GÖZTEPE’DEN EREĞLİ’Yİ SEYRETMEK..Recep ÇETİN
Ereğli’ye hakim bir tepe GÖZTEPE. Ama şehre hakim olan bu tepenin yolları taşlı. Oralar metruk. Oralar harabe. Oralar adeta bir orman.
Kaynaklara göre bu tepede, bir Nekropol (yani Heraklea Pontika- Roma döneminden kalma Mezarlık) olduğu belirtilir. Ayrıca İslami döneme ait mezarların da olduğu ifade edilir. GÖZTEPE NE ZAMAN SİT ALANI İLAN EDİLDİ?: Kdz. Ereğli İlçesi, Göztepe Mevkiinde-Tepe üstünde İslami döneme ait mezarlık, tepenin doğusunda antik Herakleia Pontica kentinin nekropol alanı tanımlaması yapılan bu mevki; Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 13.12.1988 tarih ve 600 sayılı kararıyla I. Derece Arkeolojik ve Doğal Sit Alanı olarak ilan edilmiştir. Göztepe’de Hacı Baba Türbesi olduğuna dair Ereğli Belediyesince (Belediye Meclis Üyesi Fevzi Yılmaz tarafından yapılan başvuruların ve yazışmaların ardından (Tarih:1997-Sayı:2493) Kültür Bakanlığınca (Ankara KTVKK Müd.) Göztepe’deki ilgili alanın (16 M III Nolu İmar Paftası) SİT alanı olarak tescil edilmiş olduğu belirtilir. *** Bu mevkiinin SİT alanı olmasının sebebi olarak, kaynaklarda Nekropol-Mezarlık ifadelerinin yer almasıdır. Bu bölge, SİT alanı olmazdan evvel (yani Osmanlı dönemi ve 1988 yılına dek) Ereğli halkının kullandığı bir alandır. Yani çok uzun yıllar Ereğli halkının kullandığı bu alanlar, 1988 yılında aniden halkın kullanım imkanından mahrum edildi. Bir yerde mezarlık olması, o yerin SİT alanı olmasını gerektirir bir nedense, Ereğli’de her yer SİT alanı olurdu ve belki de şehirdeki yüzlerce bina yapılamamış olurdu. Çünkü Ereğli’nin yaşlılarının ve eski fotoğraflarının belirttiğine göre İş Bankası meydanından bir alın Meydanbaşına kadar sağlı sollu tüm alanlarda mezarlıklar bulunmaktadır. Hatta Hükümet Konağından bir alın Atatürk Anıtı Meydanı da dahil alanda mezarlıklar bulunmaktadır. Bu durum kitaplarda da belirtilmektedir ve mezarlıklardan şehre yeni alanlar açılmaya çalışılmıştır. Yani Ereğli’deki mezarlık alanları hep SİT alanı ilan edilmiş olsaydı, bugün şehir bir kasaba gibi kalırdı. Hem unutulmasın ki bu şehir, binlerce yıldır önemli ve kadim medeniyetlere yaşam alanı olmuştur. *** Ereğli Belediyesinin uzun yıllardır halkın kullanım alanı içine (geri) alınması adına attığı resmi adımlar devam ederken, bazı Ereğlililerin “Göztepe’deki bazı mevkilerin kendi ailelerinin tapularına ait olduğuna dair iddiaları” da dile getirilmektedir. Şimdi şöyle bir soru akla gelebilir. “Osmanlı döneminden 1988 yılına kadar Ereğlililerin kullanım alanı olan Göztepe mevkisi, nasıl oldu da SİT alanı yapıldı. Ya da varsayalım ki bu mevki SİT alanı olması gereken öneme haiz, peki yüzyıllardır tarihi öneme haiz izler-eserler korunabilmiş midir? Diyelim ki bu kadar tarihi öneme haiz eserler halen varlığını koruyor, o halde Ereğli halkına neden o tarihi eserler sunulamaz-aktarılamaz, turizmde kullanılamaz. Yani yüzeyde görünmeyen tarihi iz-eser varsa, yetkililer tarafından neden kazı faaliyetleri hiç gerçekleşmemiştir. Bunlar kafalardaki sorular olsa gerek.
