu gidiş nereye varacaktır? Zannedilebilir ki tehlikeler geçildikçe silâhsızlanmağa dayanan bir sulh sistemi yerine zaman ile milletlerin takatleri sonuna kadar silâhlanmalarına dayanan bir sulh sistemi kendi kendine kurulacaktır. Böyle mühim bir geçit devresinde Türkiyeye düşen, kendini müdafaası için çok hassas olması ve hazırlıklı bulunmasıdır. Buna öteden beri büyük bir dikkat atfetmekteyiz. Bununla beraber her fırsattan istifade ederek siyasetimize hakîm olan sulh zihniyetini yürütmeğe çalışıyoruz. Sulh davacılar ile samimî olarak beraberiz. Beynelmilel ihtilâf mevzularından herhangi birinin kalkmasını meserretle karşılıyoruz. Arkadaşlar; Bugün toplantıya gelen vatandaşlarımla yakından temas etmek bana zevk ve neşe verdi. Canlı ve kudretli milletin geniş ve bahtiyar bir istikbale karşı sarsılmaz itimadı bütün bakışlarda canlanıyor. Herşey Türkiyenin daha büyük ve daha ileri hamlelerinin delilidir. Sümer Bank, demir ve çelik fabrikalarını ilk plânda şimdikinin yarı takatinde düşünmüş idi. Plân hazırlanırken takati bir misli artırıldı. Daha bir misli artırılabilmesi için de inşaat esnasında ihtiyati tedbirler aldı. Bütün bu misil artmaları[nı] sizlerin neşe içinde idrak edeceğinizi düşünmek insana zevk ve gurur veriyor. Vatandaşlarım, bu toplantımızı şereflendirmek için Büyük Millet Meclisi sayın bir reis vekilini ve aziz millet vekillerini gönderdi. Şükran hislerimizi ifade etmek borcumdur. Yakın kazalardan gelen kadın ve erkek vatandaşlarıma da sevgi ve teşekkür duygularımızı sunarım. Demir ve çelik fabrikalarına temel atılmasını, millet ve memleket sevinilecek bir kutlu hâdise saymakta haklıdır. [172] AT, Sayı: 41, 1-30 Nisan 1937, sf. 25 ... 3 Nisan 1937 ************************************* KAYNAK: İsmet İnönü -Konuşma, Demeç, Makale, Mesaj ve Söyleşileri-1933/1938 Hazırlayan: İlhan TURAN ************************** NİHAT YASA HOCAMIZIN KİTABIMIZA Nihat Hocam, UZUN MEHMET kitabımızı hazırlamamızı sağlayan yani beni bu anlamda araştırmaya teşvik eden kişilerden biridir. Bu kişiler Uzun Mehmet’in efsane olduğuna dair yazılar yazanlardır. Nihat Hocamız ile 3-4 yıl önceki bir telefon konuşmamızda, bana Necdet Sakaoğlu’nun ifadelerini paylaşmıştı. Yani Sakaoğlu’na göre Uzun Mehmet diye bir gerçek kişi yoktu. Bunları daha önce yazmıştık. Sonra da Ereğli Tarih Doğa Derneği başkanının bir yorumunu okumuştum ki o da Uzun Mehmet için efsane-masal düşüncesinde idi. Buna, Mustafa Armağan’ın facebook’taki dalga geçen ifadeleri de eklenince bu konuyu araştırmaya iyiden iyiye koyuldum. Uzatmayayım UZUN MEHMET adlı kitabımızı bu vesileyle hazırladım. Kendilerine, beni böyle bir araştırmanın içine soktukları için, yaşadığım kentime katkı sağlamamda etkili oldukları için teşekkür ederim. Buraya kadar tamam da.. Bu kitap sonrasında adeta topa tutulduk. Bir okumuş yazmış, “yaa Hocam eline koluna sağlık, bir