EREĞLİ
Zonguldak'ın Ereğli ilçesinde, Öner Kepenek (27), engelli eşinin yanında sırada kullandığı araçta kendisini darp ettiği iddiasıyla AK Parti Gülüç Belde Başkanı İsmail Yılmaz’dan (45) şikayetçi olduğunu bildirdi.
Sinan Kapatebe ile Özge Cerrah’ın haberine göre Kepenek, Şehit Ömer Halisdemir Bulvarı’ndan, Devrek Yolu kavşağına dönüş yaptığı sırada, Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları (Erdemir) Bağlık Kapı’dan bir aracın çıkış yaptığını görmesi üzerine durduğunu söyledi.
Bu sırada, arkasından gelen araçtan ise AK Parti Gülüç Belde Başkanı Yılmaz olduğunu öğrendiği sürücünün durup, aracından inerek kendi aracına yöneldiğini ve otomobilinin kapısını açarak vurmaya başladığını iddia etti.
Yüzüne ve koluna darbe aldıktan sonra otomobilinden indiğini, yanında ise engelli eşinin bulunduğunu söylediğini anlatan Kepenek, gazetecilere şunları anlattı:
“Kepez Mahallesi mevkisine dönüş yapmak amacıyla Devrek yolu kavşağa ilk giriş yapan ben oldum. Beyaz bir cip, arkamda kaldı. O arada arkadan korna sesi geldi. Bu arada da Erdemir Bağlık kapıdan bir aracın çıkmasıyla frene basıp durdum. O sırada kapım açıldı. İlk olarak tekmeyi suratıma yedim, ikincisi koluma geldi. Vurma esnasında arabamın içine düşen ayakkabısını almak için eğilmiştim. Ayakkabıyı dışarıya atıp bir anda arabayla gitmek istedim. Ancak araba stop ettiği için ilerleyemedim. Emniyet kemerini çıkartıp arabadan indim. Emniyet kemerim bağlıyken dayak yedim. Benimle birlikte onun arabasından da bayanlar indi. Arabadan inen yaşlı teyze bana 'Kaç kurtar kendini' dedi. Bende neden kaçıp kendimi kurtarayım, eşimin engelli olduğunu bas bas bağırıyorum. Yaşlı kadın bana arabaya binip gitmemi istedi. İsmail bey ise benim eşimin engeli olduğuna inanmadı. İsmail beyin yanına kadar gidip kendisinden davacı olacağımı söyledim. Bana ‘istediğim yere şikayete gidebileceğimi’ ve Gülüç Beldesinin kendisinin olduğunu söyledi. Kolumdan tutup 'Bin arabana' diyerek beni itti. Arabaya bindim. O arabasına binip hareket etti. Gülüç istikametine devam etti. Araçtan Kışla ışıklarda durdu. Bende durup araçtan indim. Ama hiç bir şekilde ‘sen ne yapıyorsun’ diye bir şey söylemedim. Plakasını aldım. Yeniden hareket etti. Makas atarak Potbaşı'na doğru devam etti. Ben arkasından devam ettim, sellektör yaptım durmadı. Ben Potbaşı kavşağından döndüm. Benzin istasyonuna giren polisleri gördüm. Yanlarına gittim. Yardımcı olmalarını istediğim sırada bayılmışım. Ayılabilmem için başıma su dökmüşler. Sol kısmımdan darbe yediğim için suratım şişti. Şu anda zaten kulağım duymuyor. Doktorlarla da görüştük. Hem Devlet Hastanesinden hem de Düzce Araştırma hastanesinde doktorlar işitme kaybım olduğunu söylediler. Şu anda işe gidip gelirken sürekli gözüm aynada. Herhangi bir olay olacakmış gibi sürekli korkuyoruz. Eşimi bile dışarıya çıkartmıyorum."
“ALTIMA KAÇIRDIĞIMI SÖYLEYEMEDİM!”
Spastik özürlü Ece Kepenek ise olayın yaşandığı an çok korktuğunu, idrarını tutamayarak altına kaçırdığını ileri sürerek, şunları söyledi:
"Engelli olduğuma inanmadığı için araçtan inecektim ancak, sağ taraftan arabalar geldiği için inemedim. Polis memurlarına ifade verirken utandığım için olay anında yaşadığım korkudan idrarımı altıma kaçırdığımı söyleyemedim. İlk defa böyle bir şey yaşadım. Allah bir daha yaşatmasın. İnsanlar duyarlı değilmiş, onu öğrendim. Eşimin orada benzinlikte bayılması, çok kötüydü. Kendimden geçtim, eşime bir şey olacak diye korktum. O anda her şey olabilirdi. Allah korudu. O sahneyi hatırlamak bile istemiyorum. Adamın tekme, yumruk atmasından ne kadar korktuğumu anlatamam. Ehliyet almak istiyordum ama bu şekilde ehliyet de almak istemiyorum. İnsanlara artık güvenim kalmadı. Trafikte her şey olabilir.”
YILMAZ KENDİNİ SAVUNDU: 'MAĞDUR BENİM'
Olayın muhatabı AK Parti Gülüç Belde Başkanı İsmail Yılmaz ise, Kepenek ailesinin aksine olayın mağdurunun kendisi olduğunu savundu.
Yılmaz, aracının önü kesilen ve darp edilenin kendisi olduğunu ileri sürerek, şunları kaydetti:
"Çocuklarımla eve gidiyordum. Kepez istikametinden Gülüç istikametine dönerken, bir araç ile Ereğli istikametinden köprü kavşağına beraber girdik. Ben kendi yolumda ilerlerken o bana korna çaldı. Sonra biz bu arkadaşla yan yana geldik. Kim olduğunu da bilmiyorum. Arabayı üzerime kırdı, ben arabayı solladım. Bankete doğru yanaştım. 5 metre beni geçince yolun ortasında önümü kesti. Hanımım var, çoluk çocuğum arabanın içinde. O arada kapıyı açtı. Eğildi, koltuğun altından bir şey alır gibi yapında ben arabadan fırladım. Tanımıyorum çünkü, 10 plakalı bir araba. Ben siyaset ve ticaret yapıyorum, her şey olabilir. Ne yapacağını bilmediğimden aracından inmesine izin vermemek amacıyla kapısına ayağımı uzattım. Ama ona vurmadım. Kamera kayıtları da ortada. Bende zaten kendisinden davacıyım.
TANIMAM ETMEM
Gecenin bir yarısı ‘Babam Polis’ diyerek eşkıya gibi önümü kesiyor. Eşi sakat olduğu noktasında işin üzerine gitmeye çalışıyor. Hanımın arabada ise neden benim arabamın önünü kesiyorsun? Gecenin bir yarısı yol keseceksin, ben o noktada sana müdahale etmeyeceğim. Böyle bir şey olmaz. Bu çocukla tanışmışlığım da husumetim de yok. Ama ben bu memlekette siyaset yapıyorum. Kongreden bir gün sonra oluyor bu olay. Yani benim üzerime ne ile geleceğini kestiremediğim bir insana müdahale etmek en doğal hakkım. Burada zannediyorum ki eşinin durumunu mağduriyet olarak göstermeye çalışıyor. Bu ahlaki de değil, doğru da değil.”
Polise giden taraflar, birbirlerinden şikayetçi oldular.