TAPINAK KALINTILARI İDDİALARI: Batılı araştırmacıların gözde kenti olan “Ereğli”de Ainsworth, Bore, W. Hoepfner gibi batılı araştırmacılar çeşitli araştırmalar yapmıştır. Bu araştırmacıların belirttiklerine göre, Göztepe’de antik dönemden kalma tapınak kalıntıları izleri olduğu belirtilir. Ama maalesef bu konuda hiçbir arkeolojik kazı yapılmamıştır ve yapılsa belki de hiçbir şey çıkmayacaktır. Tapınak kalıntısı olduğu konusu, Sit alanı yapılmasında etkili midir bilmiyoruz ama Ereğli’nin son 700 yıllık tarihinde bir çok yerde Cami Tekke kalıntıları olduğu, bilgi ve belgelerine hiç önem verilmez. Yani “tespit edilen belgeye göre burada cami varmış” burayı Sit yapalım denilmez. Batılı gezgin ve araştırmacılar Anadolu’muzda o kadar etkin bir öneme sahip olagelmişlerdir ki bu durumu “normal” kabul eder olmuşuz. Oysa ki onların, vatanımızda kendi tarihlerinin izlerini arıyor olduğunu bilmemize rağmen.. Hem bizde 1800’lü yıllar ve Tanzimat sonrasında batı ve batıcı hayranlığı ehemmiyet kazanmıştır. Ereğli’nin tarihini “Selçuklu Osmanlı Türk İslam” üzerinden yeni belgelerle ortaya çıkarmaya çalışan bir Türk bir Müslüman bir Recep bir Ahmet; (adında W karakteri olan) bir batılı araştırmacı kadar değer ifade eder mi bir düşünün!.
*** GÖZTEPE’NİN HALKA AÇILABİLMESİ İÇİN Karadeniz Ereğli’nin önemli ve tarihi mekanlarından biri olan ve bazı yerlerinde mezarlar bulunduğu için yıllardır SİT alanı kapsamında bulunan Göztepe’nin “halka açılması ve halkın kendi kentini yukarıdan aşağıya seyredebilmesi için” Ereğli Belediyesi gerekli yasal müracaatları yapmaktadır. Bu müracaatlar uzun yıllardır gündemdedir. Fakat bu başvurular bir türlü olumlu sonuca dönüşmemiştir. Ereğli eski Belediye Başkanı Halil Posbıyık gibi, mevcut Belediye Başkanı Sayın Hüseyin Uysal’ın da bu konudaki hassasiyeti kamuoyu tarafından bilinmektedir. Belediye kaynaklarından yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere; bu konuda yetkililerle bir çok görüşme yapılmış ve tüm yasal adımların atıldığı belirtilmiştir.
*Göztepe’nin halka açılabilmesi için; “1. derece sit alanı” olan bölgenin, “3. derece doğal sit alanı”na çevrilmesi için gerekli onayın alınması çabaları sürdürülmektedir. Bugün ilgili bölgenin durumu ortadadır. Yani GÖZTEPE şehrin içinde bir dağ tepesi gibi durmaktadır. Bunun da ötesinde hoş olmayan durumların yaşandığı da belirtilmektedir. Bu durum, şehrimize yakışmamaktadır. Bir yerin SİT alanı olması, harabelik viranelik çöplük olması mı demektir? Hayır. SİT alanı demek “oranın tarihten gelen bir önemi var” demektir. İşte günümüzde istenen de; yine oranın tarihteki önemine dair, gerekli çalışmaların yapılmasıdır.
***
EREĞLİ’NİN NEFES ALDIĞI BÖLGE: Ereğli’nin bugün en çok gidilen yerlerinden biri, Elif Otel ile Erdemir Ofisi arasındaki bölge olsa gerek.. Daha yakın zamanlara kadar o bölgeye geçmek için, ERDEMİR işçisi olmanın ötesinde bir neden yok iken bugün durum daha farklı.. Çünkü son yıllarda Göztepe eteklerine yeni iş ve istihdam alanları sağlandı. Artık bölgede Kafeler-Restaurantlar-Kebap Salonları açıldı. Sonrasında, Ereğli halkının en çok ziyaret ettiği bölgelerden biri oldu.
Yani o bölgede bir GÜNBATIMI’nda muhabbetinize NAZAR değmeyeceğini düşünerek, KEŞAN - BURSA ve GÜNEY Kebaplarından da tadarak ÇITIR bir sofrada doyum sağlayıp, KEYİFli bir KAHVE içebilirsiniz.. E tabiî ki önce bu ortamlara imkan açanlara, sonra da bu hizmeti sağlayanlara teşekkür ederek huzur-la evinize dönersiniz.