tartışmaya önemli belgeler sundun” d(iy)emedi. Gazeteci Sina Çıladır Ağabeyin dışında. Sina Ağabey şunları yazdı: “Şunu söyleyeceğim: Çetin’in kitabı, büyük emek ürünü ve çok önemli bir çalışma. Çok önemli tarihsel belgeler de içeriyor. Ortada bir uydurma varsa, yüzlerin Sakaoğlu ile epigonlarına (arkasından gidenlerine) dönmesi daha gerçekçi olacaktır. Çetin’e, eline sağlık diyorum”. Yine başka bir yazısında da “HAYALCİLER HAYAL OLDU! ‘Uzun Mehmet tarihe yerleşen hayaldir…’ Yıllar geçti, devran döndü ve… Hayalciler, tarihçiler arasına yerleşen hayallere döndü !.. Onlar adına üzülüyorum” diye yazdı.. Aslında verilen emeklere yönelik takdir edici-başarı belgesi teklif edici ifadeleri Milli Eğitimde uzun yıllar emek vermiş, çok önemli ve gerçekten saygı duyduğum konumlara gelmiş Nihat Hocamdan da beklerdim. Ama inanın bu satırları yazarken bile üzülüyorum. Azimli bir araştırmacı vasfı olan ve kendisini de örnek almaya çalıştığımız Nihat Hocam maalesef bizi üzmeye devam ediyor. Bizim Uzun Mehmet yok diyenlere karşılık “var” dediğimiz kitabımız sonrasında konuyu başka yöne çekerek, “Uzun Mehmet’i Hacı İsmail Ağa mı öldürdü” şeklinde yazdı ve konuyu başka bir yöne taşıdı. Aslında kitabımızda “Uzun Mehmet’in Hacı İsmail Ağa tarafından öldürülmesi konusu bazı soru işaretleri taşımaktadır” şeklinde ifadelerimiz de olmasına rağmen, bundan önceki yazımızda Uzun Mehmet’i Hacı İsmail Ağa’nın öldürdüğünü yazanların yazılarını paylaştık. Fakat bu kez de Sayın Hocamız bizim başka bir yanlışımızı bulmuşçasına “Uzun Mehmet ile Hacı İsmail Ağa aynı köyün insanları değil” diye yine konuyu bir başka tarafa çekti. YASA: “HACI İSMAİL AĞA KESTANECİ’DEN DEĞİL, MÜFTÜ MAHALLESİNDEN” Yukarıda da belirttiğimiz gibi şimdiki konu; “Hacı İsmail Ağa ailesi 1830’lu yıllarda Kestaneci Köyünden mi, yoksa Sayın Yasa’nın belirttiği gibi Müftü Mahallesinden mi?” Benim kitaba aldığımı bilgilerde 1844 yılı temettuat belgelerinden alınan şu isimlerin Kestaneci’de ikamet ettiği belirtilmiştir: “Hane-14: Hacı İsmail oğlu İbrahim bin Mehmed(ziraat ehli)” “Hane-15: Diğer Hacı İsmail oğlu Mustafa bin Mustafa karındaşı Halil bin Mustafa ve karındaşı Ali bin Mehmed” Not: Bahsedilen bu Hacı İsmail oğlu Mustafa ‘KALE TOPÇUSU” olarak belirtilmiş. “Hane-16: Hacı İsmail oğlu Mehmed bin Ali ve karındaşı Halil ve diğer Karındaşı Mustafa bin Ali, karındaşı oğlu Ali bin Halil (ziraat ehli)” “Hane-17: Diğer Hacı İsmail oğlu İbrahim bin Halil ve oğlu İbrahim diğer oğlu Yakup (ziraat ehli)…” Evet biz Kestaneci’nin 1844 yılı Osmanlı arşivlerini tercüme ettirmiş ve kitabımızda yayınlamış idik. “Hacı İsmail Ağa” ailesinin ikametini de yukarıdaki bilgileri gördükten sonra Kestaneci diye belirttik. (Belki hata da olabilir). Aynı aileden Kestaneci Köyünde Muhtarlık yapmış isimleri de duyunca, bu bilginin doğru olacağı kanısını taşıdık. Fakat Sayın Yasa bu