Evet EREĞLİ son yıllarda daha güzel bir kent olmaya başladı. Merkezde deniz boyunca yürüyüş yapan, sohbet eden insanlarımızın böylece günün yorgunluklarından sıyrılmaya çalıştıklarını görüyoruz.
***
Fakaatt!! Yukarıdaki ifadelerde de belirttiğimiz gibi Ereğlili olarak bizim, ilgililerden bir talebimiz var.. Göztepe’nin eteklerinden güzel istihdam alanları – ortamları üreten Ereğli’mizin en hakim tepelerinden biri olan GÖZTEPE, öksüz gibi yetim gibi sahipsiz gibi tepemizde duruyor. Bu sahipsizliği de çeşitli olumsuzluklara yol açıyor. Evet, isteğimiz bu durumun giderilmesi.
***
Ereğli’nin şairleri yazarları-okurları çıksalar o Göztepe’ye de güzel ferah bir ortamda alsalar ellerine bir bardak çay ve seyretseler Ereğli’mizi ve güzelliklerini.. Ne olur.. O çaylarını yudumlarken aynen şair Yahya Kemal gibi bir kardeşimiz şiir yazsa.. Ne olur.. Bakın şair Yahya Kemal İstanbul’da böyle bir şiiri kaleme almıştır. Şiirinin adı “Bir Başka Tepeden”.. Belki de İstanbul’un bir tepesinde kaleme aldı bu şiirini.. Şiirinde İstanbul’a seslendi. İstanbul’a olan sevgisini ilan etti. Hatta “sade bir semtini sevmek bile ömre değer” dedi.
BİR BAŞKA TEPEDEN Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul! Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer. Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul! Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer. Nice revnaklı şehirler görülür dünyada, Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan. Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rü''yada Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan. Yahya Kemal BEYATLI
Ereğlili kardeşimiz de belki taa karşıdaki Baba Burnu’na bakardı, belki de denizde yüzen gemilere, balıkçılara bakardı. İçinden “gözünü sevdiğimin Ereğlisi” derdi belki. Bu duygular içindeyken “bu Ereğli’ye kimler geldi kimler gitti; bu Ereğli’de kimler yaşadı kimler öldü” diye düşünürdü belki. Şehirlerin fanilere (bize) emanet olduğunu ve ölümün bâki olduğunu anımsardı da 60-70 yaşına gelmiş ve yaşadığı şehirde kavgacılık kültürünü temsil edenlerin hazin akıbetini düşünür ve kendi şahsına pay çıkarırdı belki..
Belki de Türk bayrağı altında bir yerde, elindeki bir gazeteden ya da kitaptan “Ereğli’nin Kadim Medeniyetler Tarihi”ni okurdu. Belki “Ereğli’nin Türk Hakimiyetine Geçişi”ni ve belki de “Ereğli’nin Tarihi Değerleri”ni okurdu. Belki de “Ereğli’nin Manevi Önderleri”ni ya da “Ereğlili Kâşif: Uzun Mehmet”i okurdu.
Bir Türk İslam evladı olmasına rağmen yaşadığı coğrafyanın kadim tarihini merak ederek “Büyük Yunan Efsanesi: Herkül” ya da “Üç Başlı Kerberos Köpeğini Deviren Adam: Herkül”ü okurdu belki.
***
Mezarlık olduğu belirtilen “Göztepe’de çay içerken bunları düşünen fâni bir Ereğlili neden olmasın” diye düşündünüz değil mi?
NOT: Göztepe hakkında asıl belirtmek istediklerimiz, başka bir yazının konusu olacak.
**************************************************************
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI KAYNAKLARINDA ARKEOLOJİK SİTLER, KORUMA VE KULLANMA KOŞULLARI
Arkeolojik Sit: İnsanlığın varoluşundan günümüze kadar ulaşan eski uygarlıkların yer altında, yer üstünde ve su altındaki ürünlerini, yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik ve kültürel özelliklerini yansıtan her türlü kültür varlığının yer aldığı yerleşmeler ve alanlardır.
I. Derece Arkeolojik Sit: Korumaya yönelik bilimsel çalışmalar dışında aynen korunacak sit alanlarıdır. Bu alanlarda, kesinlikle hiçbir yapılaşmaya izin verilmemesine, imar planlarında aynen korunacak sit alanı olarak belirlenmesine, bilimsel amaçlı kazıların dışında hiçbir kazı yapılamayacağına, ancak; a) Resmi ve özel kuruluşlarca zorunlu durumlarda yapılacak alt yapı uygulamaları için müze müdürlüğünün ve varsa kazı başkanının görüşüyle konunun koruma kurulunda değerlendirilmesine, b) Yeni tarımsal alanların açılmamasına, yalnızca sınırlı mevsimlik tarımsal faaliyetlerin devam edebileceğine, koruma kurullarınca uygun görülmesi halinde seracılığa devam edilebileceğine, c) Höyük ve Tümülüsler de toprağın sürülmesine dayanan tarımsal faaliyetlerin kesinlikle yasaklanmasına, ağaçlandırmaya gidilmemesine, yalnızca mevcut ağaçlardan ürün alınabileceğine, d) Taş, toprak, kum vb. alınmamasına, kireç, taş, tuğla, mermer, kum, maden vb. ocakların açılmamasına, toprak, curuf, çöp, sanayi atığı ve benzeri malzeme dökülmemesine, e) Bu alanlar içerisinde yer alan ören yerlerinde gezi yolu düzenlemesi, meydan tanzimi, açık otopark, WC, bilet gişesi, bekçi kulübesi gibi ünitelerin koruma kurulundan izin alınarak yapılabileceğine, f) Bu alanlar içerisinde bulunan ve günümüzde halen kullanılan umuma açık mezarlıklarda sadece defin işlemlerinin yapılabileceğine, g) Taşınmaz kültür varlıklarının mahiyetine tesir etmeyecek şekilde ilgili koruma kurulundan izin almak koşuluyla birleştirme (tevhit) ve ayırma (ifraz) yapılabileceğine, III. Derece Arkeolojik Sit: Koruma - kullanma kararları doğrultusunda yeni düzenlemelere izin verilebilecek arkeolojik alanlardır. Bu alanlarda, a) Geçiş dönemi yapılanma koşullarının belirlenmesine, Geçiş dönemi yapılanma koşullarının belirlenmesinde; - Öneri yapı yoğunluğunun, mevcut imar planı ile belirlenmiş yoğunluğu aşmamasına, - Alana gelecek işlevlerin uyumuna, - Gerekli alt yapı uygulamalarına, - Öneri yapı gabarilerine, - Yapı tekniğine ve malzemesine, Mevcut ve olası arkeolojik varlıkların korunması ve değerlendirilmesini sağlayacak bir biçimde çözümler getirilmesine, b) Varsa onaylı çevre düzeni ve nazım plan kararları ile yerleşime açılmış kesimlerinde arkeolojik değerlerin korunmasını gözeterek, koruma amaçlı imar planlarının yapılmasına, c) Bu ilke kararının alınmasından önce Koruma Amaçlı İmar Planı yapılmış yerlerde planın öngördüğü koşulların geçerli olduğuna. d) Bu alanlarda, belediyesince veya valilikçe inşaat izni verilmeden önce, ilgili müze müdürlüğü uzmanları tarafından sondaj kazısı gerçekleştirilerek, sondaj sonuçlarının bu alanlarla ilgili, varsa kazı başkanının görüşleriyle birlikte müze müdürlüğünce koruma kuruluna iletilip kurul kararı alındıktan sonra uygulamaya geçilebileceğine, e) III. Derece arkeolojik sit alanı olarak belirlenen arkeolojik sit alanlarında koruma kurullarının, sondaj kazısı yapılacak alanlara ilişkin genel sondaj kararı alabileceğine, f) Taşınmaz kültür varlıklarının mahiyetine tesir etmeyecek şekilde ilgili koruma kurulundan izin almak koşuluyla birleştirme (tevhit) ve ayırma (ifraz) yapılabileceğine, g) Bu alanlarda, taş, toprak, kum vb. alınmasına, kireç, taş, tuğla, mermer, kum, maden vb. ocaklarının açılmamasına, toprak, curuf, çöp, sanayi atığı ve benzeri malzemenin dökülmemesine, h) Ülke enerji üretimine getireceği katkı ve kamu yararı doğrultusunda bu alanlarda koruma kurulunca uygun görülmesi halinde rüzgar enerji santralları yapılabileceğine, i) Sit alanlarındaki su ürünleri üretim ve yetiştirme tesislerine ilişkin yürürlükteki ilke kararının geçerli olduğuna,