bilgileri facebook’ta şu şekilde verdi: “Ereğli Ayanı Hacı İsmail Ağa Kdz Ereğli Müftü Mahallesindendir”. HACI İSMAİL AĞA AİLESİ ESKİCİLİK Mİ YAPMIŞTIR: Bu bilgiyi Sayın Yasa’ya Ereğlili yerel tarih üstadları mı verdi bilmiyorum. Ama Müftü Mahallesinin Osmanlı dönemi temettuat (1844-45) belgelerinde bulunan şu bilgiyi de paylaşayım: Müftü Mahallesi: “Hane-1: Müftü oğlu Mehmet bin İsmail, oğlu Berber Ali-mesleği eskici”.. İşte bu bilgiler bana Ereğli’de Muhtarlık Ayanlık yapmış kişinin ikametini, Müftü’de değil de Kestaneci’de diye düşündürmüştür. Daha doğru bilgisi ve belgesi olan varsa onları da paylaşsınlar ki biz de öğrenmiş olalım. Bize “Hacı İsmail’in üç çocuğu var: İsmail-Tevfik-Mustafa” diyenler, Müftü Mahallesindeki MEHMET adını görünce yeni bilgiler sunacaklardır herhalde! Ama tekrar ediyorum, konumuzun ilk çıkış noktası Uzun Mehmet’in gerçek bir kişi olduğu konusudur). Gördüğüm kadarıyla Hacı İsmail Ağa ailesinin “müftü oğlu” soy lakabı kabul edilirse, Müftü Mahallesinde 1844’te yaşayan Mehmet, eskicilik işiyle uğraşmaktadır. Ve Müftü Mahallesindeki o hanede “Ayan Hacı İsmail Ağa”nın ikamet ettiğine dair yeni belgeleriniz varsa buyurun belirtin. Ayrıca bahsedilen Hacı İsmail Ağa ailesi fertlerinin, 1800’lü yıllarda Kestaneci’de ikamet ettikleri, sonraki yıllarda Ereğli’nin diğer mahallelerinde de ikamet ettiği belirtilmektedir. SON OLARAK KİTAP KONUMUZ İSMET İNÖNÜ’YE DE GİTMİŞKEN Kitabımızda Uzun Mehmet’in varlığını bildiren her türlü yazı ve yayından faydalanmaya gitmiştik. Bu yayınlardan biri Aydınlık Gazetesinde Ercan Dolapçı adlı bir yazarın haber yazısı idi. O yazıda benim hedefim Uzun Mehmet hakkındaki bilgiler idi ama yine o yazıda açıkçası (belli bir niyetle gittiğimiz için) gözden kaçırılması mümkün olan bir durumla karşılaştı(rıldı)k. Karşılaştığımız durum (aldığımız ders) İsmet İnönü’nün 1936’da Zonguldak’a geldiğini (alıntıladığımız yazarın haberi kanalıyla) belirtmemizdir. Ki bu açığımızı tespit eden Sayın Hocamız hemen şu açıklamaları belirtmiş idi: 1-İsmet İnönü, Başbakanlığı döneminde Zonguldak’a 17-19 Kasım 1933, 07 Ağustos 1935, 3 Nisan 1936’da olmak üzere 3 defa gelmiştir… 2-Aydınlık Gazetesi yazarı Ercan Dolap’ın 08 Kasım 1936 yılı törenlerine Başbakan İnönü ve İktisat Vekili Celal Bayar’ın da katıldığını ifade etmiş ama; İsmet İnönü 1936 yılında yaptığı Zonguldak ziyaretinin tarihi 03 Nisan 1936’tır. İsmet İnönü 08 Kasım 1936 yılında Zonguldak’ta bulunmamıştır. Bulunmadığı bir yerdeki törenlere de katılması söz konusu değildir… 3-Yazar bu bilgiyi kitabına alırken bu haberi tetkik etmesi, başka kaynaklardan da teyidini mutlaka yapması gerekirdi”.. Evet hatamız tespit edilmişti. O hatanın nedeni “alıntı yaptığımız haberin kaynaklarını iyice teyit etmeyişimiz idi”. Çok doğru. Ama Hocam “Uzun Mehmet yok desen adamı keserler” “Uzun Mehmet var da diyemem yok da