TARİHİ SİTLER, KORUMA VE KULLANMA KOŞULLARI Tarihi Sit: Milli tarihimiz ve askeri harp tarihi açısından önemli tarihi olayların cereyan ettiği ve doğal yapısıyla birlikte korunması gerekli alanlardır. Koruma ve Kullanma Koşulları a)*(Değişik: 19/01/2010 tarih ve 763 sayılı İ.K.)Uzun devreli gelişme planı ilgili koruma bölge kurulunca uygun görülünceye kadar zorunlu altyapı uygulamaları dışında, bitki örtüsünü, topografik yapıyı, siluet etkisini bozabilecek, tahribata yönelik hiçbir inşai ve fiziki uygulamada bulunulamayacağına, b) Bu alanları çevre düzeni planına kavuşturacak gerekli çalışmaların yapılarak hazırlanacak çevre düzeni planları için koruma kurallarının uygun görüşlerinin alınmasına, c) Alanın tescil tarihi öncesi doğal dengeyi bozucu yapılmış her türlü uygulamanın zaman içinde ıslahı için kamu kuruluşlarınca gerekli çalışmanın yapılmasına, d) Bu alanlar içinde yer alan orman alanlarında Orman Bakanlığınca gerekli çalışmaların yapılabileceğine, e) Bu alanlar içinde yer alan anıt ve şehitliklerin düzenleme ve gerekli onarımları için projeleriyle birlikte koruma kurulundan izin alınmasına, f) Önceden süregelen tarımsal faaliyet ile bağ ve bahçeciliğin devam ettirilebileceğine, bu amaç dışında kesinlikle kullanılamayacağına, karar verildi. Milli tarihimiz ve askeri harp tarihi açısından önemli tarihi olayların cereyan ettiği ve doğal yapısıyla birlikte korunması gerekli alanlardır. Koruma ve Kullanma Koşulları Uzun devreli gelişme planı ilgili koruma bölge kurulunca uygun görülünceye kadar zorunlu altyapı uygulamaları dışında, bitki örtüsünü, topografik yapıyı, siluet etkisini bozabilecek, tahribata yönelik hiçbir inşai ve fiziki uygulamada bulunulamayacağına, Bu alanları çevre düzeni planına kavuşturacak gerekli çalışmaların yapılarak hazırlanacak çevre düzeni planları için koruma kurallarının uygun görüşlerinin alınmasına, Alanın tescil tarihi öncesi doğal dengeyi bozucu yapılmış her türlü uygulamanın zaman içinde ıslahı için kamu kuruluşlarınca gerekli çalışmanın yapılmasına, Bu alanlar içinde yer alan orman alanlarında Orman Bakanlığınca gerekli çalışmaların yapılabileceğine, Bu alanlar içinde yer alan anıt ve şehitliklerin düzenleme ve gerekli onarımları için projeleriyle birlikte koruma kurulundan izin alınmasına, Önceden süregelen tarımsal faaliyet ile bağ ve bahçeciliğin devam ettirilebileceğine, bu amaç dışında kesinlikle kullanılamayacağına,
DOĞAL SİT ALANLARI KORUMA VE KULLANMA KOŞULLARI Doğal (Tabii) Sit: Jeolojik devirlerle, tarih öncesi ve tarihi devirlere ait olup, ender bulunmaları veya özellikleri ve güzellikleri bakımından korunması gerekli yer üstünde, yer altında veya su altında bulunan korunması gerekli alanlardır. Bu alanlarda yapılacak tespit çalışmalarında, alanın özelliğine göre ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerinin alınması esastır. 1- I. Derece Doğal (Tabii) Sit: Bilimsel muhafaza açısından evrensel değeri olan, ilginç özellik ve güzelliklere sahip olması ve ender bulunması nedeniyle kamu yararı açısından mutlaka korunması gerekli olan, korumaya yönelik bilimsel çalışmalar dışında aynen korunacak alanlardır. Bu alanlarda, bitki örtüsü, topografya, silüet etkisini bozabilecek, tahribata yönelik hiçbir eylemde bulunulamayacağına, ancak;
a) Kesin yapı yasağı olmakla birlikte, resmi ve özel kuruluşlarca zorunlu olan alanlarda, teknik altyapı hizmetleri (kanalizasyon, açık otopark, telesiyej, teleferik, içme suyu, enerji nakil hattı, telefon hattı, doğalgaz hattı, GSM baz istasyonu ve benzeri) uygulamalarının koruma bölge kurulunun uygun göreceği şekliyle yapılabileceğine; (Değişik; 12/3/2008 Tarih 740 Sayılı İlke Kararı)Bu alanlarda, doğal kaynak suyu kullanımına yönelik uygulamaların, ekolojik dengeye etkisine ilişkin Çevre ve Orman Bakanlığı ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün görüşleri ile Üniversitelerin ilgili bölümlerince hazırlanan rapor doğrultusunda; jeotermal kaynak suyunun kullanımına yönelik uygulamalarda bunlara ek