diyemem” ifadeleri de hatalı değil miydi?. Kaldı ki Osmanlı belgeleri bile bu durumu kabul etmişken. Bu arada sizin belirttiğiniz tarih olan 03.04.1936 gününün de hatalı olduğunu Sayın E.Murat Zaman hemen belirtmiş idi. Yani her insan hata yapabilir. Hem de alıntı yaptığımız yazarın soyadı “Dolap” değil “Dolapçı”dır. Saygıdeğer Hocam, bunlar işin esprisi ama “insan beşerdir, şaşardır, hata yapar derler”. Hocam “Sizin bize dersiniz; hata yaparız diye hiçbir yapmamayı önermek” olduğuna inanmıyorum. Saygıdeğer Hocam, inanın bu durum beni üzüyor, çünkü herkes hatalı olabilir, hatalı düşünce içinde olabilir, hatalı bilgiyi paylaşabilir. Ama Allah içimizdekilerini en iyi bilendir. İşte bu niyetle “sizin bulduğunuz bu hatalarımız sonrasında” “İsmet İnönü ne zaman Zonguldak’a Ereğli’ye gelmiş” gittik bunları araştırmaya başladık. (Aslında birkaç ay önce 1933 gezisini yine bu köşemde paylaşmıştım.) Sizin belirttiğinize göre İsmet İnönü 8 Kasım 1936’da Zonguldak’a gelmemiştir ama bahsettiğim (sonraki) araştırmalar sonrasında öğrendik ki İnönü’nün sadece sizin belirttiğiniz o üç gün dışında (başkaca günlerde de) Zonguldak’a geldiği belirtilmektedir.. İlgili bilgiler yukarıda yazılmıştır. Not: “Yukarıdaki İsmet İnönü’nün Zonguldak Gezileri hakkındaki bilgiler, İnönü Vakfı Sitesine aittir. O bilgilerdeki yanlışların, bizzat site yetkililerine paylaşılması yerinde olacaktır.” 19.01.2016 11:12:42 Bu yazı 3089 defa okunmuştur Yazara ait tüm yazılar için tıklayınız
![]() ![]() YORUM EKLE
![]() 19.01. 19:37:43
NİHAT YASA diyor ki;Değerli kardeşim şu sıralar bir konu üzerinde çalışmaktayım. Sana buradan şu an itibariyle laf yetiştirme amacım ve niyetim yok. Ama bir şeyin altını çizeyim. Senin her İsmail’i “Hacı İsmail Ağa” sandığın gibi, her Ereğli’yi de Kdz.Ereğli sandığın belli oluyor. Açılan bu fabrika Sümerbank Konya Ereğlisi Dokuma Fabrikasıdır.Senin anlayacağın Karadeniz Ereğli değil,Konya Ereğli’dir.Böyle biline…Kısa bir araştırma yapsan bunu rahatlıkla bulabilirdin. 19.01. 20:19:18
NİHAT YASA diyor ki;Sayın Çetin, bu yazınızdan anladığım kadarı ile beni facebook’tan da takip ediyorsunuz... Bari kendi facebook sayfanızdan(herhalde var) mesaj gönderiniz de facebook’tan arkadaş olalım. Haydi bekliyorum… 20.01. 19:48:39
NİHAT YASA diyor ki;Sayın Çetin, Uzun Mehmet konusu ifade edildiği üzere 1829 yılındadır değil mi? Yani 1834 yılında vefat ettiğini bildiğimiz Hacı İsmail Ağa’nın sizin bakışınıza göre 1831 yılına ait Kestaneci köyü sayımlarında mutlaka olması gerekmez miydi? Hatta vazgeçtim Hacı İsmail Ağa’dan Kestaneci köyünde 1831 yılı nüfus sayımlarında adı İsmail olan bir hane reisi var mı? Yok… Kim var… “İsmail oğlu” lakaplı olarak dört hane var. Bunlar 4 nolu hanede İsmail oğlu Ali bin Mustafa (68 yaşında) oğlu Hasan(22), diğer oğlu Hüseyin(17),diğer oğlu Salih(12) 7 no’lu hanede İsmail oğlu Mustafa bin Ali(70)oğlu Mustafa(31),diğer oğlu Halil(7) 9 nolu hanede İsmail oğlu Halil bin İbrahim(40)oğlu Mustafa(35),diğer oğlu Ali(22)diğer oğlu İbrahim(7)diğer oğlu Yakup (5), 11 nolu hanede İsmail oğlu Mehmed bin Ali(60)oğlu İbrahim(30)diğer oğlu Ali(11) Bir kere daha tekrarlıyorum.1831 yılında Kestaneci köyünde İsmail (İsmail oğlu lakaplı) adında bir hane reisi yok… 20.01. 19:50:24