olarak Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı (Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü) ve Bakanlığımız Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğünün görüşleri ile, koruma bölge kurulunun uygun göreceği şekliyle yapılabileceğine, b) 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı veya 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı doğrultusunda hazırlanacak projesine göre ilgili koruma kurulundan izin almak koşulu ile halka açık rekreasyon amaçlı günübirlik tesisler (lokanta, büfe, kafeterya, soyunma kabinleri, wc, gezi yolu, açık otopark ve benzeri) ile alanın ve çevrenin özelliklerinden kaynaklanan faaliyetlerin korunması ve geliştirilmesi amacına yönelik yapıların (iskele, balıkçı barınağı, bekçi kulübesi ve benzeri) yapılabileceğine, c) Alanın doğal bitki dokusunu değiştirmeden Orman Genel Müdürlüğünün ilgili biriminden alınacak uygun görüş doğrultusunda koruma kurulunca ağaçlandırmaya izin verilebileceğine, ç) Kar ve rüzgar devrikleri, doğal afetlerden etkilenmiş, hastalanmış veya kıymet ağacı olmayan ağaçlar ile ormanların bakımı ve doğal dengenin korunmasını sağlamak amacıyla Orman Genel Müdürlüğünün ilgili biriminden alınacak teknik rapor doğrultusunda ağaç kesimine koruma kurulunca izin verilebileceğine, d) Orman alanlarında yangın için gerekli koruma önlemlerinin ilgili kuruluşlarca alınmasına, e) Taş, toprak, kum alınmamasına, kireç, taş, tuğla, mermer, kum, maden vb. ocakların açılmamasına, toprak, curuf, çöp, sanayi atığı ve benzeri malzemenin dökülmemesine, ancak sit kararı ilanından önce ruhsat almış olan işletmelerde sahanın rehabilite edilerek yasal süresi içinde işlerinin tasfiyesine, f) Doğal dengenin devamlılığının sağlanması amacıyla ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının görüşleri doğrultusunda alanın özelliğinden kaynaklanan faaliyetlerin koruma kurulu izni doğrultusunda sürdürülebileceğine, g) Bu alanların korunmasını sağlamak amacına yönelik, her türlü bilgi verici uyarı levhalarının konulmasına, bu alanlardaki koruma önlemlerinin ilgili kuruluş ve yerel yönetimlerce alınmasına, ğ) Mevcut tescilli ve tescilsiz yapıların bakım ve onarımlarının yürürlükteki ilke kararları doğrultusunda yapılabileceğine,
3 – III. Derece Doğal (Tabii) Sit: Doğal yapının korunması ve geliştirilmesi yolunda, yörenin potansiyeli ve kullanım özelliği de göz önünde tutularak konut kullanımına da açılabilecek alanlardır. a) Bu alanlarda, kullanıma açılacak bölgelerde geçici dönem yapılanma koşullarının ilgili kurumların görüşleri alınarak koruma kurullarınca belirlenmesine, bu belirlemede varsa 1 /25.000 ölçekli çevre düzeni planı veya 1/5.000 ölçekli nazım planı kararları ile arazinin topografya, peyzaj, silüet vb. karakteristiklerinin göz önünde tutulmasına, ancak hazırlanacak Koruma Amaçlı İmar Planı kriterlerini etkileyebilecek nitelik ve yoğunluktaki uygulamalara Koruma Amaçlı İmar Planı yaptırılmadan izin verilemeyeceğine, b)Mevcut tarımsal ve hayvancılık faaliyetlerinin sürdürülebilmesinin yanısıra koruma kurulundan izin almak koşuluyla yeni tarımsal ve hayvancılık faaliyetlerinin yapılabileceğine, c) Doğal peyzaj ve siluet dikkate alınarak koruma kurulunca belirlenecek koşullar doğrultusunda kum, çakıl, taş, maden ve benzeri malzeme alınabileceğine, bu amaçla ocak açılabileceğine, toprak, curuf, çöp, sanayi artığı ve benzeri dökülmemesine, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nca Karar verilmiş olup, Arkeolojik, Doğal, Tarihi, Kentsel Sit Alanları ile Tescilli Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıkları ile ilgili yapılacak tüm uygulamalar için Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğünden izin alınması gerekmektedir.

22.12.2015 10:29:55
Bu yazı 2556 defa okunmuştur
Yazara ait tüm yazılar için tıklayınız
|
|