NİHAT YASA diyor ki;Sayın Çetin, Kestaneci köyünde 1831 yılındaki hane reisleri Mustafa oğlu Ali (İsmail oğlu lakaplı)-Ali oğlu Mustafa(İsmail oğlu lakaplı)-İbrahim oğlu Halil(İsmail oğlu lakaplı)-Ali oğlu oğlu Mehmet(İsmail oğlu lakaplı)Sizin bakışınızla hareket edersek Hacı İsmail Ağa’nın çocukları olan Mustafa ve Mehmet Tevfik adında çocukları var mı? Onlar da Yok… Kestaneci köyünde hane reislerinden İsmail yok ama “İsmail oğlu” lakaplı ailelerde Mustafa var mı diye baktığımızda birkaç Mustafa’nın olduğunu görüyoruz. Ama bu Mustafa’ların da babalarının adları İsmail değil… Burada 7 nolu hanede 70 yaşında Mustafa var, baba adı Ali, aynı hanede bir Mustafa daha var 31 yaşında ama onun baba adı Mustafa… 9 nolu hanede de başka bir Mustafa daha var 35 yaşında ama onun da babasının adı Halil… Bir kez daha izah etmemi istersen açık söyle… Bir eğitimci sabrıyla tekrar açıklamaktan gocunmam… 19.05. 21:49:25
Tuna Aratoğlu diyor ki;Uzun Mehmet'in tespiti biliyorsunuz 1932 yılında yapılmıştır. Heyette bulunanlar, Ahmet Naim (ÇILADIR), Tahir bey(KARAOĞUZ) ve Havza-i Fahmiye Müdürü Hüseyin Fehmi (İMER) dir. Bunlardan Hüseyin Fehmi İMER 1908 de Zonguldak'a gelmiş ve uzun yıllar Zonguldak Havza_i Fahmiye müdürü, Belediye Başkanı ve Sanayi odası başkanlığı yapmış bir kişidir. Dolayısiyle bahsedilen tarihe bugünkü 2015 den daha yakındır. Ancak 1977 yılında Zonguldak Maden Dairesi Ankara'ya nakledildiğinde tüm evrakları A.Vedat CUMALI ağabeyimle EKİ eğitim müdürlüğüne taşıdık ve orada tasnif etmeye başladık. Vedat bey orada 1800 lerin başlarında yani 1829 dan evvel Amasra'da Tarlaağzı'nın üst kısımlarında kömür üretilip İstanbul'a nakledildiğine dair belgeler bulmuştu. Ben onları gördüm ama bir henüz fotokopi olmadığından bir kopyasını alamadım. Vedat bey eski yazıyı okuyup yazabilen, 1315 Selanik doğumlu, uzun yıllar Zonguldak Mühendis mektebinde etüd hocalığı yapmış bir aydın zattı. 04.05. 21:32:30
Tuna Aratoğlu diyor ki;Açılışı yapılan Ereğli Konya Ereğli'dir. Zonguldak Ereğli'de böyle bir tesisi yapılmamıştır ki. Ama Konya Ereğli'de var |
![]()
Şu anda 7 kişi online
Toplam ziyaret : 82.063.859 ![]() ![]() Devamını oku » 8.05.2025 10:21:51 tarihinde yazıldı 329 kez okundu ![]() ![]() Devamını oku » 23.05.2025 11:53:10 tarihinde yazıldı 514 kez okundu ![]() ![]() Devamını oku » 29.04.2025 15:37:34 tarihinde yazıldı 800 kez okundu ![]() TANIYABİLDİNİZ Mİ? ![]() ![]() ![]() Devamını oku » 21.11.2023 16:02:33 tarihinde yazıldı 1074 kez okundu |